Herkes Alev gezegeninde yani Venüs'de yaşam olmadığını bilir. Bunun hakkında bir çok teori ortaya atıldı. Ama yanlış bir şey vardı. Biz bu evrende yalnız değildik, bilim adamları teorilerinin doğru olmadığını 1902'deki uzay aracının kuzey kutbuna düşmesiyle birlikte farkına vardı. Uzay aracının düşüşü Tıpkı bir yıldız kayması gibiydi. Ama aradaki tek fark o dünyaya düşüyordu. dünyaya büyük bir sarsıntıyla düştükten sonra Nasa bu olayın farkına varıp görevlileri kuzey kutbuna gönderdi. Gördükleri karşısında şaşkın olan görevliler Nasa'yı arayarak büyük bir ekibi buraya getirdi. Uzay aracının yandığını gören görevliler hemen onu söndürmeye başladı. Su damlasının değmesiyle birlikte uzay aracı bir anda patladı ve etrafındaki her şeyi yaktı. 50'ye yakın Nasa görevlisi yaşamını yitirdi. Ve bu olaydan dünyanın haberi yoktu. Nasa bunu öyle bir gizliyordu ki yaşamını yitiren görevlilerin ailelerini para ve bir kontrat ile susturuyorlardı.
Kuzey kutbundaki bu ani erimenin nedeni küresel ısınma olduğunu söyleyip insanları bir bakıma kandırıyorlardı. Başta bu ani erimenin küresel ısınma olduğunu sanıyorlardı. Aslında erimenin nedeninin Venüs gezegeninden gelen bir yaşam formunun olduğunu sonradan öğrendiler! basına gerçek söylenmedi. Bu onlar için bir felaket olurdu, ayaklanmalar ve ekonominin çöküşü demekti. Yani yıllardır insanları çocuk masalı diye kandırdıkları şeyin aslında gerçek olduğunu bilselerdi çok kötü olurdu. Kimse Ven-Hu 'ya alevinden dolayı yaklaşamıyordu. Onu oradan çıkarmak için ateşe dayanıklı bir makine yapıldı. Daha sonra ateşi dondurarak bilim adamları uzay aracının içine ulaştılar. Ve içinde bir canlı vardı ilk başta o yaşam formuna dokunamıyorlardı, nedeni ise vucudunun alev saçmasıydı. Uzun bir araştırmadan sonra Venüs'den geldiği anlaşılmıştı. Ancak bu kadar kuvvetli bir ateşi Alev gezegeni Venüs'den gelen birşey yapabilirdi. Bu yaşam formuna "Ven-hu" demeye başladılar. Yani tam adıyla "Venus-Human / Venüs - İnsanı" . Bu yaşam formu bize çok benziyordu çoğu özelliklerimiz aynıydı. Onların Sadece kafaları venüslü ve vucütlarının yarısı venüslü, yarısı insandı. Biz Aura ışığımızı dışa yansıtmayız. onlar renkli Aura ışıklarını ateş ile birleştirip öyle her gezegende yaşayabiliyorlardı.
Daha sonra Laboratuvara getirdiler ve araştırmaya başladılar. Ven-Hu baygın haldeyken kalbinin hızlıca attığını hissediyordu, bu ateşinin daha da alevlenmesine neden oldu. Ven-hu'nun elini güzel bir bayan doktor tutuyordu adı Jess'di. Baygın haldeyken ruhunu bedeninden çıkarak onu izlemeye başladı. izlerken ona aşık olduğunu farketti. işte o anda dünyaya ayak uydurduğunu anladı ve alevini etrafa saçarak uyandı. Jess o alev'in etkisiyle yere savruldu Ven-hu, Jess'e "Elimi Tut Jess" dediği anda bayıldı. Jess ne olduğunu anlayamadan diğer doktorları çağırarak herseyi anlattı sadece "Elimi Tut Jess" dediğini söylemedi. O an Jess'in kalbinde anlayamadığı garip şeyler oluyordu. Ven-Hu'nın Aşk alevinin etkisi altında kalmıştı. Ama yanlış birşey vardı. Venüs'ün Aşk Alevinden ancak bir Venüslü etkilenebilirdi. Jess içinden, Hayır! ben bir uzaylıya aşık olmuş olamam diyerek Ven-Hu'nın bulunduğu laboratuvar'ı terketti. Ağlayarak Arabasıyla hızlıca eve giderken, birden dalgınlığına gelip kaza yapacağı anda, karşısına Ven-Hu'nun Silueti belirdi ve telepati yolu ile Hey, Dikkat et! Karşıdan araba geliyor dedi. Neye uğradığını şaşırarak direksiyonu çevirerek kazadan kurtuldu. Jess Laboratuvar'a 2 hafta gitmedi ve Her Gece rüyasında Ven-Hu'yu görüyordu ve rüyada "Elimi Tut Jess" diyordu. Artık dayanamayıp Laboratuvara gitmeye karar verdi. umarım bu hislerimin bir anlamı vardır diyerek yola çıktı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs İstilası
Science FictionHerkes Alev gezegeninde yani Venüs'de yaşam olmadığını bilir. Bunun hakkında bir çok teori ortaya atıldı. Ama yanlış birşey vardı. Biz bu evrende yalnız değildik.