Eylem

91 4 0
                                    

Biliyorum, biliyorum, eylem çoğu bizim gibi hayalperestlerin pek yanaşmadığı birşey, yazmak da bir eylemdir gerçi, ama bunu dikkate almakta fayda var. Neden böyleyiz? Çünkü "ya hep ya hiç" eğilimliyiz. Ve başka başka bir sürü çünküler...

"Hep anlaşabileceğimiz insanlar" ararken, "hiç anlaşamadığımız insanlar"ın sonsuza dek "hiç anlaşamadığımız insanlar" olarak kalmasına sebep oluyoruz. Zaten bu yüzden dağılıyoruz. Uzaklarda "aramayı" bırak, yakınlarda "sebep olmaya" bak. Çünkü "uzakta" bulduğun insanın sebebi onun "yakınıdır".

Uzaklarda arama! İlk kural bu.

Sakın yanlış anlama, uzaklarda bulamayacağından ötürü değil, aksine, uzaklarda bulacağın bariz, ama aynı şey değil...

Bu konuya değindim, çünkü bence bu konu "eylemsizliğin" temel nedenidir. Düşüncelerinizi eyleme dökmek adına "Doğru" yoldaşı, insanı aramak "doğru" mudur? Sen "doğru" musun? Doğru nedir ki?

Oscar Wilde, Küçük Prens'ten bir alıntı:

"İnsanların hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkândan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkânlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!"

Aslında "doğru insanı aramak" ile "doğru insan olmak" ve "insanı doğrultmak" arasında bir fark yok...

Çünkü "herkes", "herkes"in içinde mevcut. Çünkü doğru insanı yanlış sandığın insanın içinde de bulabilirsin. Mesele ortaya çıkarmak, onun vereceği cesaret ile kendindeki onu ortaya çıkarmak, vereceğin cesaret ile ondaki seni ortaya çıkarmak, ya da birbiriniz sayesinde, birlikte, ortak birşeyleri ortaya çıkaracak cesareti toplayıp, ikinizin de bir başınıza hiç cesaret edemediği bir şeyleri ortaya çıkarmak...

Bu nokta civarlarında bir tartışma başlar.

"Uyumsuzluk" diye bir ifade var...

Bu çok saçma...

Bu kısımda kullanılması uygun iki kelime var, "Anlaşamamak ve Değişememek".

"Düşünce ve Eylem"e ne kadar da benziyor...

"Düşüncesizlik ve Eylemsizlik"

Bir anda beyninizde bir şimşek çaktı sanki değil mi?

Düşünce ve eylem kişisel, bireysel birşey de olabilir.

Ama anlaşmak ve değişmek(kişisel değişim), insanın "başkalarından ötürü, başkaları için, başkalarıyla daha iyi bir durumda varolabilmek için" yaptığı birşeydir.

Mesela Tarzan'ın kişisel değişime ihtiyacı yoktur. Onun tüm değişimi doğaya adaptasyondur..

Kişisel değişim böyle değildir, bu birden fazla kişiyi gerektirir.

Şimdi şu çakan şimşeğe dönelim.

Anlaşamamak düşüncesizlikten, değişememek eylemsizlikten geliyorsa;

Anlaşmaya ve değişmeye çalışmadan önce..,

Düşünmeye ve Düşünceyi Eyleme Dökmeye çalışsak? Nasıl olur sizce?

Sözettiğim bireysel bir şey, başkalarıyla ilgisi olması gerekmiyor, bu sayede kendiniz için güvenli bir değişim ortamı oluşacaktır.

Örneğin, "sizden başka kimseyi rahatsız etmeyen kötü bir alışkanlığınız"dan kurtulmak.

Eyleme dökülebilme pratiği gibi...

Eyleme dökülebilme eğiliminizi esnetmek gibi...

Aynı şeyin tersi de olabilir, eyleme dökülebilme eğiliminizi, nefret ettiğiniz birşeyi kendinizi zorlayarak alışkanlık hâline getirmeye çalışmak da esnetebilir.

Bu esneme gerçekleştiğinde, düşünce olarak zaten esnek olan biri olarak sen, eylem konusunda da esneyeceksin, yine düşünmeye devam edeceksin, ama gereksiz düşüncelerin yerini eylemlerin alacak.

Düşünce -  Eylem Arası İlişkilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin