1

165 9 0
                                    

Herkese yeniden ve uzun zaman sonra merhaba. Beni hatırlayanınız vardır umarım aranızda :) Küçüğüm kitabından çoğu kişi tanır. Uzun süre önce kitabı kaldırmıştım acemice bulduğum için. Ve şimdi sıkı bir konuyla sizlerleyim. Umarım kitabı beğenirsiniz, iyi okumalar ^^

Kim derdi ki sancılardan bir hayat bulur..

 Ölmezdim..

Çoktan toz olup giden tanımadığım adam beni ve kollarımın arasında ki bedeni, yani Esra'yı gerisinde bırakmıştı. Gözlerimi tekrar kollarımdaki bedene indirdim. Öylece masum masum yatıyordu sadece. Tişörtümün kollarını çekip alnındaki kanı sildim. Sildim, sildim.. geçmek bilmedi kırmızı leke. Arkadaşıma yakışmayan bir renkti bu, öyleyse niye vardı alnında ki o leke ? Bir anlığına durdum, patlayan silah sesi, yere yığılan beden, hiç durmadan koşarak bir anda ortadan kaybolan yabancı bir adam.. 

Her şey bir bir beynimde canlanırken bir anda telefonum çalmaya başladı. Kucağımda ki bedeni sabit tutmaya çalışırken hafifçe oturduğum yerde doğruldum. Arka cebimden telefonu çıkartıp kimin aradığına bakmadan reddedip ambulansın numarasını çevirdim.

Anında bir erkek sesi ulaştı kulaklarıma. 

"Ne olur.. ne olur yardım edin. Arkadaşım, arkadaşımı vurdular!"

Karşıda ki kişinin cevap vermesini beklemeden olduğumuz yerin tarifini verip kapattım telefonu. Kucağımda ki beden hareketsiz yatıyordu, ölmüş müydü ? Elim gitmedi nabzına.. 

Kısa sürede duyulan siren sesiyle kafamı kaldırdım. Ambulansın içinden çıkan iki kişi ellerinde sedyeyle bize doğru koşuyordu. Ellerinden ve bacaklarından tutup Esra'yı sedyeye koyduklarında bacaklarımın uyuşmuş olduğunu fark ettim. Hızlı adımlarla ambulansın içine koydular Esra'yı. İçlerinden bayan olan yanıma gelip bir şey söyledi fakat kulaklarım buğulu sesten başka hiç bir şey işitmedi. Bir kez daha denedi, bir kez daha.. En sonunda koluma dokununca sudan çıkmış balık gibi oldum bir süre. Yüzüne baktım, dudaklarına kaydı gözlerim. 'iyi misiniz ?' dediğini işitebildim zar zor. Kafamı salladım belli belirsiz. Kadın tekrar konuşmaya başladı, tekrar dudaklarına odaklandım.

"Az sonra polis gelip ifadenizi alacak."

Yine belli belirsiz kafa salladım. 

Kadın bir süre daha bakışlarını üstümde tutup gitti. Ellerime bulaşan kana baktım. Tırnaklarımın içinde ve yanlarında kuruyup kalmışlardı. Kazırcasına sertçe tırnağımı temizleme çabasına girmiştim. 

"Hanımefendi ?" Az önceki ki kadının sesiydi bu. Kafamı kaldırıp bir kez daha yüzüne baktım. Arkasında ki ambulansa kaydı gözüm. Esra yine aynı şekilde sedyede yatıyordu. Kaşlarımı çattım, kadın niye hala burada, bana sadece 'hanımefendi' diyerek beni süzüyordu ki.

"Polisler geldi, konuşabilecek durumda mısınız ?"

Bedenimi toparlamak adına derin bir nefes alıp verdim. Sağ elimi yere koyup destek alarak zorlukla ayağa kalktım. Çoktan konuşmaya başlayan adam benim ayağa kalktığımı görünce bana doğru yürümeye başlamıştı. Adımlarını takip ediyordum başımı kaldırmadan. Siyah postalları tam önümde durdu.

"Baş komiser Cesur Arsalan"

Gözlerim yüzüne tırmandı, karşımda ki adama baktım. Baş komiser elinde ki deftere yazı yazmayı bırakıp, gözlerini bana dikince beynim adeta geçmişe gitti..

"Nida böyle yavaş yemeğe devam edersen geç kalacaksın." diyen annemin yorgun gözlerine baktım. Ağzımda olan son lokmayı da çiğneyip yuttum. Bugün beşinci günümüzdü babamsız. Pazartesi günü gece geç saatlerde eve dönerken kaza yapmıştı. Uykumda rüya görmeye devam ederken annem girmişti odaya. Daha rüyam bitmeden uyanmış şaşkınlıkla anneme bakmıştım. Annemin arkasında durup yere diz çökmüş bir şekilde duran abimi gördüm. İşte o zaman kara haberi vermişti annem. 'Baban kaza yapmış..' Apar topar evden çıkıp babamın olduğu hastaneye gitmiştik. Doktor her şeye hazırlıklı olmamızı söyleyince küçük bir umut kalmıştı içimde fakat kısa sürmedi. Aynı doktor babamın ölüm haberini vermeye gelmişti. 

Zamanın İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin