Biraz sohbet ettikten sonra herkes duş almak ve biraz dinlenmek için odalarına çekildi.Benim ise yapacak bir şeyim yoktu.Aç olduklarını düşünüp yemek yapmak için mutfağa doğru ilerledim.
Bir kaç dakika ne yapacağımı düşündüm.Maria'dan öğrendiğim yemekleri yapmaya karar verdim.Maria'nın babası Türkmüş.O da bu sayede çok güzel Türk yemekleri yapabiliyor.Ondan öğrendiğim ve çok sevdiğim yemekler olan tavuk sote ve pilavı yaptım.Yanına biraz da salata yaptım.Dolapta bulduğum tatlı sayesinde de tatlı yapmama gerek kalmadı.Bence bugünlük yeterliydi.Doymazlarsa babamın buraya yemek yığacağını da bildiğim için rahattım.
Sıra masayı hazırlamaya gelmişti.Biraz dolapları karıştırdıktan sonra üst tarafta olan tabakları bulabildim.Ama bir sorun vardı.YETİŞEMİYORDUM.Kim lanet olası tabakları o kadar yükseğe koymuştu ki?
Ben inatla tabaklara uzanmaya çalışırken biri önce bir eliyle belimi tuttu diğer eli ile ise yetişemediğim tabaklara çok kolay yetişti.Tabi ben bunu beklemediğim için yerimde sıçradım ve kafam birinin çenesine çarptı.
"Ahh kafam."diye söylenip kim olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde Yüzbaşı ile karşılaşmayı beklemiyordum.Ama benim aksime canı acımış gibi gözükmüyordu.
"Özür dilerim Yüzbaşı ben sadece dalmıştım .Geldiğinizi farkedemeyince de korktum."
"Asıl ben özür dilerim seni korkuttuğum için Angelina."
Elini uzatıp kafamın acıyan kısmını nazikçe ovalamasını beklemediğim için kesilen nefesime küfür ettim.
"Ayrıca canını yaktığım için de özür dilerim."dedi ve yüzünde kalbimin ritmini değiştirecek kadar güzel bir gülümseme oluştu.TANRIM KENDİNE GEL ANGELİNA!Kendimi hızlıca toparladım ve cevap verdim.
"Şey, önemli bir şey değil."dedim ve gülümsemesine karşılık verdim.
"Bu yemeklerin hepsini sen mi yaptın?"
Konunun değişmesinin verdiği rahatlıkla rahat bir nefes aldım ve başımla onu onayladım.
"En son ne zaman bir ev yemeği yediğimi hatırlamıyorum.En azından sana masayı hazırlarken yardım etmeme izin ver.
"Tabi Yüzbaşı, neden olmasın?"
"Ah bana Steve de lütfen."
Ona gülümsedim "Peki Steve."dedim ve birlikte masayı hazırladık.
"Jarvis herkese yemeğin hazır olduğunu söyle lütfen."
"Peki patron."
Ben ve Steve masaya oturmuş beklerken içeri aceleyle giren Clint'i gördüm.
"Clint bir şey mi oldu?"bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışan Steve'e katıldım ve Clint'in cevabını beklemeye başladım.
"Yemeklerin hepsi burda olduğuna göre hayır yok." diyen Clint'e kahkaha attım.Gülmemi bitirip önüme döndüğümde beni izleyen bir çift mavi göz beklemediğim için yanaklarımın kızarmasına engel olamadım.TANRIM BANA NE OLUYOR BÖYLE .STARK OLAN BENİM.UTANMAK NEDİR BİLMEM.Ama karşındaki çocukluğunun kahramanı olunca böyle olur seni salak diyen iç sesime göz devirdim ve dikkatimi içeri giren ekibe verdim.
"Aman tanrım bu güzel kokular bu mutfaktan mı geliyor?"
"Kim yaptı bu yemekleri?" diye soran Bruce'a cevabı babam verdi.
"Angelina elbette.Müthiş yemek yapar."
"Bundan sonra midemize güzel yemekler girecek gibi."deyip bana göz kırpan Natasha'ya gülümsedim ve herkese dönüp "Afiyet olsun"dedim.
Clint sanki bunu dememi bekliyormuş gibi yemeklere saldırınca diğerleri homurdandı.
Bugünü mutlu bir akşam yemeği ile sonlandırdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPOSSIBLE {Rogers~Stark}
FanficTony Stark'ın kızı Angelina Tanya Stark ve Steve Rogers'ın hikayesi