Sabahın beni deli eden ışıkları üzerime düştüğünde gözlerimi açmıştım. O an ilk işim Teresaya bakmak olmuştuki Teresayı göremiyordum. Hemen kendime geldim ve teresayı aramaya başlamıştım. Hiç biryerde yoktu delirmek üzereydim. Teresa'nin evine doğru koşmaya karar verdim kapıyı çalıyordum kimse almamıştı biliyordum oradaydi yalniz kalmak istiyordu biraz soluklanmıştım ki Teresa'nın derinden gelen ağlama seslerini duymustum işte oradaydi tüm gücümle kapıya dayandım ama bir türlü açamıyordum. Terasaya yalvarıyodum bağırıyordum açması için beni dinlemiyordu kafayı yemek üzereydim. Madem açmıyorsun öyleyse bende gitmiyorum diye bagirmistim ve Teresa bunu duymuştu ki kapının diğer ucuna oturmuştu sesim kısılmıştı ama Teresayla konuşmaya çalışıyordum ama ne diyebilirimki bende onun gibiydim gibi demek biraz az olsada... o an ağlayarak kapıya yumruk atmıştım ve Teresa kapıyı açmıştı o an yerimden kalktım ve teresa yine kendine zarar vermişti o an sadece baktım Teresaya ve eğer bu hayattan gitmek istiyorsan bunu beraber yapacağız teresa duydun mu diye bağırdım ona teresa bana bakarak bana neden bu kadar değer veriyorsun ki anlamıyorum beni kimse sevmez demişti hiç düşünmeden baksana etrafıma beni seven varmı bende senin gibiyim anlamıyormusun bu lanet olasi dünyada benimde kalmak istediğimimi sanıyorsun Teresa diye bağırdim ona yerinde kalkıp elleri kanlıda olsa gözlerimden düşen yaşları silmisti tek yaptığım ona sarılarak ağlamak oldu ne olursa olsun güçlü durmaya çalışsamda herzaman birine sarıldığımda ağlardım ve yine ağlamıştım biyandanda teresanin heryerinden kanlar akmaya devam ediyordu Teresayı hemen banyoya götürdüm ve heryerini sardım daha iyiydi en azından dışından öyle gözüküyordu Teresa çok yorgundu ama benim kafam cok karışıktı napıcağımı bilmiyordum bıkmıstim artik kendi dışımda birini daha düşünuyordum ve ona bişi olmasından cok korkuyordum. Teresa odasına geçmişti bende balkona çıkmıştım gözüme çocuklar takılmıştı mutlulardı tek ağladıklari şey oyuncak içindi oysaki benim çocukluğum hiç böyle olmamıştı ben çocukluğumu yaşamadan büyümüştüm o an gözlerim dolmuştu nasıl bu hale geldiğimi bilmiyordum artık bıkmıştım o an gözlerimden yaşlar suzulecekken kafamı havaya kaldırdım ve güçlü olmalısın Sylwia güçlü olmalısın şimdi olmaz demiştim o an kapı açılmıştı Teresa benim yanıma geldi ve pencereden bakmaya başladı çocuklar ne mutlular öyle değil mi dedi evet öyleler demiştim Teresa yanımdan ayrıldı ve koltuğun bir köşesine geçti bu gece dışarida olmaya ne dersin dedi bana dönerek neden olmasın dedim yanına geçip omzuna yaslandım orada uyuya kalmıştım uyandığımda üstümde battaniye ve içeriden klasik muzik sesleri geliyordu battaniyeyi üzerimden attım içeriye gittim teresa birşeyler çiziyordu merak etmiştim yanına gittim ve benim resmimi çizdiğini görmüştüm o an mutlu olmuştum teresa bana doğru gülümseyerek yerinden kalkti iki kadeh ve bir şişe kırmızı şarap alıp gelmişti kadehlere şarabı doldurup bana uzattı ve en iyi kardeşlere diyerek kadehlerimizi tokuşturmuştu. Hava kararmaya başlamıştı buna bayılıyordum. Teresa hazırlanmalıyız demişti ikimizde siyah kiyafetlerimizi giyip dışarı çıkmıştık akşam olmuştu havayı içime çekiyordum sahildeydik ayakkabılarınmızı çıkardık ve kumlarda yürümeye başladık pek fazla insan yoktu ve bu çok iyiydi. Yorulmuştuk ve yere oturduk o gün gecenin karanlık gökyüzünde dolu yıldız vardi onlari izliyorduk ki bir yıldız kaymıştı Teresaya döndüm ve ne diledin diye sormuştum oda söyleyemem ya sen diye sormuştu bende sadece mutlu olmayı diledim diyerek omzuna yattım gecenin karanlığı o kadar güzeldiki doyamıyordum sabah olmasını istemiyordum sadece karanlığın beni ele geçirdiği geceyi istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAKİ KARDEŞLER
Teen Fiction17 yaşlarında ailesinden uzak sylwia'nın bir gece kardeşini bulmasıyla başlayan karanlık öyküsü....