söyle kurban olduğum ♡

9.1K 829 205
                                    

Elimde Taehyung'un çirkin benekli paletleriyle soğuk havaya karşı evine doğru yürüyordum. Ben maddi şeylere manevi değer biçmezdim fakat Taehyung öyle değildi. Takıma girdiğinden beri şu elimde taşıdığım çirkin paletleri bir saniye bile olsun yanından ayırmamış, havuza onları giymeden girmemişti. Onu anlamıyordum. Onu çoğu zaman anlamıyordum ama o farklıydı. Kalıplara uymuyordu. Kırılgandı, biraz da saftı fakat birini sevdiğinde gözlerindeki parıltılar onu hemen eleveriyordu.

Evine yaklaşmıştım. Biraz daha ilerlediğimde gördüğüm şeyle ilk başta şok olmuş ve yüzüme benden habersiz sıcak bir gülümseme yerleşmişti. Taehyung, kapının önünde çarşafına sarılmış bir şekilde beni bekliyordu. Daha doğrusu elimdeki çirkin paletlerini bekliyordu fakat bu detayı es geçebilirdik.

"Jungkook!"

"Taehyung, neden dışarıdasın sen?"

Yanına geldiğimde gördüğüm soğuktan kızarmış burnu, pespembe olmuş dudakları ve kocaman açtığı gözleriyle beni mest etmeyi başarmıştı. Yüzünü incelediğimi fark edip başını öne eğerken elimdeki paletlere uzandı. Yüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim bir gülümseme hakimdi ve ilk defa kare gülüşünün bu kadar tapılası olduğunu düşünmüştüm. Paletlerini sarıldığı çarşafıyla arasına sokarken gözlerini gözlerime çıkarmış ve kocaman gülümsemişti.

"Teşekkür ederim Jungkook, bu paletler.. benim için çok değerli."

Hafif dolan gözlerine karşılık iç geçirmiş ve bir elimi saçlarına çıkararak karıştırmıştım. Gözleri anında şaşkınlıktan kocaman olurken yanaklarındaki pembelikler daha da belirginleşmişti.

"Aa.. Şey içeri gelmek ister misin? Sıcak çikolata yapıyordum içeriz diye.."

Kafamı evet anlamında salladım ve beni beklemeden fırlarcasına içeri geçen oğlanı izledim. Çarşafı yerlere sürtünüyor sanki pelerin giymiş izlenimini veriyordu. Onun göremeyeceği bir şekilde kıkırdamaya çalışmış fakat becerememiştim. Bakışları anında beni bulurken çarşafını omuzlarından ayırmış, koltuğun üzerine bırakmıştı.

"Sen geç salona ben çikolataları alıp geliyorum."

Taehyung'un evine ilk gelişim değildi. Daha önce de gelmiş ve dizlerimde uyumasına izin vermiştim. Onun beni o zamanlar sevdiğini fark edememiştim. Benim için önemsiz bir an onun için kim bilir ne kadar da değerliydi.

Elindeki dumanı tüten çikolatayı bana uzatırken kendisininkinden bir yudum almış ve memnun bir ifadeyle mırıldanmıştı. Şu an diken üstünde olduğunun farkındaydım. Bana hislerini açmıştı ve ben adeta bir pislik gibi davranmıştım. Buna rağmen o hâlâ bana karşı iyiydi. Hâlâ gözlerindeki sevgi parıltılarını görebiliyordum.

"Paletlerimi nasıl buldun? Bizimkiler her yere bakmışlardı."

"Seokjin hyung bahçede bulmuş. Birkaç kez antrenmanlara geldiği için senin olduğunu anlayıp yanına almış. Antrenmanımdan sonra bana getirdi."

Anladım dercesine kafasını salladı. Sinirlendiğini hafif çatılan kaşlarından anlamıştım.

"Kim neden paletlerimi bahçeye atar ki?"

"Belki de birileri şaka yapmak istemiştir."

Dediğim şeyle kendini koltuğa doğru iyice yaslarken çikolatasını neredeyse bitirdiğini görmüştüm. Ben muzlu sütü ne kadar seviyorsam, o da sıcak çikolatayı bir o kadar seviyordu.

"Gerçekten takımdakilere arattın mı?"

Sorduğu soruyla dikkatli bir şekilde ona bakarken o bakışlarını elinde tuttuğu kupasında gezdiriyor, kahkülleri gözlerinin önüne düşüyordu. Bu görüntünün çok sevimli olduğunu asla inkar edemezdim. Utandığında ayrı bir sevimli olduğunu aklıma yazmıştım.

"Evet arattım."

Bakışlarını kupasından kaldırmış ve benimkilerle birleştirmişti. Gözlerindeki saf sevgi ve şaşkınlık gülümsememi genişletirken onun bir şeyleri kavramaya çalıştığını görebiliyordum. Elimdeki yarısı içilmiş sıcak çikolatayı yanımdaki sehpaya koyarak yanına yaklaştım. Heyecanlanmıştı. Gözlerini bir kez olsun bedenimden ayırmıyor ve ne yaptığıma bakıyordu. Onu bu gece hiç şaşırtmadığım kadar şaşırtacaktım.

"Taehyung, özür dilerim. Seni kırdığımı biliyorum. O akşam benden cevap beklediğin halde seni berbat bir halde bıraktığımı biliyorum. Fakat benim de kafam çok karışktı.."

Elindeki kupayı aynı şekilde sehpaya bırakırken yönünü bana doğru döndürmüş, bakışlarını gözlerime sabitlemişti.

"Ona gerçekten aşıktım. Beni bıraktığı gün bir kez olsun aklımdan çıkmıyordu. Hyunglarım bana sürekli onu takıntı haline getirdiğimi ve aşmam gerektiğini söylüyorlardı, dinlemiyordum."

Bakışları yumuşamış, birleşik ellerine düşmüştü. Üzüldüğünü biliyordum fakat anlatmam gerekiyordu. Ona hislerimi açmam için bunu yapmam gerekiyordu ve ben onun bir kez daha benim yüzümden ağladığını görmek istemiyordum.

"Bir gün Seokjin hyung bana 'hayatına biri girecek ve onu unutacaksın, o gün geldiğinde bu dediğimi asla unutma, Jungkook' demişti. O zaman bu söylediği bana çok mantıksız gelmişti ve onu terslemiş, hatta kalbini bile kırmıştım."

Bakışları ben hariç her yerde geziniyordu. Gözleri hafif dolmuştu ve dudakları titriyordu. Bir elimle elini kavramış ve dizimin üzerinde sabitlemiştim. Bakışları hızla beni bulurken gözlerimde fazla oyalanmamış, birleşik ellerimize dönmüştü. Yüzünde oluşan belli belirsiz bir tebessümle ellerimize bakıyordu. Bu adamın sevgisi benim sandığımdan da güzeldi. Bunu bugün her zerremde hissettiğimde anlamıştım.

"Fakat haklıydı Taehyung. Hayatıma biri girdi ve ben artık onu ne rüyalarımda görüyorum, ne de hayallerimde. Sadece bir kişiyi görüyorum artık, o da tam karşımda duruyor."

Gözlerindeki firar etmeyi bekleyen yaş son sözümle özgürlüğüne kavuşurken dudakları mutlulukla kıvrılmış, boşta kalan eliyle gözlerini silmeye başlamıştı.

"Jungkook.. "

Bir şey demesine gerek yoktu. Kollarımı iki yana açmıştım. O da beni bekletmemiş ve anında bedenini kollarımın arasına bırakmıştı. Başını boyun girintime sokmuş ve orada biraz soluklanmıştı. Vanilyalı duş jeli burnuma dolarken kendime engel olamamış ve bir elimi saçlarına götürerek okşamaya başlamıştım. Hoşnut mırıltılar çıkarıyor ve elimin üstüne baş parmağıyla daireler çiziyordu.

"Kaslı küpüm sonunda yola geldin ha?"

Şu lakaptan ne kadar hoşlanmasam da kıkırdamış ve acımayacağını bildiğim bir cimcik atmıştım koluna.

"Kaslı küpü lakabından vazgeçmeyeceksin değil mi?"

"Hayır."

Kollarımdaki bedeni sıkarken sahte olduğunu bildiğim acı dolu çığlıklarını atmış ve kollarımın arasından çıkarak yanağıma çok ani ve tüy gibi bir öpücük kondurmuştu.

"Taehyung!"

"Söyle kurban olduğum."

Kahkahamı tutamış ve evi adeta bağırışlarımla inletmiştim. O da beni gülümsetmenin verdiği gururla kocaman gülümsemiş ve sevgi dolu bakışlarını o gece üzerimden hiç çekmemişti.

Eh sanırım.. Onun bu lakaplarına ve sözlerine alışabilirdim.









eveet, herkese selamlar! aslında bölümü bekletecektim fakat birkaç kişinin isteğiyle daha erken attım. final yakındır.. ♡

kaslı küpüm | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin