Yürüyorum. Çok uzaklara gidiyorum bu sefer. Her bir adımımda ayak seslerimle birlikte içimdeki burukluk hissi yükseliyor. Yanımda hiçbir şey yok. Ne bir damla su, ne de bir miktar yemek. Aç susuz gidiyorum ormanın derinliklerine. Sonra buna nasıl başladığımı hatırlıyorum. Kafa dinlemeye diye çıktığım yolda şu an nerede olduğumu bile bilmiyorum. Bu okulun bahçesinde yürümekle aynı şey değil, bu yaşadığın yerde ölmek ya da memleketinde kaybolmak gibi geliyor insana. Yazmak, anlatmak, bir dağın tepesine çıkıp bağırmak istiyordum adeta. Dinlediğim müzikler sanki ne hissettiğimi biliyormuşçasına hep etrafımdalardı. Şimdi ise yanımda hiçbir şey yok. Sadece ben, etraftaki karga sesleri ve kurt ulumaları. Kafamı kaldırdığımda görüyorum dolunayı. Onun sayesinde- güneşten yansıttığı ışıkla- görebiliyorum önümü. Bastığım kuru dal parçaları birer birer çatırdayıp ufalanıyorlar. Sonra duraksayıp bir dala , bir de ağaca bakıyorum. Düşünüyorum kendi kendime ve; " Bu yerdeki kuru dal parçaları ve kurumuş ağaç bir zamanlar birliktelerdi. Şimdi ise ikisi hem cansız hem de yalnızlar. Acaba bu hikâyenin sonu hep böyle mi bitiyor ? Yoksa masalların hep mutlu sonla bitiyor olması bile masallarda kullanılan olağanüstü öğelerden biri mi ?" diye. Sonra hatırlıyorum yazdığım yazıları, yaşadığım anıları ve çektiğim acıları. Daha sonra yerdeki dala ve ağaca dikkat kesiliyorum ay ışığında görebildiğim kadar. Ağaç dala bakıp evladını kaybetmiş bir anne gibi ağlıyor, dal da aynı şekilde adeta yerini yadırgıyor sanki. Tam o sırada gözümden birkaç damla yaş akıyor. Acı içerisinde ağlıyorum. Diyorum ki; keşke bu dal o ağaçtan hiç ayrılmasaydı, keşke o ağaç hiç köklerini kurutup hayatını söndürmeseydi diye. Yapacak hiçbir şey bulamayınca yoluma devam ediyorum. Ay'ın önüne bulutlar geldiği için hava adeta göz gözü görmeyen bir karanlığa bürünüyor yavaş yavaş. Ağaçlar da sıklaştığı için önümü görmemi zorlaştırıyor. Tam keşke bastığım yeri bari görebilseydim dediğim anda ayağım kayıyor ve adeta hava basıncını kanımda hissediyorum.
Hava akımını vücudumda hissettim. Dikkatsizdim çünkü tek ışık kaynağım olan Ay'ın önüne gelen bulutlar ortalığın kararmasına neden oluyordu. Bir süre sonra birden uyandım. Başımın fena halde ağrımasıyla birlikte gözümü açmaya çalıştım. Gökyüzüne baktığımda bulutların dağılmış olduğunu ve etrafın hafif aydınlık olduğunu fark ettim. Ben Ay'a bakıyordum, o ise bana. Aşağıya baktığımda yerden çok yüksekte olduğumu fark ettim. İlk başta ne olduğunu anlam veremesem de sonrasında her şey bir anlam kazanmıştı. Yavaş yavaş olanları hatırlamaya başladım. En son yürüyordum, sonra ayağım kaydı ve yuvarlanmaya başladım. Çok kısa bir süre sonra da etrafımda hissettiğim hava akımını hatırladım. Uçurumun olduğunu görmemiş ve yuvarlandıktan sonra devasa uçurumdan aşağı düşmüştüm. Sonra yukarı baktım. Tahminen bir 16 metre civarı boyunca yuvarlanarak düştüm ve sanırım o sırada kafamı çarptım diye düşünerek başımın ağrıma sebebini ona bağladım. Sonra fark ettim ki ceketim uçurumda hala yaşayan bir ağaca takılmıştı ve o sayede hayatta kalabildiğimi anladım. Tam bir mucizeydi bu. Ağrım artınca elimi çok kıpırdamamaya çalışarak yavaşça başıma götürdüm. Bi anda elimin hafif nemlendiğini hissettim. Elimi yavaşça geri çektim ve başımdan akan kanların elime bulaştığını gördüm. Ve uluyan kurtların kanımın kokusunu alıp gökten inmiş gibi dibimde biteceklerini de adım gibi iyi biliyordum. Eğer ki akan kanı durdurmazsam bir süre sonra bilincim kapanacak ve doğrudan oraya bayılıp anında yem olacaktım. Sonra yavaşça aşağı baktığımda düşersem hayatta kalma şansımın hiç olmayacağı kadar yüksekte olduğumu gördüm. Başımı hafifçe sağa ve sola çevirip etrafı gözlemledim. O sırada sağ tarafımda asılı olduğum ağacın köklerinin olduğu yerde küçük bir düzlük olduğunu gördüm. 3 seçeneğim vardı: 1.si o küçük yere atlayıp düştüğüm 16 metreyi hiçbir ekipmanım olmadan tırmanmaya çalışacaktım; 2.si burada hiç kıpırdamadan durup kan kaybından ölmeyi ve leş olarak kendiliğimden kayıp aşağı düşmeyi bekleyecektim; 3.sü ise en az zahmetli olandı, direk kendimi aşağı atıp hayatıma bir son verecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Başlangıç, Umut Dolu Birkaç Nefes
Short Storyİnstagram'ı silmeden önce orda yazdığım birkaç şeyi buraya ekleyip böyle bir başlangıç yapmanın iyi olabileceğini düşündüm 🙂