-öncelikle şunu belirteyim bu bir one shot bölümdür- keyifli okumalar💙
yine kulağımdaki kulaklıkla çatıda oturmuş en sevdiğim şarkıyı dinliyordum. Öğlenden beri burada yatmış olduğumdan dolayı güneş benden bıkmışcasına kaybolup yerini ay'a veriyordu yavaşça, zaten aram güneş ile pek iyi değildi ezelden beridir o yüzden onu aldırmadım ve kayboluşunu izledim, güneşin üzerimde bıraktığı ısı bedenimi usulca terk ediyordu. Saatin geldiğini fark ettiğimde sırtımı çatının zemini ile olan temasını kesip ayağa kalktım.
kırışmış pantolonuma söylenirken çatıya çıkan kapıda birisi belirdi ona baktığımda altında siyah bir eşofman ile sweat'in kapüşon'unu kafasına geçirmişti. beni fark ettiği sırada şaşırdı tabi benimde ondan bir farkım yoktu, buraya gelen tek kişi olduğumu sanıyordum.
"sizi daha önce görmüştüm".
sesi görünüşünün aksine daha naif idi, yerde duran sırt çantamı taktım.
"bu normal bir olasılık sonuç olarak az sayıda insanın yaşadığı bir mahalledeyiz".
dudağını büzüp düşünceli bir ifade takınmıştı bende o sırada kulaklığımı kapüşonlu'mun ön cebine hapsetmiş üzerimi düzeltmekteydim.
"sanırım haklısınız, buraya sık gelir misiniz?".
yanlardan özgürlüğe kavuşmaya çalışan kahve saçlarıma bir şans verip saldım, burnuma gelen ferah kokulu saçlarım ile ufak bir gülümseme bahş ettim bu olayı seviyordum. Bu yabancı çocuğa cevap vermek için hazırlanırken bir gürültü yükseldi.
"ah şu veletler yok mu ah başka yer bulun kendinize sizi bir yakalarsam polise vereceğim"
yabancı'nın arkasında beliren sinirli bir şekilde bize bakan ihtiyar dede ile hemen ters yöne doğru koşmaya başladım, çatının köşesine geldiğimde arasında çok bir mesafe olmayan karşı çatıya atladım polis'in eline düşmek isteyeceğim son şey bile değildi.
Bir yandan kayıp düşmenin korkusu ile boğuşurken arkamdan hâlâ bağıran ihtiyar'ın sesi ile de biraz daha hızlanmıştım. Bu çatıdan aşağı iniş yolunun biraz sıkıntılı olduğunu biliyordum o yüzden çaprazda kalan çatıya adımladım ama bir sorun vardı buradan nasıl atlayacaktım?."yardıma ihtiyacınız var galiba küçük hanım"
bu bir sorudan çok çağrışımdı ona döndüğümde elinde uzun bir tahta parçası ile yaklaşıyordu, iyi de ben bunu niye görmemiştim? O parçayı iki çatı arasına yerleştirirken bende ihtiyarı kontrol ediyordum, bu dede biraz hızlı çıkmıştı neredeyse çatmıştı bize.
"kaçmayın buraya gelin hemen!"
ben panik ile ne yapacağımı şaşırırken vücudum bir kuvvet tarafından çekildi, yabancı kolumdan tutmuş beni arkasından sürüklüyordu iki çatıyı da arkamızda bıraktığımızda daha önce gelmediğim bir araya girdik. Burada bayağı eski olduğu belli olan bir merdiven vardı. Beni hemen çekiştirip oraya yönelttiğinde buranın aslında bar'a çıkan bir yol olduğunu fark ettim, merdivenleri bitirdiğimizde ikimizde nefes nefese kalmıştık kafamı geriye atarken hava'nın karardığını fark ettim, gözlerim şok ile açılmıştı çok geç kalmıştım tam yarım saat geç kalmıştım elimde olan tek geçim kaynağımı da kaybedecektim.
daha fazla geç kalmadan yetişmem lazımdı, yol'a çıkacağını umarak sağ tarafta kalan ara'ya doğru son gücümü kullanarak koştum saçlarımın beni oyalamak için anlaşmışcasına gözlerimi kapatmasına lanet okuyordum. Tramvay yolunu gördüğümde hızımı biraz daha arttırmıştım çünkü bugün alacağım para ile karnımı doyuracaktım, sabahtan beri simit ile duruyordum. Varış noktasına geldiğimde gelen tramvay ile şansıma güldüm zaten açık olan kapısına tutundum en azından bunu bedavaya getirmem gerekiyordu. Yolum'un üstünden geçtiğini anladığımda daha da fazla bir rahatlama yaşamıştım şans bugün biraz da olda yüzüme gülmüştü sanki, vardığımı anladığımda ilerleyen durumda olan tramvay'dan kendimi yer'e attığımda dizlerim yer ile öpüştü acele ile yerden kalktım pantolonum biraz tahriş olmuştu ama sorun değildi şu an.