¿ 1 ?

18 4 8
                                    

Sen benim küçük minik yavrum. Bebeğim o küçük parmaklarına dahi dokunmak bana huzur veriyor.

Masmavi o açılmayan büyük gözlerin var ya onlar için ölebilirim. Birinci haftan çabuk büyüyorsun. Sen benim cesur oğlum. Cüneyt'im. Ben seni hep seviyorum senle de mükemmel bir ikili olacağız. Yavaş büyü ama.

Genç yaşta anne olmayı bana tattırdığın için çok teşekkür ederim. Cüneyt'im, yavrum minik parmaklarına kurban olurum. Sen yanlış zamanda dünyaya geldin evet yanlış zaman fakat bana tam zamanında ilaç gibi geldin.

Yavrum,dedim içimi çekerek. Yavrum, dedim gözlerimdeki yaşlara aldırış etmeden kokusunu içime çektim. On dokuz yaşında anne olmak bana çok sorumluluk veriyor ama bu mükemmel bir şeydi. Tamam belki güzel bir şekilde gelmedi dünyaya, tamam belki sevdiğim adamın armağanıda değildi fakat o başıma gelen en güzel şeydi. Ailem mi? Siktir! Umrumda değil. Cüneyt mi? O her şeyim. O benim 9 ay beklediğim tek şey. O umudum. Cüneyt'im, Umut'um..

Bunları düşünürken ufak bir gülüş sergiledi. Yüreğime su serpildi. Sen ne güzel bir varlıksın ya!

Beşiğine geri koyarak odadan dışarı çıktım.

Faruk, evlenmediğim ama çocuğumun babası olan adam. Karşımda dikilmiş bakıyor. Yanından geçip salona ilerledim.

Bu adam üç yıl önce, beni ailemden almıştı. Ailem dediğim de annem ve üvey babam. Babam yok, öldü tabi bilmiyorum erkeklere nasıl güvenmem gerektiğini. O yüzden de güvenemiyorum.

Babam, ben on yaşındayken hayatını kaybetti. On dört yaşımdaykende annem evlendi. Karaktersiz bir insanla. Bir sene cinsel istismarına maruz kaldım.
Annemle bu konu hakkında konuşmak isterken ondan hakaret ve dayak yedim. Dinlenilmedim. Çığlıklarımı susturdular. Kaçtım kaçtım yine bir bela buldu.

Faruk benden dört yaş büyük. Kaçarken rastlaştık. Bana yardım ettiğini sanarken beni avcunun içine alıyormuş. Kandım. Fark etmedim. Allah belamı versin. Kandım

Sonra ondan anneme kaçtım bu sefer ondan aldı. Annem bir şey demedi. Yıkıldım,kalktım. Dayan, dayan dedim. Dayan, Işıl. Sonra ise hala evlenemedik. Çünkü evlilik benim fikrimin sorulduğu tek yerdi.

Ama sorulmadan çocuğum oldu. Çocuğumdan asla şikayetçi değilim. Bence Allah, bana sabırlı olmam dayanmam için ilaç olarak gönderdi. Şükürler olsun. Sağlıklı bir yavrum oldu.

Doğumda çok zorlandım. Ama dayan, dedim. Tekrardan başlayan bir hayatın oldu dayan. Senin gibi bi hayat yaşamaması için dayan.

Fazla kan kaybetmiştim doğumda. Birinin bağışı sayesinde kurtulmuştum. Ben yoruldum sanırım.

On yaşımdan sonra sarmadı bu hayat. Beni koruyan kimsem yoktu ki. Nasıl kandım her karşıma çıkana. Yazıklar olsun be. Bu insanlığa yazıklar olsun.

Daha lisemi bile bitirememiştim. Burdanda kaçmak istiyordum fakat Cüneyt'in babaya da ihtiyacı vardı. Kaçacak yerimde yoktu. Cüneyt'imle yaşama tutunmaya çalışıyorduk. Onu iyi şartlarda büyütmek için duruyordum. Dayan, Işıl dedim her seferinde. Dayan!
Çünkü dayanmak zorundasın. Başka alternatifin yok! Yok!
Ve Faruk çok değişmeye başlamıştı Cüneyt ile o kadar ilgileniyordu ki. İlk başlarda bana fiziksel şiddet uyguluyordu, hamile olduğumu öğrendiğimde biraz yumuşamış iyi davranmaya başlamıştı. Cüneyt doğduğunda ise sözlü şiddeti de bırakmıştı, benimle konuşmaya geldiğinde uzaklaşıyordum fakat Cüneyt doğunca ona şans verip iyi bir baba olması için her türlü müsamaha gösteriyordum.

Biraz salonda oturduktan sonra bahçeye geçtim. Üzerime Çakıl'ın atlamasıyla yüzümde bir gülümseme yayıldı. Çenesini kaşırken direkmen sakinleşmesi ile yanına oturdum. Kucağıma yatmasıyla bir süre onunla eğlendim. Çok güzel bir enerji veriyordu. Sanki benle dertleşebiliyormuş gibi hissediyordum. İçeri girip bir şeyler yedim sonra ise odama geçtim.

Cüneyt, Faruk'un kucağında masum masum gözlerini açmaya çalışıyordu. Yumak yumak elleriyle hareketlenmeye çalışıyordu.

"Emzireyim. Acıkmıştır o."dedim kucağıma alarak. Sütümün gelmemesinden korkarken sütümün gelmesi beni mutlu etmişti.

Faruk gözlerimden gözlerini çekmeyerek "Peki."dedi. Yatağa oturarak emzirmeye başladım. Faruk, yanıma yaklaşarak Cüneyt'i inceliyor sonra ise gülümsüyordu. En başlardaki Faruk, çok değişmişti. En başlarda bebeği ister bi hali bile yoktu. Ona rağmen Cüneyt'in uyanık halini kolluyordu.

Emzirdikten sonra "Gazını almak ister misin?"dedim.

Masum bir bakıştan sonra "Nasıl yapacağım?"dedi

Hafif bir şekilde Cüneyt'i omzuma yaslayarak arkadan yavaş yavaş elimi gezdirdim.

"Bak işte böyle."

Başıyla onaylayarak kucağına aldı. Her dakka bir şey olacak korkusuyla tedirgin davranışları oluyordu. Doğru bir şekilde yaptıktan sonra yatağa yatırarak Cüneyt'i inceledik. Cüneyt kusunca içini çekmesi, korkması bana komik geliyordu. Hoşumada gidiyordu. Ama böyle bir yuvayı hiç haketmiyordu. Hiç.

Her dakka ona kinim vardı fakat Cüneyt'in babasıydı. Bu yüzden kıyamıyordum. Onu yavrusundan alıkoymaya gönlüm el vermiyordu. Cüneyt'i de babasından almayı göze alamıyordum.

"Bu kokuttu sanki."dedi burun kıvırıp gülerek.

Resmen bebek olunca içindeki çocuğu ortaya çıkardı. Bunun böyle olacağını söyleseler asla inanmazdım. Faruk normalde kaba şiddet gösteren kibirli biriydi. Peki ya şimdi?

"Hadi alalım o zaman altını."dedim yataktan kalkarak dolaptan bez ıslak mendil ve alt açma pedini alarak.

Faruk kucağına alarak serdiğim pede yatırdı sonra ise beni izledi.

"İstersen beraber yapabiliriz."dedim gözlerinin içine bakarak.

"Sen iyi misin?"dedi ciddi bakışlarıyla.

"Anlamadım?"

"Nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun? Doğum yaptığından beri hiç yanına gelmedim. Sana iyi davranan biri bile değilim. Nasıl yani?"

"Faruk, ben istemesemde sen babasın. Cüneyt'in sana çok ihtiyacı var. Senden alamam onu. Yoksa doğru diyorsun. Bu kadar iyi olamam ben."dedim Cüneytin altını silerek.

Sonra ise eski yüz ifademe geri dönerek "Hadi bezini sen bağla."dedim

Gülerek yapmaya çalıştı. O kadar titiz davranışları vardı ki kahkaha attım. İlk defa, ilk defa evet ilk defa beraber gülüştük.

YARE YARE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin