Başlayalım bakalım.
Uzun bir yürüyüşten sonra yerimizi bulmuştuk. Bir çayır gibiydi burası 4 bina vardı. At ve insan karışımı kuzu ve insan kaarışımı kişiler vardı. Kapıda "Merstago" yazıyordu. Merstagoyu bir yerlerden hatırlıyordum. Evet annem babam merstago hakkında konnuşuyorlardı. 11 Yaşındaydım. Annemler bana "Sende 20 yaşına geldiğinde Merstago'ya gideceksin. Orası senin gibilerin en iyi kalacakları yer." dediler. Bbamda onayladı ve 2 kelime ekledi "20 Yaşına geliğinde Merstago senin için farklı bir aile olacak. En azından bizden farklı." annemle babamın bu sözleri korkutmuştu beni. Fakat Fakat. Ben 18 yaşındaydım. Daha 20 değildim. Annemlermi yanlış biliyordu yoksa benmi??? Ben düşüncelere daldığımda Su beni çekiştirdi. "Hadi içeri girelim senin için en güvenlisi." benim için. İçeri girdik. Bir satir(percyjackson;)) yanıma geldi. Ve o keçi kokusuna dayanamadığım için koşa koşa gittim. Burada özgürdüm. Koşa biliyordum yani. Fakat gördüğüm o görüntü beni şaşkınlığa düşüdü. Mylia,Lydia(teenwolf;)) ikisi ikizdi. Çok güzel kızlardı. Mylia bana benzesede Lydia benden çok farklıydı. Yanlarına gittim. Sanki küçükken onları tanımış gibiydim. "Merhaba Lydia,Mylia." dur bir dakika ben bunların ismini nerden biliyorum?? Lydia döndü "Merhaba Ceren. Ah Ceren. Seni görmeyeli uzun zaman oldu. Şey iyimisin??" dedi. Ama onlarda 18 yaşındaydı. Ama ben onları tanımıyordum bile "Görüşmeyeli?" Mylia sırıttı. "Tabiki hatırlamazsın bizi." dedi. Gücenmelimiydim yoksa sırıtmalımı. Sırıttım. "Tanımadım. Hatırlamadım. Ama dlarınızı yaşlarınızı biliyorum." . Mylia ve Lydia bana baktı. "7 Yaşındaydık. Buraya gelmiştik. Sen ben ve Lydia. Fakat. Fakat. Senin burada durmaman gerekmiş. Hemen seni Sutanusa götürdüler. Orada güvendeydin. Sonrasını bilmiyorum." dedi. Ah şimdi hatırladım. Peki neden tehlikeli burada olmam. Neden?? "Ah kızlar ben neden burada duramıyorum öğrenmem lazım. Kimden öğrenmem lazım?" İkiside "Kahin." dedi. Evet iyi fikirdi. Lydia kolma girdi "Belki birlikte gidebiliriz." tamam anlaında başımı salldım. Mylia arkamızda kaldığında ona bir kaç soru sordum. Cevapladıda ama önemsiz sorulara gerek yok! Kahinin yanına gittim.2 Saat Sonra
Kahin benim burada durmam bir kaç kötülüğü çektiğini söyledi sorduğumda ise sadece canavarla, periler dedi. Ama şimdi bekleme kulubesindeydim. Hangi güçte olduğumuzu araştırıyorlardı. Benide 5 numaralı kulübeye gönderdiler. Ama 5 numaralı kulübe yoktu. Aradım ama bulamadım. Meğersem onu gizlemek için 1,2,3 ve 4 numaralı kulümelerin arasına yapmışlar. 1. kulübe kadar küçük değildi. Ama 4 kadarda büyük değildi. 3 numarayla eşitti. Dışı saf altındandı. Cam kenarları elmastandı. Galiba burada en fazla bize ilgi gösteriliyordu. İçeri girdiğimde kimse yoktu. Bir Lydia vardı. Onun dışında kimse. "Mylia nerede? Yada diğer kişiler?" bana bakıp sırıttı. "Biz ayrıyız. Yani diğer Merstagolular gibi değiliz. O yüzden Myliayla değil senle daha fazla benziyoruz." Hiç bişi anlamadım. Farklılık mı? Ne farklılığı. Yüz ifademden anladı. Ve başladı konuşmaya "Bak Ceren. Bizde bütün güçlerden var. Bu farklı bişi değil. Ama bizim bunu sıra dahada farklı görevlerimiz var. Bir ölüm periliği gibi (teenwolf;)). Bize daha fazla önem gösterilmesinin sebebide bu. Biz diğerleri gibi değiliz. Farklıyız." şimdi anlamıştın işin aslını. Ama Su?? "Su nerede??" yine sırıttı. "Su, Ege, Efe onlar koruyucu. Seni buraya getirirler. Sonra bırakıp giderler. Yeni kişiler getirirler. Benim koruyucumda Suydu. Beni getirdi ve gitti. Aslında 3 koruyucu bir arada gezmek yasak! Ama bu kurala uymuyorlar." hımmmm. Ozaman. "Burada yan gelip yatacakmıyız?" yine sırıttı "Bazen evet bazen hayır. Bazı dersler oluyor haftanın 1 günü. Bazende oyunlar oluyor. Güç yarıştırması. Dövüşler,turnuvalar. Daha neler neler. Biz genellikle 1. çıkarız. Güçlüyüz çünkü her konuda. Akşamları şarkı söylenir. Aynı kamp gibi. Ateşin başında. Mutlu olur herkes." suratına baktım bir ürperti geldi. Ayağa kalktım. "Mutlu olmayan birileri var." . Evet anlamında başını salladı. "Bu kamp benellikle mutludur. Ama genellikle. Herzaman değil. Burada mutlu olmayanla çok var. Güçsüz olanlar mesela. Onlar." güçsüz olanlar? Herkes güçlüdür. "Ne güçlüsü?" Bana baktı yine korkmuştu. "Yarın konuşsak?" bastırdım ve yine sordum "Ne güçlüsü?" "Hiç gücü olmayanlar. Ne ateş. Ne su. Ne hava. Ne toprak! Yani savaşın yan etkilerini almayanlar. Eski devirdekiler. Buraya geliyorlar e onlara güçler veriliyor. Ayrımcılık olmasın diye. Fakat buradan çıkamıyorlar. Ne zaman bir görev gelirse ozaman çıkıyorlar. Fakat Bizde yani sen ve bende öyle değil. Fakat yanımızda koruyucu satir olmak zorunda." hmmm. "Su gibiler?" kafasını hayır manasındaq salladı "Aslında Su gibilere son koruyucu derler. Önemsiz koruyucu anlamına gelir. Satir koruyucuda daha başka. Yarı keçi-insan anladınmı? Koruyucu satirler bırakmazlar. Ve doğdukları gibi buraya gelirler. Şuanda benim bir koruyucum var 'Karlie' sanada 'Karlie' bakacak. Çok akıllı, çok zeki ve çok güzel bir satir Karlie.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element
AdventureBir savaş sonrası yeni başlayan bir yaşam. Yeni ülkeler. Yeni kişilikler. Ve en önemlisi yeni güçler.