herb

109 15 7
                                    

"Ah gerçekten, son anda kurtuldum. Hangi tanrı beni seviyor acaba? Büyük ihtimal Park Jimin'dir. Ne kadar sinir olsa da kıyamıyor bana." Tekrar kendi kendine mırıldanırken bir yandan da hastasının olduğu yoğun bakım ünitesine yürüyordu Doktor Kim.

"Jimin-ah" Diye neşeyle şakıdı yoğun bakım ünitesinin önünde gördüğü arkadaşına ilerlerken. Herkes ona tuhaf gözlerle bakarken Park Jimin de aynı şekilde ona ters bakışlarını göndermişti. Doktor Park önünde konuştuğu doktora selam verip Doktor Kim'in yanına gelmesiyle ondan ayrıldı ve Doktor Kim ile birlikte yoğun bakım ünitesine girdi.

"Ne neşeli neşeli bağırıyorsun herkesin içinde?" Doktor Kim elini kendinden 6cm kısa olan arkadaşının omzuna attı ve kare gülümsemesini daha fazla büyülterek cevapladı.

"Hiç, beni seven bir tanrının olması hoşuma gidiyor." Doktor Park'ın gözleri büyüdü ve omzundaki eli ittirerek Doktor Kim'den uzaklaşıp ona baktı. Doktor Kim'i durdurup eliyle kafasını bir sağa bir sola çevirerek yüzünü inceledi. Daha sonra elinin tersini Doktor Kim'in alnına yasladı.

"Bay Jin seni hırpalamışa benzemiyor, ateşin de yok.." Elini yumruk yaptı ve Doktor Kim'in kafasına iki kere kapı tıklarmış gibi vurdu.

"Ne yapıyorsun ya?" Doktor Kim yüzünü buruşturup arkadaşının elini iterken kendi elini de arkadaşının vurduğu yere koyarak kafasını ovuşturdu.

"Beynin yerinde mi diye kontrol ediyorum. Bazen cidden yok diye endişeleniyorum da."

"Pff." Doktor Kim gözlerini devirdi ve arkadaşını beklemeden küçük geçiş odasına girdi. Kenardaki kutularda duran maske ve boneyi taktı. Eldivenleri de cebine atarak hemen önündeki kapıdan içeri adımladı.

"Siz çıkabilirsiniz ben ve Doktor Park bunu halledeceğiz. Sonrasında tekrar kontrol için gelirsiniz." 2 hemşire de kafa salladı ve eğilip kapıdan çıktılar. Onlar çıkarken Doktor Park da içeri girmişti.

Doktor Kim çantasını odanın köşesinde duran dikdörtgen tezgahın üzerine koydu ve içinden eşyalarını çıkardı. Özel kasasından aldığı Allium sativum, Panax ginseng, Salvia sp., Mandragora sp. bitkileri ve çantasının her zaman içinde olan dövücüyü çıkardı. Önce bitkileri içine attı, sonrasında çok az miktarda su ekleyerek onları dövmeye başladı. Doktor Park ise kenarda durmuş onu hayretler içinde izliyordu.

"Allium sativum yani sarımsak bitkisi, insanlar Zeus beni öldürdüğünde elimden düşen ölümsüzlük reçetesi sayesinde filizlendiğini söylerler ama zaten bu bitki o reçetemde çoktan vardı." Sessizliği bölmek için arkadaşına kullandığı bitkileri heyecanla anlatmaya başladı Doktor Kim.

"Panax ginseng, vücut direncini arttıran en önemli bitki. Aynı zamanda erkekler için güçlü bir afrodizyak." Dedi ve Doktor Park'a bakarak göz kırptı. Doktor Park ise sadece gözlerini devirdi.

"Salvia, halk ağzıyla adaçayı, ateş düşürücü özelliğe sahip bir bitki."

"Mandragora, adamotu veya aşk elması veya şeytan elması, afrodizyak özelliği sebebiyle bu adları almış ama ağrı kesici olarak kullanımı daha yaygın."

"Ahh, bunu yapmayalı uzun zaman olmuştu." Yüzünde içten bir gülümseme belirdi Doktor Kim'in, halinden memnun görünüyordu.

"Bunu burada yapmak zorunda mısın cidden? Biri aniden içeri dalsa ne yaptığını sorgular." Onun aksine yanındaki arkadaşı somurtarak konuştu.

"Bir kere de canımı sıkma." Gülen yüzü tiksinir gibi bir hal alırken gözlerini devirdi.

Doktor Kim elindeki bitkileri dövmeyi bitirdiğinde ve iyice suyla karıştırdığında çantasındaki şırıngayı çıkararak karışımı içine doldurdu. Ucuna iğnesini taktı ve şırınganın arkasından çok az ittirerek iğnenin ucundan sıvının fışkırmasını sağladı. İğnenin ucuna fiske vurdu ve gülümseyerek hastasına döndü. Doktor Park ise bıkmış bir vaziyette onun saçma hareketlerle iş yapmasını izliyordu. Yine de uzun bir süre sonra tekrar ciddi anlamda mutlu olduğunu fark ettiği için o da mutluydu ama endişelenmekten kendini alıkoyamıyordu.

asklepios |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin