son of Apollon

107 16 7
                                    

Kim Taehyung, tüm bu olanlardan sonra dalgın ve bir o kadar düşünceli haliyle siyah Mercedes Benz GT63S arabasını evine doğru sürdü. Lüks rezidansın garajına geldiğinde duraksadı ve iki saniyeliğine de olsa ne ara buraya geldiğini sorguladı. O kadar dalgındı ki arabayı nasıl kullandığını bile hatırlayamadı. 

Arabasını kendine ait olan garaja park etti, derin bir nefes vererek aklındakileri dışarı bırakmaya çalıştı ve arabasından indi. Garajdan direkt kendi dairesinin bulunduğu apartmana çıkan tek kapıdan girerek asansöre ilerledi, asansörü çağırdı. Asansöre bindiğinde garaj sadece ona ait olduğundan şifresini tuşladı ve kendi dairesinin bulunduğu 8. kata bastı. Asansör yavaş yavaş katları tırmanmaya başlarken o da yükselen sayıları izledi; -3 Kim Taehyung'un kendine ait olan garajıydı, -2 bir iki kişinin ortak tuttuğu kendisininki gibi özel bir garajdı, -1'de ise apartmandaki geri kalan kişilerin araçları bulunuyordu.  Diğer katlarda da insanların yaşadığı daireler vardı.

Kim Taehyung'un garajı gibi dairesi de kendine özeldi. En üst katta bulunan tek bir daire. Asansör ile direkt giriş sağlanıyordu, tabii yine şifre girmelilerdi ya da Kim Taehyung onları asansörle çağırmalıydı. Genelde Jimin ve Jin dışında kimseye güvenmediği için 2. seçeneği kullanırdı. Gerçi ikisi de şifreye gerek duymadan eve girebilirlerdi ama bu sefer alarmların ötmesine ve dikkat çekmeye sebep olurlardı.

Kim Taehyung, asansörün kapısı ses ile açıldığında lüks dairesinin içerisine büyük bir adım attı. O kadar yorgun hissediyordu ki asansörün kapısının önünde durma gereksinimi duydu ve bir süre etrafta göz gezdirdi. 

Büyük girişin içerisi gerekli eşyalar dışında Kim Taehyung'un zevkine göre tablo ve heykellerle süslenmişti. Tavandan 14-15 cm aşağıya, büyük camdan ve küçük küçük bir sürü lambadan oluşan bir avize sarkıyordu. 

Kim Taehyung avizesine bakınmayı kesti ve diğer odaları es geçerek kahverengi tonlarının hakim olduğu yatak odasına vardı. Kendini duvarlarının rengine nazaran daha koyu olan kahverengi nevresimli çift kişilikli yatağına bırakırken yılmış hissediyordu, belki biraz bezmiş ama en çok da bitkin. 

Kim Taehyung buydu işte: Lüks, zengin, şaşalı yaşamının içinde gizlenmeye, saklanmaya çalışan insan görünümlü bir tanrı. Tıbbın ve sağlığın tanrısı, Apollon ve Koronis'in oğlu. Asklepios.

Onu tam olarak anlatmak ve anlamak imkansızdı, kendisi karmaşık biriydi, bazen o bile kendine anlam veremiyordu. Mesela neden o çocuğu ölümden kurtarmıştı? Jeon Jungkook. Neden kurtarmıştı ki onu? Bu soruyu ne kadar kendine sorarsa sorsun bir cevap alamıyordu. Bunu yapmak demek kendi hayatını tehlikeye atmak demekti. Zeus'un onu bulması demekti. Bunca zamandır ondan kaçmıştı fakat şimdi ne olacaktı? Tanımadığı bu çocuk için neden kendini tehlikeye atmıştı? Ama Kim Taehyung o ameliyat sırasında bir şeyler hissetmişti, bunun farkındaydı. Jeon Jungkook'a karşı bir şeyler? Belki. Diriltebilme gücü varken göz göre göre insanların ölümlerini izlemeye artık dayanamamak? Olabilirdi. Kendisi de sorularına net bir cevap bulamıyordu ve en çok bu kafayı yemesine sebep oluyordu. 

En başa dönmeye karar verdi bir çözüm yolu bulmak için. Kendi hikayesinin başlangıcına döndü. Kim Taehyung, daha Kim Taehyung kimliğiyle ortaya çıkmamışken yani Asklepios iken ki zamanına döndü ve düşünmeye başladı. Nasıl başlamıştı her şey? Babasının onu istemeyip at adam Kheiron'a teslim etmesiyle mi? Soru sormayı bıraktı kendisine ve sadece hayatını gözden geçirmeye başladı. 

Asklepios, Kheiron tarafından şifacılık ve avcılık sanatlarını öğretilerek büyütülmüştü. Zaman içinde yalnızca insanların ölmesini engelleyen değil, aynı zamanda ölmüş olanlarını diriltmeyi de becerebilen ünlü bir hekim oldu. O zamanlar bu bir sorun değildi kendisine göre, mutluydu. Ailesi olmasa da kendini mutlu eden şeyler yapıyordu. Sonrasında bu durum ilk olarak ölüm diyarının tanrısı Hades'in dikkatini çekti. Hades'in hükmettiği ölüm diyarından sürekli ölü sayısı azalıyordu ve bu Hades'in hiç hoşuna gitmemişti. Asklepios'u gökyüzü tanrısı Zeus'a şikayet etti. Zeus da Hades gibi bu durumdan rahatsızlık duydu. Başkalarının bu tedaviyi Asklepios'dan öğrenip kullanmasını riske atmak istemedi. Böylece Zeus, Asklepios'a yıldırımlarını yolladı. 

asklepios |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin