[5]

3.5K 265 60
                                    


"Sahneyi temizleyip ayarlamamız gerekmiş"

Elimdeki kuruş paraları kasaya bıraktım. Lila yüzünden gece boyu uyuyamamıştım. Çok fazla uykum geliyordu

"Bu akşam bir grup çıkacakmış" kafamı kaldırıp Mert'e baktım.

"Ne grubu?" diye sormamla "Bilmiyorum" dedi.

Merve elindeki bezi tezgaha attı. "Bu kadar kalabalık içinde birde sahne ile mi uğraşıcaz?" haklı isyandı.

"Ben hem kasaya bakar hem de sahneyi temizlerim"

Boş durmak istemiyordum. Boş durmam demek boş şeyler düşünmem demekti. Gece yeterince boş şeyler düşünmüştüm zaten.

Sandalyelerden birini çekip oturdum. Çok yorulmuştum. Umarım çıkan grup yorulmama değerdi. Önceden kafede haftada iki gün üniversiteli gruplar gelip şarkı söylerdi. Daha sonrasında ne olduğunu bilmeden bu gelenek bozulmuştu. Merve'nin bana uzattığı suyu alıp "Teşekkür ederim" dedim.

Kafedeki kişi sayısı azalmıştı. Umarım müzik var diye artmazdı. Gözüm tek bir noktada takılı kalırken aklıma gelen tek isim Lila'ydı. Elimdeki bardağı kafama diktikten sonra ayağa kalktım. Çalışmaya devam etmem gerekti.

Kasanın başına oturup çenemi tezgaha koyduğum elime yasladım. Sahneyi temizlememin ödülü geri kalan mesaimde yerimde oturmaktı. Kapı sesiyle kafamı çevirdim. Elinde gitar olan çocuk bana doğru gelirken doğruldum. Önüme geçen Mert ile çocuk beni es geçip onunla konuşmaya başlamıştı. Mert ona sahneyi gösterirken ofladım, çocuk yakışıklıydı. Kesinlikle gelen çok olucaktı.

Kapı sesi tekrardan gelince oraya döndüm. İçeriye bir kız daha girdi. Arkasından Lila'nın geldiğini görünce nefesimi tuttum. Gözlerimiz buluştuğunda gülümsedi. O sahneye doğru yürürken arkasından baktım. Sik gibi şansım vardı.

Lila karşımda mikrofonla uğraşırken ben kasayla uğraşıyordum. Bu halde kasada oturmak istemiyordum. "Merve, yer mi değişsek?"

Elindeki tepsiyi bırakıp bana baktı. "Salak mısın? Çok yoruldun bugün, otur işte orda"

Belli belirsiz kafamı salladım. Mert'in ona verdiği tepsiyle konuşamadan gitti.

Kafeye giren kalabalık bir grup önümü kapattığında onlara döndüm. "Şu üç masaya birleştirebilir miyiz?" geri düzelteceklerse neden olmasın?

"Elbette ama yolu kapatmasın" biri bana teşekkür ederken diğerleri çoktan masaları taşımaya başlamıştı.

Mesaimin kalanında Lila şarkılar söylemiş ve bir kere ara verdiğinde de kalabalık grubun yanına oturmuştu. Şu an ise gitar ile uğraşıyordu. Sesi kesinlikle güzel değildi. Başladığı ilk anda başımı ağrıtmıştı. Arkadaşlarının sesi zaten onunkini bastırıyordu. Salaklar koro halinde şarkı söylüyordu. Lila gitarını bırakıp ayağa kalktı. Gözlerini bana çevirdiğinde kafamı önüme eğdim. Bakışlarını üzerimde hissediyordum. Umarım onu izlediğimi fark etmemiştir. Sahneden inip bana doğru yürümeye başladı.

"Soda alabilir miyim?"

Kafamı kaldırıp ona baktım. Gözlerim gökkuşağı kolyesinde takılı kalırken "Bir soru sormuştum" dedi.

"Efendim" gülümsedi. "Soda, sade soda alabilir miyim?" omuz silkip "Alabilirsin" dedim. Gülümsemesi büyürken "Tamam" dedi.

Mert arka taraftan çıktığında "Soda verir misin?" diye sordu.

"Öykü sen versene benim elim dolu"

Mert tezgah arkasından çıkarken ayağa kalktım. Ona istediğini vermek yerine salak gibi alabilirsin demiştim. Kötü sesi beynimi etkilemişti. Canlı kalan son iki beyin hücremi de sesiyle o öldürmüştü. Dolaptan aldığım sodayı ona uzattım.

"Bunu nasıl açabilirim?"

Bu da çok şey istiyordu. Tezgaha kapağını vurarak sodayı açtım. Tekrardan ona uzattığımda bu sefer yüz ifadesi şaşkındı. Tamam, elimi uzatabileceğim yakınlıkta gazoz açacağı vardı. Sadece şov yapmak istemiştim.

"Teşekkür ederim" diyerek aldı.

Tezgaha yaslanıp sodasını içmesiyle bakışlarımı ondan çektim.

Sahneye baktığım da yakışıklı çocuğun şarkı söylediğini gördüm. "Onun sesi seninkinden daha güzel"

Kafasını çevirip bana baktı. "Bu kanıya varman kesinlikle beni sevmediğinden kaynaklanıyor"

Ne alakası vardı? "Birde sevecek miydim seni?"

Güldü. "Sevmiyorsun yani" demesiyle "Sevmiyorum tabi ki" dedim.

"Tüh, ben de bana aşık olduğunu sanıyordum" dalga dolu sesiyle göz devirdim.

"Sen gidip gitarını çalsana"

Boş cam şişeyi tezgaha bıraktı. "Sodanın parasını ver" dememle "Senden olsun" dedi.

Konuşmama fırsat vermeden gitti. "Ahmak" boş şişeyi onun kafasına fırlatmak yerine çöp kutusuna fırlattım.

"Bilmem bu neyin nesi? Woooeow" Merve söylenen şarkıyı bağırarak söylerken yanımdan geçtiğinde yüzümü ekşittim.

Lila'nın söylediği tüm şarkılar hareketliydi ve ayağa kalkıp eşlik edenlerin yere döktüğü şeyleri görebiliyordum. Merve'nin eşlik ederken çoğu şeyi yere dökmesini izledim. Lila, kafeyi bara çevirmişti. Ve temizleyecek olan bendim.

Boşalan masayı silip sandalyeyi üzerine yerleştirdim. Merve yerleri silerken Mert masaların üzerindeki tabak ve bardakları topluyordu. Doğrulup esnedim. Bugün saatlerce kasada oturmama rağmen çok fazla yorulmuştum. Çaktırmadan sahneye baktım. Lila ile beraber gelen iki kişi sahneyi toplarken Lila bir köşede telefonla konuşuyordu.

"Çok güzel söylemedi mi şarkıları?"

Omuz silktim. Merve'nin beğenmesini şarkılara eşlik etmesinden anlamıştım zaten.

"Biz gidiyoruz, kolay gelsin" kız dediği şeyle çıkarken çocukta peşinden çıkmıştı.

Lila sahneden inmiş gitarını çantasına yerleştiriyordu. Mert Lila'nın yanına gittiğinde kısa süreli masayı silmeyi bıraktım.

"Sesin çok güzel" yalaka.

"Teşekkür ederim" demesiyle Merve de "Çok güzel söyledin" dedi.

"Biri hiç beğenmedi ama"

Lila bakışlarını bana çevirdiğinde ikisi de bana döndü. Merve "O huysuz zaten, ona bakma hiç" dedi.

Tanımadığı birine beni bir cümle ile satmıştı. Baya iyi arkadaştı.

Lila gülerek "Evet, öyle" dedi. O çantasını sırtına takarken "Sensin huysuz" dedim.

Mert'in "Siz tanışıyor musunuz?" diye sormasıyla ben "Hayır" o "Evet" demişti.

İkisi de garipçe bakarken "Tanışmamış olmayı isterdik ama" diye ekledim.

Hayalin Kadar [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin