3>

5.3K 312 567
                                    

Medya :D

-

Üç aydır ağır bir depresyon eşiğine girmiştim. Yanında sığına bileceğim kimsem yoktu. Küçüklüğümde de durum bu şekildeydi. Kimse beni yanında istemez, tiksinti içerisinde bakarak uzak dururdu. Hep yalnız takılıp bir başıma yaşadım. Ortaokul yıllarımda yaşıtlarım sevgilisi var diye mutlu olurken ben birisiyle iletişim kurduğum için mutlu olurdum. Kimse tarafından ne önemsendim ne de sevile bildim.

Saat sekizi geçerken hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Tefecilerin verdigi üç aylık zaman diliminin son bulduğu günlere gelmiştim.

İşsiz bir şekilde evde geçirdiğim aylar aklıma hep taehyung gelmişti. Kendimi çoğu kez onu düşünürken buluyordum. Bana yardım edip nezaketli davranmasına içten içe etkilenmiştim.

Uzandığım kanepede yayılmış vaziyette boş bakışlarla duvarı izliyordum. İçimdeki huzursuzluk gün geçtikçe boğulmama sebep olurken daraldığım için markete bile gitmiyordum. Saatin geç olmasına aldırış etmeden anlık üzerimdeki bunalmaya daha fazla dayanamayıp montumla evin anahtarlarını alarak temiz hava için dışarıya çıktım.

Saatin geç olmasından dolayı  sokaklarda bir kaç insan vardı. Sert esen rüzgarla titreyip montuma sığınırken temiz havayı derince içime çektim. Dışarıya çıkmam sıkıntılarımı bir nebze de olsa
unutmamı sağlamıştı.

Yolda yürüdüğüm esnada kaldırımın üstünde duran yavru kediyi görmemle yanına gidip kucağıma aldım. Yumuşacık tüyleri arasında kavasını okşarken çıkardığı tatlı mırıltılarla gülümsemiştim. Annesinin gelipte bana saldırması durumu yüzünden başımı derde sokmamak için son kez tüylerini okşayıp oradan ayrıldım. Yoluma devam ederken zihnimin susmasını fırsat bilip kafamı dinlediğim esnada omzuma yerleşen elle korkuyla irkilerek arkamı döndüm.

"Bak bulduk işte her şeyi abartıyorsun. "

"Abartmıyorum, oğlum bunu bulmasak patron işimizi güzel hallederdi."

Önümdeki ikilinin hararetli kavgasını bölerek anlamayan bakışlarım eşliğinde araya girdim.

"Siz de kimsiniz?"

Yönelttiğim soruyla tartışmayı kesip aralarında kısa bir sessizlik oluşurken bakışları üzerimdeydi.

"Merhaba ben Hoseok."

"Soyadını da verseydin gerizekalı."

"Soyadım da Ju-"

Yanındaki arkadaşı kafasına vurup sözünü yarıda keserken adının Hoseok olduğunu öğrendiğim kişi bana kısaca gülümseyip sustu.

"Sen nasıl korumacı oldun hâlâ anlamıyorum."

Tekrardan aralarına girip komik diyaloklarına karşı kıkırdadım.

"Neden beni durdurdunuz? Yol sormak içinse buralara pek hakim değilim."

Alındığım iş için memleketim daegu'dan ayrılıp hiç bilmediğim bu Seoul'a gelmiştim. Gerçi artık işim olmadığı için buradan gidip bir süre abimde kalmayı düşünüyordum. Aklımda yer edinen düşüncelere dalarken ikisininde yüzündeki ciddiyeti fark edip kendime geldim.

"Üç aylık zamanın doldu. Seni patronun yanına götürmek için durdurduk."

"Lütfen bana biraz daha zaman verin yeni iş arıyorum."

"Üzgünüm ama kararları ben vermiyorum. Bunları patron ile konuşursun."

Başından beri içime yerleşen korku bu sefer tümüyle esir alırken yapacak bir şeyimin olmadığını anlayıp çaresizce beni götürmelerine izin verdim.

Cat Boy | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin