°2| Hijo De La Luna

188 22 60
                                    

Ay'ın oğlu.

10-10-1957

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10-10-1957

Matmazel Siyah,
Hasır yapraklarınıza kalemim ile karalar ekleyeceğim için tekrardan affınıza sığınıyorum. Fakat içimdekileri anlatabileceğim tahta bir piyanodan ve deri kapaklı güzeller güzeli defterimden başkasına sahip değilim.

İzninizle daha önce bahsetmeye fırsat bulamadığım, belki de hazır hissetmediğim için, çocukluğumun hazin hatırasını anlatmak istiyorum size. İlk sayfanıza yazdığım gibi hristiyan bir ailenin oğluyum. Henüz küçük bir oğlan çocuğuyken bu durum ailemin aşırı gaddar olmasına sebep olmasının yanı sıra günah keçisi olmak benim görevimdi evimizde. En küçük şeyde suçlanan ve azarlanan ben olurdum. Yanlış anlamayın yaramaz bir çocuk değildim aksine çok sakin ve babasına büyük bir sevgi besleyen bir yapım vardı. Ne kadar azarlansam da, dövülsem de babamın kudreti karşısında hayran kalırdım ve ona tapardım. Ta ki tüm bu eziyetler en kötüsüne bağlanana kadar. Evet en kötüsü. Şiddete bir süre sonra vücudunuz alışıyor, ruhunuz ise açılan yaraları dolduruyor. Mantığınız ise sizin kötü biri olduğunuza ve bunları hak ettiğinize inandırıyor ama hayır benim suçum yoktu hiçbir zaman. Dediğim gibi o gece sevgili babam çevresine ve tanrısına karşı en iyi olduğu günü geçirmiş ve eve gelmişti. Fikrince günah işlemeye hakkı vardı ve meskeni olan kasaba meydanında duyduğu bir şeyi en nefret ettiği insanda, benim üzerimde denemek istemesine yol açmıştı. Küçüktüm algılarım açık değildi, uyuşuktum. Fakat kaba etlerimde hissettiğim acı hâlâ beynimde tazedir. Bunu unutamadım. Yaş aldıkça her şeyin farkına varmaya başladıkça ise engel olmaya çalıştım. Fakat ben çelimsiz bir gençtim. Gücüm yetersizdi. Orta yaşlı babam gün geçtikçe yaşlanmaya başlayınca ise bu durumdan yavaş yavaş kurtulmaya başlamıştım. Kurtulmak? Pardon bu biraz garip geldi. Hiçbir zaman anılardan kurtulamayacağımı unutmuşum.

Neyse annem tenimin beyazlığının ve genç bir çocuğa dönüştüğüm sıradaki şekilsiz vücudumun çirkinliği dolayısıyla beni şeytanın oğlu olarak adlandırırdı. Ondan nefret ederdim. Babam yaşlandığında ve artık yaptıklarını hatırlamayacağı lanet bir hastalığa yakalandığında bizi terk edip gitmesi hayatımın arınma aşamasını başlatmıştı.

Babama bakmak için piyano çalmayı öğrenmiş ve kilisede çalışmaya başlamıştım böylece. Diyeceksiniz ki size bu kadar acı çektiren bir birey için hala çabalamanız ne kadar mantıklı. Şunu söylemeliyim ki, ben onun oğluyum. Aynı kan damarlarımda akıyor. Ben annemin dediği gibi şeytanın oğluyum ve ona itaat ediyorum sadece. Evet ben bir deliyim belki de. Ne diyebilirim ki onu yavaş yavaş öldürmek için ilk önce saltanata alıştırmalıydım fikrimce. Şimdi yavaş yavaş bitiyor, beni tanımıyor, hatırlamıyor, sadece yarattığı iblis ile birlikte son nefesini vermeye biraz daha yaklaşıyor.

Sizi korkutmak istemezdim Matmazel. Fakat herkesin trajik bir hikayesi vardır. Hatırlamak önemli olan. Dediğim gibi o son nefesine yaklaşırken ben de son nefesimi vermek için hazırlanacağım. Aklıma ilk gelen canıma kıyma yöntemi yanmak olsa da diğer tarafta tanrının gazabı ile yeterince yanacağımı bildiğim için nehrin soğuk suyuyla damarlarımı dondurmak daha mantıklı bir çözüm gibi geldi gözüme. Son iki gündür aklımdan sadece bu geçiyor kaç haftam, kaç ayım kaldı bilmiyorum ama ölüm şeklim hazırdı. Her şeyimi paylaştığım -piyano, nehir kenarı ve kilise- üç şeyin ortasında veda etmek kendime vereceğim bir hediye olacak. Eve gitmeliyim. Şeytanın yemek saati yaklaştı.

