Sabah birinin 'Ateş' diye bağırması ile uyandım. Gözlerimi yavaşça araladım.
-Kes sesini Rüzgar!diye bağırdım uykulu bir şekilde.
-Kel Kafalı Mustafa'nın dersi, geç kalmak istemezsin diye düşündüm.dedi. Sonrada yataktan yavaşça doğruluğunu hissettim. Hemen yattığım yerden fırlayıp, 'ne?' diye bağırdım.
-şaka, bugün cumartesi.
-Ayı!diye bağırdım.
-Ayı dışında başka hayvan mı kalmadı ya! Hem ayılar böyle yakışıklı mı?
-Evet, aslında haklısın. Hmmm....bir düşüneyim.
-......
-Buldum! O zaman sana goril diyeceğim!dedim ve gülmeye başladım.
-Ben sana kahvaltı hazırlayayım, sen bana goril de! Oldu mu?dedi sahte bir sinirle.
-Yakışıklı arkadaşım hiç ben sana goril der miyim? Şaka yapmıştım. Aslında seni seviyorum diyecektim ama yanlışlıkla goril demişim.
-Yavaş gel Ateş. Şaka yapmıştım.
-Pislik!
-Bunu yazdım.dedi. Biraz duraksadıktan sonra devam etti.'Çabuk hazırlan. Bugün dışarıda kahvaltı edelim.'dedi. Ben ise yatmaya devam ettim. Rüzgar kalkmaya niyetim olmadığını anlayınca, beni kaldırdı ve odama doğru yürüdü. Kollarımı boynuna doladım. Odama geldiğinde beni yatağıma bıraktı.
-pasaklıya bak! Kıyafetlerini masasına atmış!diye dalga geçti sahte bir şaşkınlıkla. Bende elime ilk geçen şeyi ona fırlattım. Tabi ıskaladım. Rüzgar 'ıska' dedi beni sinir edecek bir ses tonu ile. Bende göz devirdim.
Dolabımdan bir kot şort, siyah bir bluz ve deri bir ceket çıkartıp, bana verdi....demek isterdim ama o yine odunluğundan ödün vermeden kıyafetleri bana fırlatıp, odanın çıkışına yöneldi.
-Öküz!diye bağırdım arkasından. Oda gülerek odanın kapısını kapadı.
Pijamalarimi çıkartıp, üzerimi giyindim. Sonrada çantamı hazırladım. Odadan çıktığımda Rüzgar çoktan hazırdı. Bende banyoya girip, hafif bir makyaj yaptım. Hızla Rüzgar'ın yanına gittim. Evden çıkıp, Rüzgar'ın arabasına doğru yürüdük. Arabaya bindik ve Rüzgar müziği açtı. Acaba nereye gidecektik. Rüzgar böyle şeyleri pek sevmezdi ve sık sık böyle sürprizler yapmazdı. Ama yaparsa yeni keşfettiği, güzel yerlere götürürdü beni. Bir süre sonra arabayı durdurdu. Deniz kenarında bor çay bahçesine gelmiştik. Burası harikaydı.
-burası harika!
-Tabi kızım ben seçerimde güzel olmaz mı?diyince gözlerimi devirdim.
- hadi içeri girelim.diyince başı ile onayladı. Yavaş adımlarla içeri girdik. Dışarısı gibi içeriside harikaydı. Böyle mekanları nereden buluyordu?
- harika bir yer. Bu kadarını beklemezdim.
-Peki nasıl bir yer bekliyordun?
-bilmem.dedim aklıma gelen salakça şeyleri söylemeden. Oda omuz silkti ve bir masaya oturduk.
******************
Kahvaltı yaptıktan sonra, Rüzgar hesabı ödedi ve oradan ayrıldık. Arabaya doğru yürüdük. Arabaya vardığımızda, Rüzgar ile arabaya bindik. Müziği açmak için elimi uzattım. Aynı anda Rüzgar'da uzatmıştı. Eli, elimin üzerindeydi. Birbirimize öylece baktık. Bende müziği açıp, elimi çektim. Oda elini çekti ve arabayı sürmeye başladı. Aslında bu ondan hoşlandığım zaman olsaydı, ona yakınlaşmak için iyi bir fırsat olabilirdi. Tabi bu eskiden olan bir şeydi. Acaba Rüzgar benden hoşlanıyor muydu? Bir anda sık eleyip kendime geldim. Bu düşünce fazlasıyla aptalcaydı. Biz kardeş gibiydik. Bu saçma düşüncelerden beynimin arındırma için müziğe konsantre olmaya karar verdim. Tabi bu Rüzgar'dı. Her zamanki gibi ya rock, ya metal müzik dinledi. Ben kanalı değiştirince, bana tip tip bakmaya başladı. Sonrada geri önüne döndü.
