Knocturn Yolu

16 1 2
                                    


Oktaryus knocturn yolunun ara sokaklarında yürüyordu, sokakta bulunan envai çeşit keş gibi evsiz gibi tipler Oktaryus'un önünden çekiliyor ve ona dikdik bakıyorlardı.   En nihayetinde dar karanlık bir ara  sokağa girdi, duvarla arasında çok az bir mesafe vardı. Siyahlar içerisinde başka bir adam bir süre sonra Oktaryus'ın yanına gelerek sessizce "Çocuk beni iyi dinle" diye seslendi. Oktaryus hiçbir şey demeden adamı dinlemeye başladı.
"Bakanlık nerede nezaman büyü yaparsan seni bundan kurtulman lazım. Gel benimle" dedi. Oktaryus adamı takip etmeye başladı Daracık sokağın ortasında paslanmış demir, açık bir kapı vardı, İçeriye girdiler.  Yapının holüne geldiler. İçerisi karanlık, eski ve her yer pas tutmuş bir hâldeydi üst kata çıkan bir merdiven vardı fakat merdivenin bazı basamakları kırılmış ve dökülen taşlar temizlenmemişti bile, Depo gibi bir yerdi.
Adam bağırarak "Zhuge çi biz geldik"  bir süre sonra orta yaşlarda çekik gözlü, ince ama gögüsüne kadar inen ortası boş tel bıyıklı bir adam üst kattan aşagıya indi, bol siyah bir kıyafet giymişti. Oktaryus'a doğru yaklaştı dibine kadar girip gözlerinin içine baktı. Azıcık kafasını çevirse öpüşecek haldeydiler, Oktaryus'da adamın gözlerine dikkatlice bakıyordu.  Adamın gözleri kapalı gibiydi sanki. "Asa" dedi.  Ağzı leş gibi kokuyordu resmen.  Birkaç dişi çürüktü Oktaryus  anlamamış gibi adamın gözlerine bakmaya devam etti. Adam bu sefer ani bir hariketle Oktaryus'un iki omzundan tutup onu çekiştirerek bir sandalyeye fırlattı. Oktaryus sandalyeye oturmuş, gözleri fal taşı gibi açılmış bu saçma hareketin anlamsızlığıyla şaşkına dönmüştü.  Oktaryusla birlikte içeriye giren adam
"Tamam tamam durun Zhuge saçma sapan hareketler yapma sen de asanı ver çocuk" dedi. Oktaryus  belinden asasını alıp uzatacakti ki belinde asası yoktu. "Asam asam nerede" diye söylenmeye başlacaktıki Zhuge'nin elinde olduğunu gördü.
Adam elini kaldırarak işaret parmağı ile çocugu işaret etti ve "Sen bekle" diyip Merdivenlerden üst kata çıktı. Oktaryus dirseğini masaya yaslayıp elini çenesine koyup beklemeye başladı. Diger adam ise duvara yaslanıp ceketinden bir elma çıkardı ve yemeye başladı.
Bir süre sonra Zhuge aşağıya inerek asasını oktaryus'a fırlattı ve "Al bu tamam" dedi.  Oktaryus tam ayağa kalkıp gidicekti ki "2000 galleon" diye bir ses duydunca "Ne?" Diye tepki verdi.  Etrafına bakındı ve "Dalga mı geçiyorsunuz siz" diyip asasını kaldırarak Zhuge'ye doğrulttu "Seni öldürürüm dolandırıcı" Zhuge iki elini gögüs hizasında birleştirmiş kol hizasında cübbesi sarkıyordu. Sanki kapalıymış gibi olan gözleriyle Oktaryus'a soğukkanlı bir şekilde bakıyordu. Oktaryus'un yanındaki adam Oktaryus'un omzundan tutup çekiştirerek "Tamam tamam o bizimle Zhuge" dedi ve dışarıya çıktılar.  Oktaryus adama bakındı ve "Ne istiyorsun söyle bakalım" dedi. Adam oktaryus'a talimatları vermeye başladı.
"Yuhanna diye birisi var, bizim bir eşyamızı çaldı değerli bir şey şimdi onu Borgin and Burges' üzerinden birilerine Satmaya çalışıyor. Adama kendini müşteri gibi tanıt ve bize getir.  Biz pusu kuracağız al şu adresi.  Bu arada bir kara büyücü varmış ismi Jack eskilerden günümüzde yaşamıyor. Bu adam karanlık sanatlarla ugraşıyormuş çalışmalarını not almış ama ondan geriye hiçbir şey kalmamış. Bu notla alakalı bir şeyler bilen birisi var sana ismini söylemeyecegim sen bize yardım edeceksin biz de sana." Diyince Oktaryus biraz düşünüp şöyle dedi.
"Neden ben?"
Adam sinirlenmiş gibiydi
"Biz onun ve çevresi tarafından tanınıyoruz seni tanımıyorlar öyle birisini bulacaktık sen denk geldin." Oktaryus biraz daha düşünüp "Bu eşya ne Bu adam neye benziyor" diye sordu.
"Adam genelde beyaz bir şapka giyer, kösedir sadece çenesinde ve biraz da bıyığında üç beş tel biter, Tek gözü sürekli aksar salağın tekidir ama yinede dikkat et. Eşyaya gelecek olursak bir saat, evet şaşıracaksın belki ama önemini anlayacaksın şimdi git işe koyul" dedi. Oktaryus selam vermeden Borgin-burkes'in yolunu tuttu.
Kendini insanlardan sakınarak yavaş adımlarla yürümeye başladı, ikindi vakitleriydi. Bir mekanın camının önünde durup Borgin ve Burkes'i uzaktan seyretmeye başladı. Bir süre sonra başını sağa çevirdiğin camdan içeriye baktı ve Kendisine bahsedilen Yuhanna denilen adamın içeride biriyle konuştuğunu fark etti. Birkaç adım geriye atarak camdan uzaklaştı ve adamı seyretmeye başladı.  Adam bir süre konuştuktan sonra mekandan çıkıp yürümeye başladı, Oktaryus'da gizlice arkasından takip etmeye başladı. Bir süre sonra adam burkes-borgin'in arkalarında bir ara sokağa girip, bir merdivenden yukarıya çıktı. Oktaryus ne yapacağını bilemedi,  bir merdivenin karşısına geçip kendisini boşluk tarafı olan duvarın boşluğuna yasladı ve gelecek kişiyi bekledi. Bir süre sonra yakasında beyaz bir gül olant takım elbiseli bir adam Oktaryus'u görmeyerek merdivenlerden çıkmaya başladı ki oktaryus hızlıca adamı arkasından yakalayıp, asasını boğazına dayadı ve eliyle ağzını kapattı. "Şşşt sakin ol canım" dedi ve geri geri yürümeye adamı da çekmeye başladı. "Saat için mi geldin seni nasıl tanıyacak bir parola felan var mı?" Diye sorsada adam çırpınıyor ve cevap vermiyordu. Oktaryus adamın kafasını  yavaşca duvara çarpıp "Konuşsana" dedi. Adam başını evet anlamında sallayıp ses çıkarınca.  "Şimdi elimi ağzından çekicem ve anlatacaksın kahraman olmaya çalışırsan kendimi kurtarmak için seni öldürürüm anladın mı?" Dedi. Adam kafasını evet anlamında sallamaya çalışınca oktaryus yavaşca elini çekti.
Adam
"Yakamda ki gülden tanıyacaktı beni büyülü parayla zamanı haber verdi." Oktaryus eyvallay diyip adamın kafasını duvara vurarak onu bayılttı. Yakasında ki gülü alıp, Yavaşca sürükleyerek bir tenekenin içine attı.
Daha sonra merdivenlerden yukarıya çıkıp Yuhanna ile buluştu, gülü önüne fırlattı "İşte beyefendi geldim" dedi.  Adam Oktaryus'a yaklaşıp şöyle bir bakındı ve "kaç yaşındasın sen?" Diye sordu. Oktaryus "anlaşıldı gidip kendine salak saçma müşteriler bul bu konuşma burada bitmiştir" dedi ve arkasını dönüp merdivenden inip sokakta yürümeye başladı. Bir süre sonra Oktaryus yürürken Yuhanna arkasından koşmaya başladı "Bayım bayım durun tamam" oktaryus yürürken arkasını dönmeden sağ elini kaldırdı ve "lütfen zorlamayın artık ilgilenmiyorum" dedi.  Fakat adam ısrarcı bir şekilde Oktaryus'un peşinden gidiyordu tabiki oktaryus adamı pusu kurulan yere çekiyordu. Bir deponun önüne geldi ve  deponun kapısını açarken "Bayım gerçekten normalde bu tarz işlerde çok titiz davranırız" dedi ve kapıyı açıp içeriye girdi. Deponun ortasında dururken adam Oktaryus'a yaklaştı ve telaşlı bir şekilde "Bak benim bunu elden çıkarmam gerekiyor anladın mı acil bir şey bu" oktaryus Ellerini karın hizasında birleştirerek adamı dinlemeye başladı.
Oktaryus hiçbir şey demeden duruyordu, adam ısrarlı bir şekilde konuşurken birden bire durdu ve "bir saniye bu.. bu bir tuzak seni aşağılık alçak" diyerek asasını çıkarıcakken Oktaryus daha önce davranarak "expelliarmus" diyerek Yuhanna'nın asasını düşürmesine sebebiyet verdi. Hemen ardından içeriye Jeff ve adamları doluştular. Jeff "Vay be benden kurtulabilecegini mi zannetmiştin Yuha?" Diye sordu sonra asasını kaldırıp "Crucio" dedi ve Yuhanna lanetlenerek acı çekmeye başladı.  Oktaryus tüm bu yaşananlarla artık ilgilenmiyordu Yuhannanın üstünden düşen kutuya baktı. Kutuyu aldı ve içini açtı bir örtü üzerinde saat duruyordu, Oktaryus saate dokunduğunda bir anda Halüsinasyonlar ve hayaller görmeye başladı. Aynı zamanda eli cayı cayır yanıyormuş gibi hissediyordu. Gördügü hayalde etraf bulanıktı, bir piramit gördü, piramidin üzerinde Kocaman bir dumansal ve ateşten bir yaratık Oktaryus'a eliyle vurunca Oktaryus bir kadının "Oktaryus!!" Diye yüksek bir şekilde seslenmesini  duyarak bayıldı.

Karanlıklar LorduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin