2

53 12 0
                                    

İyi okumalar❣️

Hastanedeki işim bittiği için eve gelmiştim. Jisoo da evde olduğuna göre benden bir kaç saat önce falan gelmiş olmalıydı. Yanına gidip sarıldım.

"Neredeydin sen? Ne kadar merak ettim seni biliyor musun?"

Boşta kalan kollarını bana dolayınca başına bir şey gelmediği için şükrediyordum.

"Özür dilerim Dahyun. Çok özür dilerim."

Neden bu kadar özür diledi ki diye düşünürken kollarını üzerimden çekip ağlayarak yanımdan gitmişti. Tanrı aşkına ne olmuştu bu kıza?

"Jisoo ne oluyor?"

Odadan giderken peşinden gitmiştim.

"Dahyun yalnız bırak beni, lütfen."

Fazla üsteleyip ağlamasını istemediğim kabul ettim.

"Peki tamam."

Yavaş yavaş uykum geldiğinden dolayı odaya çıkmıştım. Bugünki iyileştirdiğim adamın dedikleri sanki beynimde yankılandı, kafamdan dediklerini atacakken o sırada bildirim sesiyle irkildim.

Bilinmeyen numara: İyi geceler güzelim. Ne zaman görüşürüz bilmiyorum ama en yakın zamanda görüşmek üzere.

DahyunKim34: Kimsin sen?

Bilinmeyen numara: Ayıp oluyor ama güzelim oysa ki bugün neredeyse tüm gün beraberdik.

Tanrım! Cidden bu o cürâtkar adamdı. Psikopatın teki olmalıydı...Cidden nasıl bir manyak bu?

DahyunKim34: Bana bak! Benden uzak dur, ve bir daha da sakın yazmayı deneme.

Bilinmeyen numara: Her zaman yanımda olacaksın, bu yüzden uzak durmam imkansız. Yazmayacağımı da sanmıyorsundur bunun yanında zaten umarım.

Cevap vermemiştim, verememiştim. Tamam, hastanede yüzünü ayrıntılı gördüğümde yakışıklı olabilirdi. Belki de bu cesareti karizmasından geliyordu. Ama bu, onun bir psikopat olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

.. .

Sabah kalktığımda Jisoo'yu uyandırmak yerine hemen hazırlandım.

Sabah kalktığımda Jisoo'yu uyandırmak yerine hemen hazırlandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hazırlandıktan sonra Jisoo'ya bakmıştım ama hâlâ uyuyordu. Odadan çıkıp arabama binmiştim. Hastaneye geldiğimde kimseye bakmadan direkt odama çıktım. Moralim zaten bozuktu, bir de 'ne bu soğuk nevale?' gibi sözlerini işitmekle uğraşamazdım. Önlüğümü takarken masanın başına geçmek için hamle yaptım. Ama gözlerime masanın üstündeki bir demet gül takıldı. Üstüne bakıp kimden geldiğini öğrenmek istediğimde üzerinde 'Kai' yazıyordu.

"Özür dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Özür dilerim. Dün aramışsın, duymadım. En kısa zamanda telafi edeceğim, söz."

Alnımda pembelik hissi, yüzümde aptal bir gülümseme oluşmuştu. Ama ne yazık ki gülümsemem erken solmuştu. Apar topar, çalınmadan birden kapı açılmıştı. İçeri giren kişiyi gördüğümde ise resmen olduğum yerde dişlerimi sıkıyordum.

"Yavaş ol istersen, kapı diye bir şey var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yavaş ol istersen, kapı diye bir şey var."

İçimdeki siniri kelimelere dökmemek için olabildiğince derin nefesler alıyordum.

"Ya. Öyle mi? Öğretsene o hâlde. Sen öğretirsen emin ol çok güzel öğrenirim."

"Terbiyesiz."

Sesim düşük bir şekilde ağzımdan yankılanırken onun masaya baktığını fark ettim.

"Bunları kim gönderdi?"

Sinirli görünüyordu, ama ben ondan bin kat daha sinirli olabilirdim. Fazlasıyla fazla oluyordu artık!

"Seni alakadar etmez."

Bu sefer az da olsa sert konuşmuştum.

"Beni delirtme. Kendim de öğrenebilirim, ama o zaman senin için iyi olmaz."

Konuyu hemen kapatıp işime dönmek istiyordum. Sonuçta yalan söylesem nereden anlayabilirdi ki?

"Sevgilim gönderdi. Oldu mu?"

"Sevgilin..Öyle mi? Sikerim lan hem onu hem seni."

"Bağırma! Çık dışarı yoksa güvenliği çağırıyorum."

Bu durumda bile gülmüştü. Emindim..Psikopattı ve artık içime korku düşmüştü.

"İstediğini çağır. Umurumda değil."

Ellerim sinirden titremeye başlamıştı bile.

"Sen nasıl birisin ya?? İki gün hastaneye geldin, babamdan çok karışıyorsun. Buradan defolup git, yoksa kötü olur."

Kafasını hızla aşağı yukarı sallayıp iki adım bana doğru yaklaştı. Ne olduğunu anlamadan dibimde bitmişti.

"Şimdilik gidiyorum. Ama şunu unutma ki sen benimsin, ve öyle kalacaksın küçük melek. Kim olursa olsun, yaşatmam."

Arkasını dönüp gidecekken bir şey unutmuş gibi geri dönmüştü. Şaşkınca yüzüne bakarken bu anımı fırsat bilip birden kafasını boynuma koymuştu. Küçük bir buse koyar koymaz arkasına bile bakmadan kapıdan dışarı çıkmıştı. Kalbim her duygudan atarken donakalmış açılıp onun gitmesiyle kapanan kapıya bakıyordum..

HATE ||DAHMİN||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin