🇹  🇼  🇴 

38 5 1
                                    

İlk bölümü önceden okuyanlar varsa tekrar okusun değiştirdim. "29 Ağustos Cumartesi 21.21"

"Koşmaya başlayın. Sahilin diğer tarafına gidip gelin! 8 dakikanız var!" dedi kaptanlardan biri. Aidan düdük çaldı ve başladık.
Tam 1,5 kilometre koştuk. Bu cankurtaranlar da insaf yokmuş bunu anladım.

"Millie hadi sıra sende!" "Tamam başlıyorum!" dedi takım kaptanımız olan kız. Herhalde ona Millie diyeceğim. "Eee ilk kural şu, eğer bir iş ile meşkulseniz diğer takım arkadaşlarınıza ve kaptanınıza haber verin..." Kız yaklaşık 6 dakika boyunca kuralları okudu.

"Ahhh" diye bağırınca tüm ekip başıma toplanmış gülmeye başladılar. Gün boyu kum yutup duruyordum. Bu sefer sandviçimin içinden kum çıkmıştı. Yaklaşık 3 saat çalıştık. Bu günden sonra çalışmaların 4 saat olacağını söylediler.

Otobüse tekrar bindik ve evlere dağıldık. İçeri girdim anneme selam verip üvey babamın yanına gittim. "Biliyorum beni düşündünüz ama bu çok zor! Kum yutup duruyorum ve dayanamayacağım. Bırakıyorum." dedim. Üvey babam baya bi konuştu. Sonuç olarak cevabı "bırakamzsın"oldu. Yatağıma geçip uzandım. Kız kardeşim geldi. Gitmesini söyledim. "Babam bırakmana izin vermemiş. Onu ikna etmek için tavsiye verecektim. Baleden böyle kurtuldum." dedi. Şimdi anlamıştım. Kızın kolunu atılmak için ısırmıştı. "Yüz ifadenden anladığın belli oluyor! Görüşürüz!" dedi ve odadan çıktı.

2. kulüpte buluştuk. Formalarımızı giyip çıktık. Bu gün kalp masajı yapmayı öğrenecektik. "İlk önce tehlikede olan kişinin burnunu kapatıyoruz. Ardından ağızına nefes veriyoruz. Sonra kalbini bu şekilde masaj yapıyoruz. Bu da ne!?" dedi Millie. Herkes gülmeye başladı. Millie mankenin kalbine ne zaman bastırsa osuruk sesi geliyordu. Tüm ekip gülüyordu. Benim yaptığımı anlamışlardı. Osuruk torbasını aldı ve kim yaptı diye bakındı. O da benim yaptığımı anladı ve bana sert bi şekilde baktı. "Çifterli guruplar olun ve çalışın!" diye bağırdı ve gitti. Baya bi sinirlenmişti. Biz Noah ile takım olduk. Bu beni attırmaya yetmemişti. Daha kötü bir şey yapmalıydım. Aklıma da gelmişti.

"Tamam şimdi şu şamandıraları alın ve okyanusa girip çalışın." dedi. Hepimizin önünde birer tane vardı. Yerden almaya çalıştılar ama ellerinden kayıyordu. Tabi ki ben yaptım. Başka kim olabilir! "Neden bunu yapıyorsun? Atılamaya mı çalışıyorsun!?" dedi Millie. "Belli olmuyor mu?" dedim ama çoktan gitmişti.

"Herkes çok iyiydi. Özellikle benim takımım! Değil mi Köpek Balıkları!" dedi Aidan. Takımı tezahürat gibi bir şey yapıyordu. Oda onlara eşlik etti. Uzun bir sandalyede oturuyordu. Klasik cankurtaran sandalyesi. Bi anda sandalye sallandı ve Aidan yere yapıştı. Sandalye kırılmıştı. Elimdeki vidaları çıkardım ve takıma bakarak "sizi tanımak güzeldi çocuklar!" dedim

Gün bitmişti. Müdür beni ve takım kaptanı olduğu için Millie'yi çağırdı. "Seni kaptan yapmadan önce çok düşündüm. Fazla endişelerim vardı. Diğerleri yapamayacağını söyledi. Haklılarmış." dedi Millie'ye bakarak. "Hayır onun suçu yok! Ben yaptım. Beni kovmalısınız! Görüşürüz!" dedim ve tam çıkarken "hey burada bekle! Kimse kovulmayacak. Millie daha dikkatli olmalısın. Şimdi gidebilirsiniz." dedi müdür. Of yine başaramadım!
Dışarı çıktık. "Millie üzgünüm başını belaya sokmak istemezdim!" dedim. "Soktun bile!" dedi ve gitti. Kendimi kötü hissetmiştim. Müdürün odasına tekrar girdim. "Bak ona bir daha kızma. Onun suçu değildi! Her şeyi ben yaptım! O değil. Kimseyi haksız yere suçlamaya hakkınız yok!" dedim.

Life Story  ♥︎|| Fillie ||♥︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin