°3| Tanz Mit Mir

158 23 54
                                    

Gece yeni başladı, şeytanlar gülüyor, birbirimizin kadehlerini dolduralım.

✴️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

✴️

Kasabada her sene bereketli yazın verimini kutlamak adına kışın başlarında geleneksel bir panayır veriliyordu. Bu kasabadaki insanlar neşeyi birbirlerinden alıyorlardı. El ele tutuşup çevrede dans etmeyi gülüp eğlenmeyi ve kışın getireceği zorlukları hafifletmek adına meydanda toplanmayı, fıçı fıçı birayı tüketmeyi. Kaz, ördek, tavuk ve daha bir sürü çeşit zengin yiyecek ile başarılarını kutlamaktan zevk alıyorlardı. Bu şekilde geleceğin yükünü geçmişte hafifletmek adına kendilerine fırsat tanıyorlardı. Genç yaşlı demeden ortada dans edip gün sonunda bir günlük günah kurallarını hiç saymaya izin veriyorlar. Gecenin sonunda zevkin doruklarına ulaşmak adına hotelde oda peşinde koşuyorlardı. Evet sadece bir geceliğine arınmayı kabul ediyorlar ve yeni gün başladığında hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlardı. Normalde Yoongi bu tür etkinlikleri ve meydanda dolanmaktan haz almazdı. Hele insanların yalancı neşeli halleri küçüklüğündeki anne ve babasının ilişkisini hatırlattığı için daha daha öfke duyardı. Fakat hayatına son vereceği süre kısaldıkça her şeyi son bir kez daha tatmak ve görmek adına panayıra gelmişti. Şimdilik insanlar toplanmak ve konuşmak adına duvarlar ve yemek dolu masaların başında dolanıyorlardı. Karınlarını doyuruyor ve gerekli özgürlüğe ulaşacak cesareti almak adına biralardan yudumluyorlardı. Yoongi ise tüm alanı gören bir çeşmenin mermerine çökmüş gelip geçenleri inceliyordu. Kimisi çok güzeldi, kimisi çok yaşlı, kimisi kirli, kimisi fakir, kimisi sadece içmeye gelmiş...

Bu şekilde kafasında insanlar hakkında senaryolar kurup onları bir tiyatro perdesinin ardında oynatıyordu. Biri annesi oluyordu, biri babası. Bazen kendisini o insanlarımış gibi hayal ediyordu. Derken gözlerine meydana giriş yapan bir çift takıldı. İkisi birbirlerine oldukça benziyordu. Saç renkleri, yüz tipleri, yürüyüş biçimleri. Sadece gözleri benzemiyordu. Bu şefkat içeren gözlerin bir başkasında olacağına da inanmıyordu zaten. Alışmıştı o bakışlara, sesine, onun oturduğu banka arada kendisi oturup arkadan kendisini izlemenin nasıl bir his olduğunu hayal ettiği bile olmuştu. Normalde kimsenin kendisi hakkında ne düşündüğünü umursamazdı bile ama bu genç kendine alıştırmıştı çoktan ve bu çok kötüydü. Çok, çok fazla kötüydü.

Jeongguk, insanlar ile arasına çizdiği sınırın üstüne güle oynaya oturuyormuş gibi oluyordu her pazar gösterisinde. İsmini bile öğrenmişti papazdan. Üstelik kimsenin ismini aklında tutmayı sevmezdi. Bunca zamandır içinden konuşurdu, ablasından hediye olan defterini de bu yüzden kullanmaya başlamamış mıydı zaten. İç savaşını kaybetmek istemediği için bir yere aktarmak istemişti daha sonra hatırlamak adına. Fakat şimdi sarsılıyordu. Daha fazla yakın olmak istemiyordu bu gence. Üstelik neden çekildiğini bile anlamdıramıyordu. O bir erkekti, ne gibi bir özelliği dikkatini çekmiş olabilirdi ki?

Take Me To Church | yoonkook [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin