nice to meet you

43 6 2
                                    

Kitap şarkısı- lovelytheband broken

Hayatın masallardaki gibi olmadığını öğrendiğimde liseye geçmiştim. Biraz geç olduğunun farkındayım. Ama o zamana kadar hayatımda bir zorlukla karşılaşmamıştım. Ailem, arkadaşlarım, okulum hepsi sorunsuzdu. Asıl sorunun bu olduğunu anlamam ise dediğim gibi geç olmuştu.

Çocukluğum huzur dolu bir ortamda geçti. Evde hiç kavga yaşanmazdı. Ama bilirsiniz hiçbir şey kusursuz olmazdı.... Bir gün okuldan eve erken dönmüştüm. Kapıyı açacağım sırada içeriden bağırışlar duydum. Elim kapının kolunda kaldı. Bu ses tonunu kesinlikle daha önce duymamıştım. O şekilde, elim kulpta kıpırdamadan, belki bir saat bekledim. İçeri girmeye cesaret edemedim, Sesler şiddetini hiç düşürmedi. Annemlerin kapıya yöneldiklerini fark edince ,hangi akılla yaptığımı bilmiyorum muhtemelen şok ve meraktandı, evin yanına saklandım. Babam hışımla kapıdan çıktı, söylenerek arabasına bindi ve gitti. Annem ise hemen ardından kapıda göründü "Nereye gidiyorsun, manyak herif?". Lanetler okuyarak o da arabasına binip babamın peşinden gitti. Ağzım bir karış açık bir şekilde eve girdim. Annem ve babam o akşam eve gelmedi...

Ertesi sabah zil sesiyle uyandım. Annem açar diye düşünerek yatmaya devam ettim. Ama zil ısrarla çalmaya devam ediyordu. Aşağı inip kapıyı açtığımda karşımda iki polis memuru vardı. "Nakamoto Yuta siz misiniz?" Polisi başımla onayladım. "Üzgünüm ama anne ve babanız dün gece bir kaza yapıp hayatlarını kaybettiler."

Ve işte o gün benim masalım lanetlendi...

Kazadan sonra insanlardan uzaklaşmaya başladım.
Tanıdığımı sandığım ailem aslında bambaşkaydı. Ve bunun arkasını hiç bir zaman öğrenemeyecektim. Diğer insanların da onlar gibi olabileceğinden korktuğum için kimseye güvenmemeye başladım. Böylece biraz isteyerek biraz da istemeyerek toplumdan soyutlandım.

Ve ben Nakamoto Yuta dört yıl boyunca lanetli yaşadım...

----------

"İşte bu da son koliydi." Büyükbabam elindeki karton kutuyu arabaya koyarken yorgun bir şekilde söyledi. Kazadan sonra reşit olmadığım için vekaletimi büyükbabam üstlenmiş beni yanına almıştı. Hiç bir zaman bani bir fazlalıkmışım gibi hissettirmedi. Ama ona yük olduğumun farkındaydım. Ayrıca güven sorunum da düzelmiş falan değildi. Bu yüzden büyük babamın karşı çıkmasına aldırış etmeden lise boyunca yarı zamanlı işlerde çalıştım. Mümkün olduğunca arka plan işlerini aldım , insanlardan ne kadar uzak o kadar iyi. Ve sonunda ayrı eve çıkabilecek kadar para biriktirdim.

Ve işte on sekizime girip üniversiteye başladığım gibi büyükbabamı yalnız bırakıyorum. Sorunlarıma rağmen onu seviyorum ama bu benim için çok zor. Dört yıl boyunca, her gözümü kapayışımda o günü tekrar yaşadım, ataklar geçirdim. Ve bunlar benden sonra en çok onu yordu. Her ne kadar onun için üzülsem de evden ayrılmam ikimiz için de daha iyi.

Büyükbabamın omzuma koyduğu eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. Artık veda vaktiydi. Biraz zorlansamda ona sarıldım. Temasları mümkün olduğumca azaltmak da kazadan sonra kendimi rahatlatmak için yaptığım şeylerden biriydi. Başta tereddüt etsede kollarımı sıkınca o da kollarını sırtıma sardı. Ayrılınca ilk konuşan büyük babam oldu. "Artık veda vakti...ha?". "Evet." gülümseyerek başımı salladım. "Yeni hayatında başarılar evlat." Cevap vermedim, sadece gülümsemeye devam ettim. O da bir şey demedi. İçli gülümsemelerime alışmıştı artık.

"Gidebiliriz." Nakliyeci adam arabayı yerleştirdikten  sonra yanımıza geldi. Onu başımla onayladım ve arabaya bindim. Camdan elimi çıkarıp salladım ve aynadan son kez ona baktım. O ise sadece gülümsedi. Sanırım bu ona benden geçmişti ya da ondan bana. Kim bilir?

Broken | YuWinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin