Giriş

873 82 44
                                    

Handel
Keyboard Suite in D Minor, HWV 437: III Sarabande
(1703-1706 / 1733)

Giriş

      Normal şartlarda içinde bulunduğu durumdan rahatsız olmayacak kadar sabırlı bir adamdı. Her üç metrede bir dakika duraksayan takside sessizce oturur, dışarıyı izler, radyo açıksa müzikten keyif almaya çalışırdı. Ancak bu gece şartlar, pek de normal değildi.

      Bir dakika daha beklemeye tahammülü yoktu. Öndeki araca söylenmekle meşgul olan şoföre parayı uzattı, üstünü beklemeden taksiden indi, kaldırıma çıktı ve koşmaya başladı.

      On dakika önce aniden başlayan sağanak yağmur trafiği kilitlemişti. Hazırlıksız yakalananların bir kısmı, caddenin iki yanındaki dükkanların tentelerinin altında kendilerine yer bulmuşlardı. Bir diğer kısmı, süper kahraman hızında caddenin köşesinde beliren amcadan, değerinin iki katını ödeyerek aldıkları şemsiyelerle yollarına devam ediyorlardı. Geriye kalan küçük bir kısım ise ellerinde bir şey varsa kafalarına siper ederek ya da başlarını öne eğerek aceleyle koşturuyorlardı.

      Barış; bu grupların hiçbirine dahil değildi. Kaldırımlara yığılan kalabalık yüzünden hızlı ilerleyemeyince kendini caddenin ortasına atmış, yerlerinden kıpırdayamayan ama inatla korna çalan arabaların arasında koşmaya başlamıştı. Birkaç adımda bir su birikintisine denk geliyor, ayakkabılarının suyla dolmasını umursamadan koşmaya devam ediyordu.

      Takip edildiği hissine kapıldığında biraz yavaşladı ve arkasına baktı. Şüpheli birini göremeyince önüne döndü, şapkasını iyice yüzüne indirdi, adımlarını yeniden hızlandırdı. Diğerlerine nispeten daha karanlık olan sokağın başına geldiğinde durdu, biraz soluklandı ve sokağın köşesinden az önce geçtiği caddeye baktı. Kendine soluklanmak için tanıdığı saniyelerde cebinden telefonunu çıkardı. Şarjının bittiğini biliyordu, neden baktıysa... Belki de bir mucize olmasını ummuştu. Oysa mucizelere inanan bir adam sayılmazdı.

      Motorunu servise bırakacak en kötü zamanı seçtiği için kendine içten içe söylenirken telefonunu yeniden cebine koydu. Hızlı adımlarla biraz ilerledi, sağ tarafında kalan dükkanlardan birine girdi. Elinde bir poşetle çıktığında yağmur hala aynı yoğunluğuyla yağmaya devam ediyordu. Barış ise bir kez daha koşmaya başladı.

      Koştu...

      Nefesi kesilinceye dek koştu.

      Farklı düşüncelerle dolu olan zihninin karmaşıklığına rağmen, basit bir düşünceyi aradan çekip almıştı: Beşiktaş'ın maçı vardı bu akşam. Önceden olsa oturur sakince onu izlerdi. Şimdiyse elinde bir poşet, sağanak altında aceleyle koşuyordu. Omzuna çarptığı adamdan elini hafifçe kaldırarak ve başını eğerek özür dilerken; hayatının bu noktaya nasıl geldiğini düşündü.

      Geçen haftalarda ofisine gelen bir zarf, içinde bir not ve biraz para...

•••

Merhaba! İlk kez bir hikayeme giriş bölümü yazdım, içimden geldi sanırım. Neyse, başlamak her zaman en zorudur. En azından başlamış olduk, gerisi bir an önce gelir diye umuyorum. Görüşmek üzere. ♡

Leap of FaithHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin