"Hadi kalksana Rüzgar! Baksana ya hava çok güzel. Hadi çıkalım biraz. Hadi kalk." diye başımda tepiniyordu Meryem. Tamam tamam diyerek geçiştirdim, uyandım. "Hadi git yüzünü yıka kahvaltı hazır. Bugün çok eğleneceğiz, çok!". Babası işlerinden dolayı şehir dışındaydı. Yanımda kalıyordu ve kendince "Evlilik sonrası provası" yapıyordu. Kahvaltı yaptık ve çıktık. Sönmez iş merkezine doğru yürümeye başladık. Orayı ikimiz de çok severdik. Tam bir kitap cennetiydi. Plak alırdık oradan bazen. Birbirimize kitap okur müzik dinlerdik. Her neyse yine en alt kata kolumdan tutarak indirdi beni. Her girdiğimiz dükkanda bir kitap beğendi, aldırdı. Günün sonunda kollarımızı koparırcasına ağırlıkta kitap poşetleri vardı elimizde. Şu sıralar okuyacağı kitapları aldı. Ertesi gün babası geleceği için onu otobüs durağına bıraktım. Arkamdan ismimi çağırarak koşmaya başladı. Ve ardından bir tak sesi. Araba çarpmıştı. Elim titriyordu. Başım Meryemin göğsünde ağlıyordum. Çocukluğumda bile o kadar ağladığımı hatırlamam. Polisler müdahale etti ambulans geldi Meryemi ambulansa taşıdılar. Ardından bindim ve kapı kapandı. Ben hâlâ ağlıyordum. Meryem diye bağırıyor, Olamaz diyerek daha çok ağlamaya başlıyordum. O güzel güneşli günün akşamı ölümlü, hüzünlü ve karanlık bitmişti. Meryem'in ölüm haberini aldığımda kendime zarar vermemem için kelepçelendim, bir odaya götürüldüm. Son hissettiğim iğnenin tenime değişiydi. Sakinleştirici iğne vurmuşlardı. Bayılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O'nların Anısına
RandomHayatın aşk hayatına ilk darbeyi ölümle koyuşundan itibaren Rüzgar adlı bir gencin yaşadıklarını anlatıyor.