1>

9.7K 398 211
                                    

Her insan zor günler yaşardı. Bu günleri aşmak için de ya dostlardan ya da aileden yardım alınırdı. Ama bu Yoongi için geçerli bir sebep olmamıştı. Lise mezunu olarak bir şirkette çalışmaya başladı. On sekiz yaşında ise ailesi tarafından evden atılarak umursamazca kovulmuştu. Her şey çalıştığı şirketle başlayıp daha kötü durumlara yol açtı.

"Efendim ben bir şey yapmadım!"

Jungkook gencin söyledilerine aldırış etmeden suçlayıp onun haksız olduğunu iddia etmeye devam ediyordu. Yoongi şirketin odalarından birisinde kasanın bulunduğu yere girmişti. Hemen ardından şirket sahibi Jeon Jungkook kasadan paraların eksik olduğunu fark etmişti.

"Kamera kayıtlarından görüyorum Yoongi. Birde yüzsüzce elindeki çanta ile odaya giriyorsun daha ne kadar inkar edeceksin. Kendini savunmayı kes ve kabullen kasadaki paraları çalan kişi sensin."

"Efendim yanlış anlaşılma var kihyun bey bana o çantayı verip odadaki eşyalarını toplamam için yolladı. Odaya bir tek ben değil kihyun bey de girdi."

Jungkook hem şaşkınlık hemse sinirle onun bu dediklerine karşı sıkmış olduğu yumruğunu daha fazla sabredemeyip yüzüne geçirdi.

"Ahlaksız herif şimdi de kalkmış genel müdürüne mi iftira atıyorsun. Seni polise verip tutuklata bilirim ama bunu yapmayacağım. Şanslısın ki merhametli bir müdürün var. Borcunu en geç haftaya vereceksin. Eğer para elime ulaşmazsa polise gitmekten beter ederim seni anladın mı?"

Yoongi yanağında hissettiği acının etkisiyle gözleri dolmaya başaladı. Patronunun dediklerine kafa sallamakla yetinip hızla odadan çıktı. Suçsuz yere üzerine yıkılan bir suçun iftirası atılıp üstüne bu durumu kanıtlayamadığından dolayı çaresizdi.

Saat akşamın sekizi olmuş, genç çocuk sokakta boş boş gezinirken o kadar yüksek mebladaki parayı patronuna nasıl vereceğini kara kara düşünüyordu. Bu onun için imkansızında ötesindeydi. Kazandığı üç kuruşla anca karnını doyurup kendisini geçindirirken, bunca paranın bir haftada eline geçme durumu onu ümitsizlik girdabına sokuyordu.

Yürüdüğü yerlerin tekin olmamasına aldırış etmeden adımlarını durdurmayıp yola devam etti. Yoğun bir şekilde düşüncelerine dalmışken ansızın karşısında beliren iki adam görmesiyle ne kadar korkuyla irkilsede konuştuklarına kulak misafiri olmadan edemedi.

"Sana on bin euro teslim edeceğiz, parayı 3 ay içerisinde getir aksi takdirde."

"Tamam uzatma, gidelim artık mekana."

Genç çocuk düşüncelerinden sıyrılıp önündeki iki adamı takip etmeye başladı. Bu kişilerin nereden borç aldıklarını öğrenmek yararına dokunabileceği için karşılaştığı fırsatı elinden kaçıramazdı.

Bacakları yürümekten ağrısada umursamayıp var gücüyle onları takip etmeye devam etti. Adamların en sonunda durması ile o da adımlarını durdurarak bakış açısına giren depoyu süzmeye başladı. On iki katlı büyük depo dikkat çekici duruyordu. Adamlar deponun kapısına doğru gidip önünde nöbet tutmakta olan iki cüsseli adamla konuştuktan sonra deponun içerisine girmişlerdi.

"Şimdi ne yapacağım?"

Genç olduğu yerde mırıldanıp sabırla yerinde dikilmeye başlamıştı. Bu porç para zırvalığına şahit olabilmek için beklediği yerden ayrılmadı.

En sonunda deponun kapısı açılmış iki adamda kapıdan çıkmıştı. Tek fark öbür adamın elinde siyah bir çantanın bulunmasıydı.

"Patronunuz önünde para saymayı sevmediği için burada sayacağım"

Cat Boy | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin