Evet arkadaşlar oy sınırı koyacağım bu bölüm. Aslında hiç sevmiyorum oy sınırını filan ama bi denemek istedim. İnşaallah işe yarar.
Oy sınırı=20
Ertesi gün=
"Sanem hadi kalk, bak bir daha gelmeyeceğim seni kaldırmaya ona göre"
"Tamam Selin yaa kalktım."
Sanem uykulu bir şekilde yataktan kalkıp pijamalarıyla başında dikilen seline döndü ve şaşırmış bir tavır ile "sen niye hala üstünü değiştirmedin" diye sordu.
"Bugün işe gitmeyeceğim hastayım biraz, başkomiser den de izin aldım başka bir sorun yoksa kahvaltı hazır olana kadar aşağı inmiş ol"
"Tamam dur madem hastasın kahvaltıyı ben hazırlarım." Selin yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirip " aç kalmak istemem" diyerek odadan çıktı. Sanem Selin'in dediğini hiç umursamadan hazırlanmaya başladı.
••••••
"Ne bakıyorsun Selin ilk defa mı insan gördün."
"yoo ilk defa insan görmedim, ama polis olup karakola giderken Bu kadar makyaj yapanı ilk defa gördüm."
"ya Selin doğal doğal konuşmaya başlama yine, hem sen hasta değil miydin hastayken bile neden benimle uğraşıyorsun?"
"seninle uğraşmak ilaç gibi geliyor. Ölüm döşeğinde bile son isteğim seninle uğraşmak olurdu galiba"
Sanem Selin'e göz çevirip masaya oturdu ve ağzına bir dilim salatalık atıp konuşmaya başladı.
"O zaman ben de seninle evde kalayım bugün benimle uğraşa uğraşa iyileşirsin."
Selin tam bir şey diyecekken Emre lafa atladı. "gerek yok Sanem, benim bugün duruşmam yok evde oturup bir kaç dosya ile ilgileneceğim o sırada Selin le de ilgilenirim." dedi ve Selin'e dönüp bir şey demesine izin vermeden konuşmaya devam etti. "Sende hiç itiraz etme biliyorsun senden daha inatçıyım""Tamam itiraz etmiyorum, ama bu senin benden daha inatçı olduğunu kabul ettiğim anlamına gelmez"
Selin' den= kahvaltının üzerinden bir iki saat geçmişti. Ben odamda uzanmış dün olanları düşünüyordum. Kapının çalmasıyla toparlanıp "gel" diyerek Emre'nin içeri girmesini bekledim. Emre elinde tepsi ile neşeli neşeli içeri girip "sana çorba yaptım"deyince içimde ufak çaplı bir korku oluşmadı değil. "Nasıl oldun bakalım" Emre'nin küçük bir çocuk edasıyla söylediği cümle ile hafifçe tebessüm edip cevap verdim "iyiyim ya bir şeyim yok."
"Biliyorum, hasta değilsin" şaşkın bir şekilde ona baktığım sırada açıklama yapması gerektiğini anladı ve konuşmaya başladı "Sanem'le konuştum az önce dün olanları anlattı..... annen aklına geldi değil mi ?"
Emre'nin cümlesi üzerine dolan gözlerimi görmemesi için kafamı cama çevirdim ve derin bir nefes aldım, o sırada Emre elindeki tepsiyi komidinin üzerine bırakıp yanıma oturdu ve beni dinlediğini, yanımda olduğunu hissettirmek için sıcak tebessümüyle kıvrıldı dudakları, belediye çukuru gibi olan gamzeleri çıktı sonra.
"Yine gamzelerime takıldın galiba."
"Ben de Gamze istiyorum yaa"
"ben de senin gözlerin gibi yeşilin en güzel tonu olan gözlerden istiyorum ama, her istediğimiz olmuyor maalesef"
Tabii ki de bu cümleye düşmedim, her zaman söylenen şeyler bunlar. Biraz dışarı çıkmak iyi gelir diye düşünerek Emre'ye
"Akşam üç kardeş sahile gidelim mi?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurşundan Doğan Aşk
Adventuremacera sevenler ve bu maceranın içinde romantizm istiyenler için... okumanızı tavsiye ederim.