🌘 | Balzamik Ay

95 19 76
                                    

Güneş'

Üzerimdeki bej rengi elbiseyi son kez ayna karşısında düzelttim. Elbisem ile aynı renk topuklu ayakkabımı giydim ve açık bıraktığın sarı saçlarımı havalandırarak odamdan çıktım.

Pencereleri teker teker kontrol ettim. Üzeri beyaz bez ile örtülü eşyalarım, O'nun bana yeni ev hediyesi olarak aldığı avize ve birkaç kutu ile kırılgan eşyalarım dışında bir şey yoktu evde.

"Güneş!" İçeri büyük bir hızla giren annem ile şaşırmıştım. "Bu kadar eşyayı hayır kurumuna vermek de nereden çıktı!"

"İhtiyacı olanlar kullansın işte anne." Dedim sakin bir tavırla.

"Bunları çok severek almıştın.." Dedi omuzları düşerek.

"Artık sevmiyorum." Dedim omuz silkerek. "Hepsi O kokuyor anne."

İç çekerek yanıma geldi ve sımsıkı sarıldı. Sahi, sarılmaktan daha güvende hissettiren başka bir şey var mıydı?

"Geçecek.." Dedi şefkatli sesiyle. "Ben seni fırtınalarda yıkılma diye en sağlam şekilde yetiştirdim tatlım. Bu, üstesinden gelemeyeceğin bir şey değil."

En doğru tavsiyeyi almıştım, babamın ben küçüken terk edip gittiği kadından.

"Oraya gidince hemen arkadaşlarını arıyorsun ve gelip seni alıyorlar. Tek başına sokaklarda dolaşmak yok." Dedi ciddiyete geri dönerek.

"Japonya ilk defa gittiğim bir yer değil anne.." Dedim şaşkınlıkla.

"Sen ve şu pembe çiçeklere olan ilgin.." Dedi anıları hatırlarmış gibi gözlerini kısarak.

Kıkırdadım. "Sakura anne!"

"Amaaan her neyse." Yine güldüm.

"Sen neden gelmiyorsun?" Dedim üzgünce.

"Orası bana göre değil Güneş.." Babam Japonya'da doğmuş ve büyümüştü. Annesi Japon, babası ise Türk kökenliydi.

İç çektim. Canını yakmak istemiyordum. "Görüntülü konuşma diye bir şey var hanımefendi. Benden kurtulamadınız."

Güldü. "Senden kim kurtulabilir acaba Çilek Hanım."

Gülerek kapıya doğru ilerledik. Bavulun yanındaki küçük çantayı aldım. Tam bavulu da alacakken annemin elini omzumda hissettim. "Güneş.."

"Efendim annem?"

"Gitmesen mi kızım?" Benimkiler gibi sarı saçları beyazlaşmış, mavi gözleri hüzünlüydü.

Çekik siyah gözlerimi güzel gözlerinden ayıramadım bir süre. Ardından bu sefer sıkıca sarılan bendim. "Sana söz veriyorum.. Çok geçmeden geri geleceğim."

Onu kendimden uzaklaştırdım. "Sarı üzerine yemin ederim." Dedim elimi kalbime koyarak. Güldü.

Bu annemle bizim birbirimize söz verme şeklimizdi. En sevdiğimiz rengi, sarıyı kullanırdık.

"Hadi geç kalma o zaman." Başımla onayladım ve bavulu da alarak asansöre bindim.

"Seni seviyorum." Dedim ellerimi omzumun biraz aşağısında, sol tarafımda kalp yaparak.

Evre - texting'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin