Eski dörtlü

346 15 10
                                    

UYGAR'IN AĞZINDAN;

Can'ın "al şu tostu ye" demesiyle derin düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldiğim de neredeyse  tüm gün bir şey yemediğimi fark ettim.

"Çok zor be, çok zor Can" 

"Ulan nesi zor ıssır ye işte"

"Onu mu diyorum ?"

"Güvercin mesemesi mi ?"

"Evet." Miray'a döndüm o tek yaşama sebebime baktım, gülüşü ile içimi ısıtan o muhteşem dusakları solgundu. Adeta vücudu yaşadığını unutmuş gibiydi, tıpkı hafızasının beni unutuşu gibi... 

Biz Miray'la 1 hafta önceden değil, 3 sene önceden tanışmıştık, önce o filmlerdeki gibi birbirinden nefret eden 2 yabancı, sonra muhteşem bir aşk, tutku. Tam 2 sene birbirimizi ölesiye sevdik. Bir rüyaydık, hayaldik. Her şey mükemmel giderken hep bir bokluk olur ya, işte tam da öyle oldu. Üzmüştüm onu, ağlatmıştım, aldatmıştım, kaybetmiştim. O gitmişti ve ben ölmüştüm. Kaza yaptığını öğrendiğim de ikinci kez öldüm. Yanına gittiğim de çok geçti, kalbim artık beni hatırlamıyordu. En zoru da onu tekrar görmem ve bir zamanlar bana aşkla bakan gözlerinin artık bomboş bakması, beni benden bile iyi tanıyanın "bana kendini anlat zaten unutacağım" demesi, boğazıma düğümlenen o zaten unuttun cümlesinin asla çıkamaması. Hiç canınızdan bir parçayı kaybedip, ölüp, daha tekrar kazanamadan birkez daha kaybettiğiniz oldu mu ? Miray, benim dediğim insan şimdi bana o kadar yakın ki, o kadar uzak ki. O kadar zor ki artık biz olmamız. Bunun nasıl acı veridğini bilmezsiniz. En azından eskiden sadece özlüyordum. Bir anda, hiç olmadık bir zamanda gülüşümün yerine kalbimde bir acı beliriyordu. Ama artık, dokanabileceğim kadar yakın, sarılamayacağım kadar uzak.

"İnsan nasıl unutabilir ki onca yaşanmış şeyi ?"  Bu cümlesinden sonra Can'a döndüm, Can'sa "Ne kadar anlamlı değil m?" dedi. Haklıydı. Nasıl unutulurdu ki. Oysa ki yaşananlar hafızamız da değil kalbimizdeydi.  Gözlerimden akıp gitmek için deli gibi yalvaran göz yaşlarımı duymazdan gelerek

" Hadi git ve bize kahve al, Miray hala uyuyor. Gece uzun" dedim. Can gittiğin de, özlemiyle yanıp tutuştuğum güvercinime baktım, onu saatlerce izleyebilirdim. Açıkcası amacımda buydu.  

CAN'IN AĞZINDAN;

Güvercini özlemiştim, kardeşimin o mutlu anlarını da. Miray'ın bizi hatırlaması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdım ama yapacak bir şey yoktu. Uygar'ın dediği gibi artık onu rahat bırakmalıydık. Yeterince canı yanımıştı. Bir şok daha yaşamamalıydı. Kahveleri almış Uygar'ın yanına doğru ileriliyordum ki gittikçe bana doğru yaklaşan bir sesi işittim ve çok kısa bir süre sonra işitmeyle kalmayıp hissettim. Ani bir çarpışma ile elimdeki kahveler etrafa savrulmaya başladı, ardından bir kızın çığlıkları ve daha sonra bir şok

"Can, sen"

"Ben"

"Sen"

"Ben"

"Yine mi sen ? Ne işiniz var sizin Miray'ın yanın da ?"

"Selin bi sus her tarafım kahve oldu yanıyorum. Önüne baksana"

"Asıl sen önüne bak, hem telefonum maf oldu"

"Benim de kahvelerim"

"Bana telefon borçlusun"

"Sende 2 tane kahve"

"Başlarım kahvene maf ettin telefonumu"

"Çattık ya, sen çaptın kızım banane"

"Ben mi ? Hahah asıl sen çarptın yalancı"

Etraftakilerin bizi izlediğini ve bir hastanede olduğumuzu fark edince, Selin'in kolundan tutup hızlı adımlarla oradan uzaklaşıp Uygar'ın yanına gittik. Komil bir şekilde Selin ile aynı anda Uygar'a dönüp

"Bu kız laftan anlamıyor"

"Bu çocuk laftan anlamıyor"

Biz tam tekrardan kavgaya başlayacakken Uygar'ın yeter susun demesiyle susup oturduk. Selin Mirayın çocukluk arkdaşıydı, çok sinir bozucu ve inatçı biridir. Miray'ın bununla nasıl iyi anlaştığına anlam veremiyorum.  

-.-

Miray'ın bize gelmesi için yaptığım şebekliklere gülen Selin'e ölümcül bir bakış attım. Hiç beklemediğim bir şey oldu ve Selin de bana katıldığını Uygar'la bende kalmasının yalnız kalmasından daha iyi olacağını söyledi ve Miray'i ikimiz el ele vererek ikna ettik, Uygar şu lanet yerden kurtlumamız için çıkış işlemlerini halletmekle uğraşıyordu. Oldum olası bu hsatanelerden ve kokusundan iğrenmiş, korkmuşumdur. 

"Selin tek bir şartla Can'lara giderim sende gelirsen" Yerinden güçlükle kalkan Miray çok karalı gözüküyordu, Selin de bana bakarak "davet ederlerse neden olmasın" dedi, bende "gelme evde yer yok" dedim. Uygar da "aaa can saçmalama yer olmaz mı ? Senin koskocaman odan dururken" "tamam ya siz hepiniz birleşin beni bitirin, hatta evden atın ne dersiniz ?" Dediğimle herkes  güldü ve taksiye bildik ben Selin, Uygar ve Miray eski dörtlü tekrardan bir arada ? Owww çekeceğimiz var  

+100 Olmadan yeni bölüm gelmeyecek, umarım beğenmişsinizdir. Bu bölüme gerçekten çok emek verdim, lütfen yorum ve eleştirilerinizi eksik etmeyin.

GÜVERCİN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin