Renjun~
Yağmur dur durak bilmiyor gibiydi bu akşam, sanki karmaşık dünyanın kirlerini arındırmaya çalışıyordu beceriksiz küçük elleriyle lakin nasıl bir güç başarabilirdi temizlemeyi bizleri? Bana ait olan bu küçük ve sınırlı hayatıma bile yüzlerce hata sığmış, yüzlerce kötülük yapışmıştı; mümkün müydü arındırmak geçmişlerimizi veya şimdilerimizi?
Elimdeki kupaya tekrar baktım, buz gibi olmuş bir kahve. Jaemin olsa bu haliyle bile içerdi. Jaemin... Burada olsaydı içerdi değil mi? Kupayı tezgahın üstüne bırakıp salondaki koltuklardan birine uzandım ve tavanla derin bir bakışma içine girdim. Düşünmek istemiyordum, o geceyi, yaptıklarımızı, söylediklerimizi. Bunların hepsinden kurtulmak istiyordum. Özellikle o gecenin sabahından. Şimdi nasıl okula gideceğimi dahi bilmiyorum, nasıl bakıcağımı ya da. Sahi nasıl kandık, nasıl bu kadar kaptırdık? Aptal bir partide öylesine oturup konuşurken gelen alelade bir piç, o haplarıyla aklımızı nasıl çelmişti? Çok denemek istedi, kıramadım. Neden ona karşı bu kadar zaafım vardı? Tavanla bakışmanın hiçbir şeye çözüm olmadığını fark etmem çok sürmemişti. Düşünmek istemiyorum dedikçe onu düşünüyor o geceyi tekrar tekrar yaşıyordum. Kıskançlığımın ve tabii o iğrenç hapların etkisiyle her şey kendiliğinden olmuş ve şimdi de beni acı içinde bırakıp etkisiz hale getirmişti. Kafamı sağa sola salladım hızlı hızlı, sanki böyle yaparsam her şeyi unutacakmışım da tekrardan onu arayıp kart rider için iddiaya girecekmişim gibi hissediyordum. Saçmalık! Ayağa kalkıp dışarı çıktım hiç düşünmeden. Öylesine, incecik tshirtüm ile, sanki gerçekten beni arındırmasını istiyormuşum, bir mucizeye inanmayı tercih etmişim gibi.
Ten~
"Sadece bir çanta, fazlası olmayacak. Kendiniz görün istiyorum."
...
"Sabaha karşı yola çıkarlar."
Büyümek herkesi etkiler, tanındıkça, tercih edildikçe, para daha çok geldikçe... Bunların hepsi gücü destekler ve seni bulunduğun yerde bir kral haline dönüştürür. İlk önce bodrumlarda daha sonrasında fabrikalarda iş yapmaya başlarsın. Devlet adamlarına kadar ulaşır elin ve artık kimse sana dokunamaz. Bu işler böyledir. Ama ilk önce büyümek gerekir ve işte tam olarak bu yüzden de yayılma politikasını takip etme zorunluluğundayız.
Telefonu kapattığımda derin bir nefes verdim. Onları buna ikna edebilmek yeterince zorken bir de üstüne iyi olduğumuzu kanıtlama çabası içine girerek çok yakın bir zamanda ellerine ulaştıracağımı ileri sürtmüştüm. İşte bu beni daha çok paniğe sokuyordu.
"Ee, ikna edebildin mi?"
Yangyang'ın endişeli sesi kulaklarıma ulaştığında istemsizce elimle önüme gelen saçlarımı arkaya doğru ittirdim. Yapmaya hevesli değildim ama güç istiyorsam yapmak zorundaydım.
"evet. Bak, fazla vaktimiz yok bundan dolayı şu ikiliyi çağır yapmaları gereken şeyi anlat ve Xiaojun'ü arayıp ona bir çanta hazırlaması gerektiğini söyle. Uçakla gidecek buna göre hazırlasın."
Yangyang heyecanla başını sallayıp odadan çıktığında sert ve can acıtan sandalyeye oturup birkaç dakikalığına gözlerimi kapadım. Oldukça zordu zaten, onca olayla başa çıkıp bir şekilde Çin'e gelmeyi başarmak. Hayır hayır, gerçekten kolay değildi. Arkamda paramparça bir kalp bırakıp gelmiştim sırf şu siktiğimin işine girebilmek için. Babamın göğsünü kabartabilmek için. Kaçtığım yere bir şekilde de geri dönüyordu ellerim işte. Şimdi pes edemezdim, ne kadar zor olursa olsun. Güç, büyümek, emel... Unutma Chittaphon, sakın amaçlarını unutma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Will Everything Be Alright?
FanfictionNCT ot 23 ficidir, ilk ficim... Neyse bu kadar