En Çok Sevgi.

45 7 11
                                    

Genç kız, parlayan gözlerini gökyüzüne çevirdi. Hafif esen rüzgar, bulutları gözle görülebilir şekilde hareket ettiriyordu. Bulutlar mı hareket ediyordu yoksa biz mi çok hızlıydık?

Genç kızın kirpiklerinde ki ıslaklık, rüzgarla kurumaya tam yüz tutmak üzereyken, tekrardan ıslanıyordu. Devamlı olarak. Müjganları sanki buğday ekili bir tarlaydı ve sürekli sulanıyordu.

Derin bir nefes aldı; titreyen ve sızlayan kalbine eşlik etti, ciğerlerine dolan nefes.

Buğulu gözlerini; kafası, dizlerinin üzerinde olan arkadaşına çevirdi. Minik köpeğine.

O da titrek nefesler alıyordu. Aldığı nefesle yarası acıyor ve bu da kaburgalarının titremesine sebep oluyordu.

Buğday tarlasında meltem esiyordu ve buğdaylar titreşiyordu.

Genç kızın kulağına dolan ayak sesleri ile gözleri; tahtadan, bazı yerlerinin boyası kalkmış, gıcırdayan kapıya çevrildi.

Teyzesiyse gelen. Biliyordu. Ayak seslerini tanıyordu.

Az sonra kapıda teyzesi görüldü.

Burukça gülümsedi. Gülümsemeye çalıştı. Gülüşü titredi. Yüzünde tezat duruyordu.

Arkadaşının kokusunun sindiği elini, onun kafasından çekti ve göz
yaşlarını sildi.

Onun gözlerine baktı, o da ağlamıştı. Arkadaşı da ağlamıştı. Bunu görüyordu ve biliyordu.

Teyzesi, gıcırdayan tahtalara basarak, usul usul yanına geldi genç kızın.

Aralarında asıla kalan essizlik, kalplerinde ki acıyı haykırıyor idi zaten.

Biraz zaman sonra, genç kız konuşmaya başladı.

"Teyze, o iyileşecek değil mi?" Derince ve hızlıca yutkundu.

"İnşallah miniğim." diye mırıldandı, kırklarının sonuna merdiven dayayan kadın. Aynı zamanda, yiğeninin uzattığı elini tuttu hızlıca ve usulca sıktı.

"Teyze..." kelimeler dökülemiyordu. Dost bildiği kelimeler şu anda ona resmen düşman olmuştu. Boğazına oturan yumru, kelimelerin birbirine düzensizce çarpmasına sebep oluyor ve daha ileriye gitmelerine izin vermiyordu.

"Miniğim, istersen sen bir süre gelme onun yanına?" diye iyi niyetle mırıldandı teyzesi.

Genç kız, hızlıca ve hiddetle kafasını iki yana salladı. Gözlerinde fırtınalar kopuyordu ve yanakları sel altındaydı.

"Hayır, onun yanında duracağım."

"O zaman ağlama, Zişan."

"Ama teyze, ama engel olamıyorum. O sanki yabancı. Kokuyor, kokusu üzerime siniyor ve kurtulamıyorum. Bakamıyorum yarasına," kelimeler havada asılı kaldı.

"O zaman bakma, miniğim. Dön şöyle arkanı, kafasını sev sadece."

Sanki, Zişan'ın daha fazla konuşmasına gerek yoktu. Teyzesi, öylece boğazına dizilen tüm kelimeleri anlamış; tüm söyleyeceklerini ve zihnindekileri anlamıştı.

"O bizim Leon'umuz, miniğim. Gözleri aynı, mavi tasması aynı, bize olan sevgisi aynı. Sadece yarası var. Ve şu anda en çok senin sevgine ihtiyacı var. Yarasına bakma ama onu sev. Onun buna ihtiyacı var."

Zişan, burnunu çekti ve kafasını aşağı yukarı sallayarak,"Ben onu hep severim ki." diye konuştu.

Teyzesi ayaklandı ve tahtaları gıcırdatarak gerisingeriye gitti.

Zişan; Leon'a arkasını döndü,  arkadaşının kafasını yine bacaklarına koydu, kokusunun sinmiş olduğu elini kafasına koydu ve ona en çok sevgisini verdi. Her zaman vereceği gibi.


:')

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

yoktan başlayanların çocukları.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin