♡ 3 ♡

1.1K 88 55
                                    

Yüzüme fırlatılan yumuşak bir nesne ile irkilerek doğruldum. "Merlin'in sakalı aşkına neler oluyor!"

Açıkçası uyanır uyanmaz göreceğim ilk şeyin büyük boy aynasının karşısında kol düğmelerini ilikleyen bir adet Malfoy olmasını hiç mi hiç beklemiyordum.

Tanrım! Normalde ağzından akan salyayı silme zahmetinde bile bulunmayan Ron'un salyalarını yüzüme sileceğine dair ettiği yeminler ile uyanmaya alışık olan ben, böylesine bir görüntü karşısında âdeta dumura uğramıştım.

Dürüst olmak gerekirse, Malfoy fazla iyiydi.

"Beni süzmen bittiyse kalk ve hazırlan. Yoksa geç kalacaksın."

Evet, ikna olmuştum.

Bir rüya da olmalıydım.

Sabah kalktığımda gördüğüm Malfoy ve bu Malfoy'un ben geç kalmayayım diye beni uyandırması, sadece rüyalarda görülebilecek kadar imkânsız ve saçmaydı.

Hatta rüya da bile görülemeyecek kadar...

Merlin aşkına! Yoksa ölmüş müydüm?

"Potter o fasulye kafanın içinde benimle ilgili ne gibi düşünceler dönüyor bilmiyorum ama bu benim gram umrumda değil. O nedenle... " Ders kitaplarını eline alarak hâlâ yatakta yatan bana son bir kez bakış atmayı ihmal etmeden, kapıya yöneldi. "Kalk."

Şaşkınlıkla arkasından bakakalmıştım. Dün akşam ki çocuk birden nereye kaybolmuştu? Dengesiz herifin tekiydi ve bu beni inanılmaz derecede sinirlendiriyordu. Malfoy her zaman ki kadar aynıydı, ve bu bir şeylerden şüphelenmem için yeter de artardı. Karıştırdığı haltları ona yakın olarak öğrenebilirdim. Sonuçta artık aynı odada kalıyorduk ve eh, açıkçası Çapulcu Haritası hâlâ bendeydi. Bu durumlar içerisinde benden herhangi bir şey saklamasına imkân dahi yoktu.

Bunları boş vererek, derse geç kaldığım gerçeğini göz önünde de bulundurarak hızlıca hazırlandım. Şükürler olsun ki dersin başlamasına sadece bir kaç dakika kala sınıfa girmeyi başarabilmiştim. İlk ders Gryffindor ve Slytherin ortak dersi olan İksir dersiydi. Açıkçası sabahları böyle bir derse girmek, hiç de iç açıcı değildi. Özellikle bir Gryffindorsanız...

Sınıfa girdiğimde Hermione ve Ron her zaman ki yerlerinde, hiç şaşılmayacak bir şekilde tartışıyorlardı. Neden onların sürekli olarak tartıştığı hakkında en ufak fikrim dahi yoktu. Peh, açıkçası pek umursadığım da söylenemezdi Sonuçta insanların arasında ki olaylara burnumu sokmam doğru olmazdı.

Malfoy hariç.

Onun hakkında ki her olaya burnumu sokuyordum ve açıkçası bundan hiç mi hiç rahatsız değildim. Ona güvenmiyordum. Bunun en önemli nedenlerinden biri, onu tanımamamdan kaynaklanıyordu. Ne yapabileceğini, ne düşündüğünü veya ne hissettiğini tahmin edemiyordum. Malfoy, en az diğer herkese gösterdiği kadarıyla vardı kafamın içinde. Umursamaz, asi, dik başlı ve sinsi... Açıkçası bunlar dışında onda görülebilecek -daha doğrusu insanlara gösterdiği- herhangi başka bir özelliği yoktu.

İkinci nedense hiç şüphesiz, büyük savaşta bize ihanet eden tarafta olup, bize karşı durmasıydı. Bunu tabi ki bekliyorduk, sonuçta soyunun asil kan takıntısı olan insanlarla dolu olan birinden bunu beklememek aptallık olurdu.

Uzun lafın kısası, onun işlerine burnumu sokmamın tek nedeni, bunun için bana bir sürü neden vermesiydi. Herkes onu kötü sanarken bir kere bile çıkıp, "ben iyiyim" dememiş, hakkında ki hiçbir lafı yalanlamamıştı. Böyle bir durumda, neden onun masumluğuna inanmak gibi bir aptallık yapacaktım ki? Sonuçta bundan rahatsız oluyor, yahut gocunuyor gibi durmuyordu.

Dediğim gibi, Draco Malfoy'un karakteri kafamda zaten uzun yıllar boyunca yaşadıklarım ve gördüklerimle yerine oturmuştu. Tabi, ben öyle sanıyordum. Sadece son bir kaç gündür, kendinden o kadar farklı ve bana da bir o kadar yabancı biri gibi davranıyordu ki, nedenini merak edip sorgulamamak mümkün değildi.

Öğrenecektim.

Bu tavırların nedenini öğrenecektim.

Bunu kafaya koymuştum. İki seçenek vardı; ya Malfoy birşey saklıyor ve bunu belli etmemek için iyi biri gibi gözükmeye çalışıyordu, ya da gerçekten değişmek için uğraşıyor, çaba gösteriyordu.

Hoş, tanıdığım Malfoy tanımına uyan tek seçenek birinci seçenekti. Bu durumda yapılacak en iyi şey ise, onu araştırmak ve gerçeği öğrenmeye çalışmaktı.

"Hermione, sence Harry bu kadar derinlemesine ne düşünüyor olabilir?"

"Bilemiyorum. Ama düşüncelerinin Malfoy hakkında olduğuna dair asalar üzerine bahse girebilirim."

İrkilerek, sanki ben onları duymuyormuşçasına konuşan arkadaşlarıma döndüm hayretle. "Hey, ben de buradayım ya hani? Sizi duyabiliyorum ya hani?"

"Oh," dedi Ron şaşkınca. "Gerçekten duyabiliyormuş Hermione."

Abartılı bir tavırla gözlerimi devirdim. "Hâlâ burdayım."

"Affedersin dostum. Unutmuşum."

Ron'un imalı bakışlarına maruz kalmaya devam ederken dilimle dişimi sıkarak, gözlerimi 'ne var?" dercesine kocaman açtım. Fakat gıcık bir şekilde hâlâ gülümsemeye devam ediyordu.

Merlin! Bu çocuk cidden çekilmezdi.

"Hey, Potter! Yataktan kalkabilmişsin."

Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan Malfoy, ön sıraya oturarak arkasını dönmüştü. Aniden karşıma çıkmasına şaşırırken, dedikleriyle beraber daha da şok olmuştum. Malfoy'un arsız bir tonda sarf ettiği bu sözler, sınıfta bulunan herkesin şok olmasına ve imalı bir şekilde kıkırdamasına neden olmuştu.

Merlin, bu çok utanç vericiydi!

Kirpiklerimi kırpıştırarak, bana bakan arsız gözlere şaşkınlıkla bakmaya devam ettim.

"Ah, seçilmiş çocuğun sadece iki lafla bu hâle gelecek kadar hassas olduğunu bilmiyordum!"

Malfoy'un arkasında, Blaise'in omzuna kolunu atmış Pansy Parkinson'un sözleri üzerine benim yerime Hermione cevap vermişti öne atılarak.

"Seçilmiş kişi olması bizim gibi duyguları olan bir büyücü olduğu gerçeğini değiştirmiyor, Parkinson."

Pansy'nin bayık bakan gözleri, Hermione'nin bal rengi kızgın gözlerine her zamanki umursamazlıkla bakarken homurdandı. "Hadi ama Mione, bunca yıl içinde en azından biraz olsun daha az ciddi olmanı beklerdim. Şaka anlayışın, derslerinin aksine cidden berbat."

Överken gömmek mi?

Tam bir Slytherin imzalı iş.

Boğazımı temizleyerek, asıl konuya dönüş yaptım. "Bel altı mizahlarını lütfen benimle temas eden oksijenlerin sana da çarptığı ortamlarda bir kenara bırak."

"İnanamıyorum Potter!" dedi sahte bir şaşkınlıkta.

Bu ifade, bu tını, bu sözler... Fazla tanıdık.

"Dün gece sana benim yatağımı beraber kırma teklifi ettiğimde anlamadığını gösteren o ifadelerine kadar sahte miydi herşey?" Telaşla kollarını, göğüs hizasında birleştirdi. "Bir sapıkla aynı odada kalan eşsiz bedenim bu gerçeği kaldıramaz!"

Evet... Draco Malfoy her zamanki gibi tam da 'Potter ile dalga geçip onu sinir küpüne döndürüp öylece bırakmak' formundaydı.

"Malfoy rica ediyorum sabah sabah kafamı ütüleme. Başımın etrafında dönen yıldızlardan daha baş döndürücüsün."

Hass...

"Sonunda baş döndürücü olduğumu anlamana sevindim."

...Siktir.

Bu kafayla son savaşı kazanabildiğim için çok teşekkür ederim Merlin.

Legend Of The Impossibility ~ drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin