1. BÖLÜM - BALO

233 56 47
                                    

Yeni kurgum ile herkese merhaba.

Umarım iyisinizdir?🥹

Fazla uzatmak istemediğim için hemen bölüme geçiyorum yorumlarınızı heyecanla bekliyor olacağım?

🗝️

Her şey göründüğü gibi harika mıydı acaba? İnsanların özendiği hayatlar dışarıdan göründüğü kadar harika mıydı? Yoksa bizim için berbat olan hayatlar insanlar için şans mıydı?

Uzun saçlı, bakımlı, narin, kibar aliza!
Giydiği renkli ve göz alıcı kıyafetler ile herkesin ilgi odağı olan, kraliyetin gelmiş geçmiş en narin prensesi aliza!

"Olamıyordum işte, ruhum hiçbir zaman kabullenemiyor bunu mila!"

"Majesteleri ama sizin yerinizde olmak, burada ki birçok genç kızın hayali. İstediğiniz kıyafetler anında yanınızda, ufak bir yaralanmanızda şatonun bütün şifacıları emrinizde. Her şey elinizin önünde."dedi sesi fazlası ile dalgındı.

"Kimseye hiçbir şey anlatamıyorum. Coğrafya insanın kaderidir dedikleri bu olsa gerek. Biliyorum belki buradaki çoğu kızın hayalini yaşıyorum ancak mutlu değilim. Prenses olarak bu kraliyetde doğmak, küçücük yaşlarda prenses olarak büyütülmek ruhumu çok yordu. Ben piyano dersleri gören, sürekli göz alıcı kıyafetler giyen, kendini herkesten üstün gören bir prenses olmayı hiçbir zaman istemedim mila. Ben hep Savaşçı olmak istedim." Sesim titriyordu.

"Ancak aileniz buna karşı majesteleri. Biliyorsunuz ki prensesler savaşçı olamaz." Dedi sanki bu cümleyi kurmak onuda zorlamıştı. Bu cümlenin beni acıtacağını anlamış olacakki konuyu hemen değiştirip konuşmaya devam etti. Oda biliyordu bu cümlenin bende açtığı, hatırlamak dahi istemediğim yaraları.

"Majesteleri daha fazla sizinle sohbet etmek isterdim, ancak akşam ki büyük balo için sizi hazırlamalıyım." Dedi hemen dolabıma doğru giderek.

"Şifacıdan ilaçlar isteyip beni hasta yapamaz mısın? O baloya gelmek istemiyorum. Biliyorsun ki nefretim inadımı körüklüyor." Dedim milaya yalvarırcasına bakarak.

"Bu mümkün değil majesteleri anneniz oyununuzu anladı. Her balo zamanı hasta olmanız artık onları inandır mayacaktır." Dedi dolaptaki kıyafetleri seçerken.

"Hangi elbiseyi giymek istersiniz? Pembe çiçekli kabarık tül elbise mi? Yoksa kırmızı kadife zarif elbiseniz mi? Ah! Bir dakika, yeni diktirilen özel zümrüt yeşili saten elbisenize ne dersiniz?" Ne zaman açıklayacak bir şeyi olmasa konuyu hep değiştirir ve kıyafetlerime odaklanırdı.

"Bu şekilde konuşmanın mantıklı tek bir cevabı var mila. Annem oldukça otoriter davrandı sana karşı değil mi? Anlaşılan o baloya gitmekten başka çarem yok. Bir prenses olmayacağıma neden hâlâ inanmak istemiyor? Neyse mila siyah elbiselerimden birini ver, siyahtan başka bir şey giymeyeceğimi biliyorsun." Dedim yatağıma oturarak.

"Olmaz majesteleri." Dedi suratını asarak.

"Neden?" Dedim kaşlarımı çatıp anlamaz bakışlar ile ona bakarken, gözlerini kaçırıp devam etti.

"Anneniz size siyah renkli her şeyi yasakladı, eğer karşı çıkarsanız aksi taktirde benim ceza alacağım söylendi." Dedi sesi titriyordu, milayı böyle görmek beni her zaman dibe sürüklüyordu. Benim yüzümden onun zor durma düşmesi çok can sıkıcıydı.

KAYIP ELMAS (1. Zaman Yolcusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin