Dikiş

239 16 2
                                    

Bir motor. Selin bu. Bu özürlüde mi motor almış ? Motorumla yaklaştım ve düşürdüm.

Ertesi gün okula geldiğinde ayağı kırıktı ve bu muhteşem bir manzaraydı.

İçeri havalı havalı girdim. Ama bir sorun vardı. Bana insanlar böyle bakmaz. Yiyecekmiş gibi bakar, ama böyle bakmaz. Sinirle kaşlarımı iyice çattım. Ve panoya baktığımda şok oldum. Hadi canım ! Bu kız bu kadar sığır kafalı falan mı ? Herkesin alaycı ve hayal kırıklığıyla bakan gözleri tam gözümün içine bakıyordu. Olay şu : Şu sığır kafalı aptal sürtük gelmiş ve tüm fotoğrafları panolara , duvarlara, boş bulduğu her yere asmış. Sinirle haykırdım. Vücumdaki adrenalin tarif edilemez bir şekilde içimi kaplamıştı. Her an sinir krizi geçiecek gibi hissediyirdum. Mertle aramız bozulabilir, hiç bir zaman yemediğim sürtük damgasıyla ezik gibi ortalıkta dolaşırdım. Belki de şu dedikoducu kızlarla birlikte tüm hayatım bitecekti. Hayır ! Bu hayatta asla olamaz. Ben hayatım boyunca bunun için maske takmadım. Saatlerce ağlayıp maskemi takarak birden gülünseyip herkesi kandırabiliyordum. Ve bunun bir sürtük tarafından bozulamaz. Hayır ! Tüm düşündüklerimle birlikte sinirle okul koridorunda sinirle her şey bulanıklaşmış, dudaklarım ince bir çizgi halini almış ve ne yaptığımı ben bile bilmiyordum. Benim öfke sorunum var. Ve şu anda aklımfa ver şeyle birlikte birini öldürebilirim neredeyse. Küçüklükten beridir var bu. Biri bana bi şey yaptığında ses çıkarmam. Sabırlı olsamda sınırımı geçer geçmez kendimden geçiyorum resmen. Bir kere tüm kağıdı kaplayan bir yazı yazmıştım sanırım. Sadece bir şey olmuştu ve o çocuğu boğazlayıp dolaba yasladığımı hatırlıyorum. O kadar sıkmıştım ki beni zorla ayırmışlardı. Ve daha binlercesi.. Ve şu anda Selin sürtüğünü bulmaya gidiyorum. En alt kata doğru ilerlerken kesin orda sürtüşüyordur dedim ve odaya girdim.Aynalar vardı ve yarım camdan çok az ışık geliyordu. Selin tabii ki sürtüyordu. Şu anda durup fotoğrafını çekip her yere yayıp ödeşebilirdik. Ama şu anda kontrolden çıkmıştım bile. Ve buna karşı koyacak kadar güçlü değildim. Çocuğun hırkasondan tutup dışarı attım. Ya insan bacağı kırıkken bile neden sürter ki ? Çocuk bağırırken siklemeyip kapıyı -daha çok tahta ve çürümekte olan - kapattım ve Seline döndüm.

Korku.. Hayattaki en kötü ve en güçlü şeydir.

Korku bir seçimdir.

Selini tuttuğu gibi aynaya fırlattım. Ayna parçalara ayrılırken yanına gittim. Kolunu tutmuş acıyla bağırırken birden ne olduğunu anlmadan elindeki camla karnıma saplandığınıbgördüm. Acı tüm bedenimi sararken başka bir şey düşünemiyorsum. Ve şu anda emindim ki soğuk acının yanı da hiçbir seydi. Acı vaşka bir şey. Şu anda karnımdaki acı sadece orayı değil, tüm vücudumu kaplıyordu. Acı sinirimi yatıştırırken mantığım resmen iptaldi. Tişörtümü kaplayan kırmızı kanla gözlerimi kocaman açtım. Bu sürtük resmen karnıma cam geçirmişti. Camı hızla çıkarttım. Ağzıma gelen kanı sürtük Seline attıktan sonra bodrum kattaki acil kapısından çıktım. Vücuduma bin tane bıçak geliyordu sanki. Ölüyordum sanki. Çantamdaki alkolü dikişlik yere akıttım. Acıtla inlerken gözlerim kararıyordu sanki. Ama hayır ! Olucak. Motoruma nasıl bindiysem. O kadar hızlı sürdüm ki kan kaybından değil kaza yüzündrn ölücektim resmen. Eve vardığım gibi zaten kendimi zor taşıyordum. Yarı yere düşecek hareketlerimle anahtarı sokmaya çalıştım. Küfürlerden sonra anca açtım ve soğuk olan evde kendimi koltuğa attım. Yaram çok ama çok kanıyordu. Dikiş gerekiyordu. Telefonumu aldım ve Merti aradım. Telefonu kulağıma getirirken hemen konuşmaya başladım.

- Hen gel. Dikiş gerekiyor. Aman Tanrım ölmeden yetişmeye çalış !

Telefonu kapatırken ekrandaki ismi gördüm.

Deniz

Biraz zaman geçtikten sonra dedim öldüm. İyice yara açılmıştı. Kapıdan anahtar sesi yükselirken hemen içeri o girdi..

Sanırım benim kahramanım ve yaşamımı kurtaran ve ölene kadaar belki borçlu kalıcağım Deniz.

Elindeki şeyleri göremedim bile. Hemen yanıma geldi ve beni yatırdı. Kafamın altına yastıklar koydultan sonra biraz yükseldim ve elindeki şeylere güldüm.

- Dikiş yapmayı biliyorsundur umarım. Daha şu hayatta içine sıçmam gereken bir sürü kişi var.

Hemen elindeki iğneyle karnıma soktu ve dikmeye başladı. Ses çıkarmadan izledim

- Ah senin aklın nerde? Gerizekalı mısın ? Ne izin veriyorsun ? Sik kafalı.

- Ah kalbimi kırıyorsun.

Dedim ve yalandan elimi kalbime götürüp dudak büzdüm. Sonra geri işine döndüğünde elini tuttum.

- Yapmak isyemiyorsan.. Yapma. Zorunda değilsin Deniz.

- Hayır zorundayım.

- Neden ?!

Diye bağırdım.

- Çünkü..

- Çünkü be ? Senin kardeşini dövdüm. Her yeri mor. Ve sen beni kurtarıyorsun. Emin ol eğer kurtarırsan kardeşini öldürene kadar dövücem.

- Ben bilmiyorum. Kardeşime zarar veremezsin.

- Nedenmiş o ?

Desim gülerek.

- Çünkü o benim kardeşim Derin.

- Umrumda değil.

- Ama olmalı.

- Aman Tanrım git kendini becer Deniz !

Yerimden hızla kalktım. Tabii bitirmemişti. Ben gerizekalıyım. Ölmek falan istiyorum sanırım. Ah ben ! Ego dolu olan ben şu anda tüm mantığımı donduracak bir haldeyim. Hayır dikiş yüzünden değil. Elimi tutan biri olduğu için. Ve bu kişinin Deniz olmasından.

- Şu dikişi bitirmeme izin ver.

Dedi yalvaran bir sesle. Ne olduğunu anlamadan kendimi koltukta buldum.

- Hastane fikri daha mantıklıydı.

-İstersen kan kaybından ölene kadar gidelim ?

- Böyle iyi.

Güldü ve dikiş işine devam etti. Bilincimi kaybetmeye başlamıştım bile. Çok fazla korkuyordum nedense. Ben bunlara alışmış biriydim oysaki. Her gün neredeyse Mert tarafından bi yerlerim dikilirdi. Ama bu kez. Farklıydı. Korkuyordum çünkü ölürsem, yanımda olmayacaktı.

Ben ne ara bu kadar bağlanmıştım bu çocuğa ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bayan EgoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin