Jungkook, günlerdir ona bakılmasına alışmıştı. İhanete uğrayan bir oğlandı. Fırsattan istifade birkaç kız yanına gelmiş, ona teselli vermişlerdi. Chaeyoung, bir süredir çevrimiçi değildi. Azmış erkeklerin birkaçı ona tonlarca mesaj atmış ama geri dönüş alamadıklarını söylemişlerdi. Onu en son engellemişti. Chanyeol, onunla 4 gün önce mesajlaşmıştı. Ve bok gibi hissettiğini yazıp kayıplara karışmıştı. Okula gelmemesi onu daha da çok endişeleniyordu. Ne var ki, evini bilmiyordu.
97sjeon: Neredesin?
Çıkış ziline bir saat kalmıştı.
''Jungkook sunbae!'' Bu alt sınıflardan olan Seulgi'nin sesiydi. Soru soran gözlerle ona baktı.
''Chaeyoung...'' Soluk soluğa kalmıştı. Yutkundu.
''Ne oldu söylesene?'' Derin bir nefes aldı.
''Chaeyoung unnieyi, bir otelin çatısında gördüm. Sesler geliyordu.'' Jungkook, duyduğu şeyle gözlerini kocaman açtı.
''Sen ne dediğini sanıyorsun?!'' Kızın boğazına yapıştı.
'' İki sokak i...ileride.''
Jungkook, şu anda iki sokak ötesini hesaplayamazdı. Kızı da yanında sürükleyerek okuldan çıktılar. O önde, kız da arkasında koşuyorlardı.
*****
''CHAEYOUNG!'' Gözyaşlarına hâkim olamadı. Önünde duruyordu şimdi. Fazlasıyla dağılmıştı. Yine de güzel görünmesine anlam veremiyordu.
''Üzülmen için intihar mı etmem gerekiyor?'' Gülümsedi. Aslında bu bir gülümsemeden çok bir çaresizliğin izi gibiydi.
''Aşağı inelim, lütfen.'' Jungkook kekeliyordu. Küçük çaplı bir şoka girmişti. Chaeyoung da bunun farkında olacak ki, Jungkook'un omzuna elini koydu.
''Merak etme, iyiyim.'' Çocuk sulu gözlerini, güzel yüzlü kıza çevirdi. İyi değildi. Hem de hiç.
''Özür dilerim. Çok özür dilerim.'' Ardı arkası gelen hıçkırıkları onun konuşmasını engelliyordu. Gözünden akan yaşların haddi hesabı yoktu.
''Erkek adam ağlamaz demedi mi sana annen?'' Kız tepkisizliğini sürdürürken zorlandığını hissediyordu.
Jungkook konuşamıyordu. Bir şeyler deyip, onu iyi hissettirmek istiyordu. Lanet hıçkırıkları bir kesilse, yemin olsun ki iyi şeyler söylerdi.
''Chae... Chae, lütfen affet.'' İki elini birleştirdi. Yalvarıyor muydu? Kendine inanmıyordu. Bir kızın onu bu denli değiştireceğine inanmazdı. Hatta gülüp geçerdi.
''Sana küstüğümü nereden çıkardın, Jungkook-ah?'' Kafasını iki yana salladı.
''Asıl sen bana yüzünü dönmüştün.'' Telefonunu çıkardı.
Jungkook, telefonuna gelen bildirim sesiyle irkildi.
97sjeon: Neredesin?
youngchaeow: Boşlukta.
Başını kaldırdı. Aşağıdan gelen gümleme sesiyle, bir feryat koptu dudaklarının arasından.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
loovle translate み rosekook
Teen Fictionseni kaybetmek beylikdüzü'nde yaşamak gibi. ne yazık ki ikisi de hayatımın gerçekliği. öyle deme n'olursun.