Yoongi Min.

✴️

13-10-1957

Pazar günü yaklaştıkça anlatmak istediğim hikayeye karar vermek zorunda hissetmek beni heyecanlandırıyor. Eski kütüphaneden çaldığım hikayeler ve onları şarkılara çevrilmiş hallerini keşfetmek tam bir zevk kaynağı. Üstelik kimse bunu anlamıyor. Ben hikayelerimi kendi dilimde anlattıkça onların hiçbir şey bilmeden dinleyerek kendilerinden bir şeyler katması gülünç. Siyah saçlı üzgün bir kadının trajik hikâyesini gülümseyerek dinlemeleri bunun en büyük kanıtı. Tabi o ceylan gözlü çocuk hariç. Oyunumu bozması can sıkıcıydı.
Hoşçakalın Matmazel Siyah.

Yoongi Min

✴️

15-10-1957

Algılayamıyorum. Neler döndüğünü çözemiyorum sayın günce. Af buyrun Matmazel. Demek istediğim hikayemi anlatmaya başladığım dakikalarda bana yine eşlik etti kahverengi saçlı genç. Şaşılacak şey! Bu melodiyi nereden bilebilir ki? Üstelik kulağıma fısıldar gibi şarkıyı mırıldanması. Deli edecek beni! Tek eğlencem insanlara trajik travmaları fark ettirmeden anlatmak. Bunu benden çalmaya çalışması yetmiyormuş gibi bir de anlattığım hikayedeki bebeğin lakabını bana yakıştırmıştı! Hayır yanlış anlamadınız Matmazel Siyah. Resmen elime bir kağıt sıkıştırıp kiliseden koşarcasına çıkmıştı. Kağıtta ise 'tenin gümüşten. ay'ın oğlu.' yazıyordu. Benim annem ay olamayacak kadar berbat bir insandı. O sadece yalnız kalmamak için babama tutunurdu-

Bir saniye. O zaman bu hikayede asıl annem çingene ve beni yaratan annem ise inci ay mı?

Ne saçmalıyor bu çocuk. Arınma ayinime kendisini dahil etmesi yetmezmiş gibi bir de kafamı karıştırıyordu. Ben şeytanın oğluyum. Kafamı bulandırmasına izin vermeyeceğim. Sevgilerle Matmazel Noir.

Yoongi Min.

✴️

Ceylan gözlü gencin aklından geçen ise çok daha farklıydı. Bir hafta boyunca piyanistin çalacağı parçayı düşünüp durmuş ve annesinin ona bıraktığı nota kitaplarını ve efsaneleri okumuştu. Fakat yine hiç beklemediği ve annesinin ona piyano ile çaldığı parçanın karşısına çıkması kendisini şaşkına çevirmişti. Bu sefer ağlamamıştı belki de ama yine de eşlik etmekten kendini alamamıştı. Bir de cesaret edip onun eline kağıt parçası sıkıştırmıştı. Eve koşarcasına geldiğinde ablasının onu görünce yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu. Uzun zaman sonra bu kadar heyecanlı ve onu yaşarken görmek hoşuna gitmiş gibiydi. Hatta sırf bu durum için akşama güzel bir sofra kurmuşlardı birlikte. Olanlardan ona bahsedip bahsetmemek arasında kalmıştı ne de olsa bunları yaşadığı kişi bir erkekti ve ablası onu yanlış anlasın istemiyordu bu sadece bir hayranlıktı. Annesine benzettiği bir piyaniste olan hayranlık.

~

Şarkılarla birlikte ilerliyorsunuzdur umarım, kurgunun büyüsünü kavramak için bunun önemli olduğunun altını çizmek isterim.

Beğendiniz mi?

Yoongi ve Jeongguk hakkında ne düşünüyorsunuz?

Buraya Yoongi'nin piyano ile çaldığı versiyonunu da bırakayım.(Mecano-hijo de la luna)

Lola,
Sevgilerle...🌼💙

Take Me To Church | yoonkook [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin