5 BÖLÜM

45 2 2
                                    

" Mira kalk. "

Abimin bağırmasıyla gözlerimi açtım. Bende " Ne var ya?" diye bağırdım. Sabah sabah niye bağırıyorsak bende anlamadım. Umarım komşular bizden  şikayetçi olmazlar. Tabi benim bağırmamla abim odama daldı.

" Bağırma bana. Kalk kahvaltı hazırla hadi. "

" Kendin hazırla ben uyucam." deyip gözlerimi kapattım.

Abim hemen yanıma gelip kafama vurdu ve " Geri zekalı hemen kalk kahvaltı hazırla. Hem bu gün senin okulun yokmuydu?"  Abimin son kurduğu cümleyle hemen gözlerimi açtım. Çünkü bugün hem okul vardı hemde Emirle buluşacaktım. Hemen saate bakıp saatin 7:30 olduğunu görmemele hemen dolabıma koştum.

Abime bakmadan" Malesef kahvaltıyı sen hazırlıyacaksın ben okula geç kaldım zaten. " deyip hızla banyoya koştum. Arkamda homurdanan bir abi bırakarak.

Hemen işlerimi halledip odama geçtim. Odama geldiğimde abim yoktu. Hızlıca üstümü değiştirip saçımı yaptım ve çantamı alıp evden çıktım. Okula geldiğimde 5dk geç kalmıştım ama hoca hala sınıfa girmemişti. Herkese "Günaydın." deyip yerime geçtim. Sonra hoca elinde kağıtlarla içeri girdi. Şimdi neden geç geldiğini anladım. Hiç çalışmadığım Matematik quizi  vardı.

******************

Son soruyu yapıp kağıdı hocaya verdim. Resmen beynim zonkluyordu. Sırama geçeceğim zaman Meteyi gördüm. Bana bakıp sırıtıyordu. Yani gidip şu çocuğu dövmek istiyordum. Gel görki onu görebilen sadece ben vardım. Yani gidip ben bu çocuğu döversem okula rezil olurum. Onun için bu işi eve bırakıyorum.

" Ooo, prensesin beyni yanmış." dedi gıcık mete. Bende duymasızlıktan gelip sırama geçtim ve başımı sıraya koydum.

"İyimisin lan."

"İyiyim. Başım ağrıyor sadece."

" 5dk sonra zil çalacak sabret biraz."

"Nisa, Sen kağıdı ne ara verdin ya?"

Saate bakıp "10 dk oldu." dedi. Bende anladım anlamında başımı salladım.

Zil çalınca kızlarla beraber kantine doğru yola koyulduk.

" Nisa bana çay ve çikolata alsana." deyip parayı uzattım. Biz yerimize geçerken Nisa sıraya girdi. Bende başımı direk masaya koydum. Omzumda hissettim elle başımı kaldırdım. Gelen Rümeysa idi.

" İyi olduğuna eminmisin Zehra? Yiğit amcagile haber verelim mi? "

Konuşamadığım için başımı hayır anlamında salladım. Teşekkür etmek anlamında da gülümseyip önüme döndüm.

"Al istediklerin." deyip istediklerimi önüme bıraktı. " Teşekkürler" deyip çayımı içtim.

"Selam kızlar."

Hepimiz sesin geldiği yere baktık.

" Oturabilirmiyim?" deyip Öykünün yanındaki sandalyeye oturdu.

" Niye soruyorsun ki? Oturdun zaten." diyen Nisanın ayağına tekme attım. Yaptığı çok ayıptı.

Ece de "Tabii oturabilirsin." dedi.

Ya ben bu çocuğu bir yerden hatırlıyorum ama nerden. Gerçi bu çocuğun bizim okuldan olduğunu bile bilmiyorum. Ece benim düşüncelerimi dile getirerek " Ya ben seni bir yerde hatırlıyorum ama daha kim olduğunu çözemedim."

Çocuk öyküye bakıp" Onur ben. Hani öykünün çantası çalınmıştı. O zaman tanışmıştık. "

Birden hepimizin ağzından" Heeee" lafı dökuldü. Hepimiz birbirimize bakıp gülmeye başladık. Onurda bize saf saf bakıyordu tabii. Aradan da metenin " Mal bu kızlar. Neye güldükleri bile belli değil." değişini duymasızlıktan geldim. Sonra Ece " Kusura bakma arada bize böyle oluyor." dedi.

ELEMENTLERİN EFENDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin