Jisung, Minho'ya yavaşça yaklaştı.Bedenleri birbirine değdiğinde Minho titremişti.O üşürken Jisung'un bedeni sıcaktı.
Minho hiçbir şey söylemedi,söyleyemedi.
Bir iki dakika sonra yavaşça Jisung'a yüzünü döndü.Sadece gözlerine baktı ve yine bir şey söylemedi.
Kollarını ona sardı.Hiç bırakmayacak kadar sıkı sardı.Kokusunu içine çekerken Jisung'un nefesini boğazında hissediyordu.
"Bu sefer yanılmıyorum sanırım..."
Jisung, Minho'nun dedikleri üstüne gözlerini açıp ona bakmıştı.
Jisung hiçbir şey söylemeden dudaklarını birleştirdi.
Minho hiç hareket etmemişti.Kendinde bu gücü bulamıyordu.Bunların gerçek mi olduğunu da kestiremiyordu.
Jisung dudaklarını ayırmadı.
Minho kendini karşılık verebilmek için çok zorluyordu. Zihni çok bulanıktı.Rüya olmalı diye düşündü.Rüya olsa bile çok güzel hissediyordu.Rüya olduğunu anladığı zaman ne kadar üzüleceğini bile unutup sadece o anı hissetmeye çalıştı.
Jisung tekrar Minho'ya sarıldığında kulağına fısıldadı.
"Bugün güzelce uyu, sabaha kadar bekleyeceğim."
Minho cevap vermek istedi ama sözcükler bir araya gelmedi.Jisung'un sadece ona bu kadar yakın olması bile vücudunu yakmaya yetiyordu.
Minho uykuya geçerken sürekli düşmeye devam ediyordu.Her seferinde Jisung diğerinin titreyen vücuduna daha sıkı sarılıyordu.Daha iyi hissetmesini istiyordu.
Bir süre sonra yanındaki beden rahatlamıştı.Daha fazla düşmüyordu.Jisung rahat olduğunu düşündü.
Sabaha kadar ona sıkı sıkı sarılmıştı.
Sabah kollarının arasındaki beden aynı gece yattığı gibi duruyordu.Yüzü bembeyaz kesilmişti.
O an yüzündeki ifade Jisung'un korkudan titremesine neden oldu.
Sadece o ifadeyi görmemiş olmayı diledi.
Jisung karşısındaki bedeni salladı ama bir faydası yoktu.Ona bağırdı uyanmasını söyledi ama Minho uyuyamadığı gecelerdeki uykularının hepsini uyuyacaktı artık...