3.Bölüm 🌸

103 12 4
                                    

1 Buçuk Ay Sonra...

Bu süre boyunca annemlerin evinde kalmıştım. Deniz de her zaman olmasa da çoğu zaman burada kalıyordu. Tabi bana kalsa hastaneden asla çıkmam, ama işte... Herkesin tek derdi beni teselli etmek, yüzümü biraz da olsa güldürmek, tekrar hayata döndürmek. ama anlamıyorlar ki, ben zaten hayattayım, sadece derin bir uykuda gibiyim, komadayım san ki ben de... Hani demiştim ya, hemşire Muratla birlikte duygularımı da o odaya kapatttı, tam olarak böyle işte. sanki Murat, bakmalara doyamadığım o çimen gözlerini açsa, ben de tekrar açacağım gözlerimi hayata...

Duygularımızın\kalplerimizin karşılıklı olması gibi bir şey sanırım... Belki de gibisi fazla. Aşk bu mudur peki? Hissettiğini hissetmek mi? Ya da hissetmediğini hissetmemek... Tam olarak nedir bilmiyorum aşkın genel tanımını ama benim için aşkın tek anlamı o...

En kötüsü de şu sürecin bitmemesi. 1 buçuk ay oldu gözlerinin içine bakamayalı ama 1 ömür gibi geliyor bana. Tamam, ömrümün sonuna kadar beklerim ben onu ama yine de bir an önce uyansın istiyorum. Doktorun dediği gibi yıllarca uyanmamasından da çok korkuyorum... Bu süreçte en büyük destekçim ise, Selda teyze. Hem kendi dik durmaya çalışıyor, hem de beni dik tutmaya çalışıyor. Sanırım beni tek anlayan insan o. Müfit amca da farksız sayılmaz, o da dik durmaya çalışıyor ama çok iyi biliyorum ki, içi kan ağlıyor... Annem ve babam da bir yandan benim durumuma üzülürken bi yandan da Murata üzülüyorlardı. Berfin bile beni bırakmak istemiyor, zorla gidiyor okula. Ayşegül de sadece önemli işler için gidiyor şirkete. Yagız ve Selimle bile ara sıra görüşüyorlar. Hem benim durumumu görmek, hem de kızları görmek için geliyorlar sık sık. Ama çoğu zaman hastane de oluyoruz. O orada yatarken evde olmak  canımı fazlasıyla sıkıyor.

Aaa Cemre, Serkay, Burak ve Almira dan bahsetmeyi unutmuşum... Çocukluk arkadaşlarım. Onlar da çocukluk aşkı. Ozan ve Deniz, Burak ve Almira... Onlar da 1 ay önce kadar fln geldiler. Normal de Ozan ve Deniz İzmir de yaşıyorlar, evli değiller, aileleriyle İzmirdeler. Almira ve Burak ise evli. 4-5 yıl kadar bir süredir de Hindistan da yaşıyorlar. İstanbula gelme sebepleri de benim evleniyor olmamdı ... Onların olanlardan haberi yoktu tabi. Akıl mı kaldı haber verelim? Düğünüm için geldiklerinde olanları öğrenince çok şaşırdılar ve beni asla bu durumda bırakıp dönmeyecekleri konusunda ısrarcı oldular. Ve gerçekten de Selda teyzeden sonra beni anlayabilen kişiler onlar. Moralimi az da olsa düzeltebiliyorlar hemen. Onları bana Allah gönderdi desem yeridir.

Ve evet, boş zamanımda kamerayı açıp karşısına elimde gitarla geçiyorum ve şarkı söyleyerek kaydediyorum. Sonra da o kayıtları cd lere aktariyorum. Çünkü o akşam Murat benden böyle bir şey istemişti. Tamam onu kaybetmedim ama yine de yapıyorum işte. Gerci hayattan da vazgeçmemi söylemişti ama o ölüm ve hayat arasında ki ince çizginin üzerindeyken nasıl hayata devam edebilirdim ki?

Her neyse... Her şeyi anlattım diye düşünüyorum. Şimdi ne yapıyor olduğuma gelelim... Yine istemeye istemeye o hastane kapısından çıktım. Selda teyze, Levent amca, Ayşegül ve Selim ile Murat için gelmiştik ve şimdi de dönüyorduk. Otoparkın oraya geldiğimizde Selda teyze ve Levent amcayla vedalaştık.

"Odaya kapanmak yok anlaştığımız gibi tamam mı? Eve gittiğinde güzel ve yemeğini yiyip biraz dinlen, kendini üzme."

"Tamam Selda teyze, merak etme."

"Görüşürüz kızım, dikkat edin."

"Görüşürüz Levent amca."

Selim ve Ayşegül de onlara veda ettikten sonra onlar kendi arabasına, bizde Ayşegül ile Selimin arabasına bindik. Yol da sus pus oturup yolu seyrederken telefonumun çalmasıyla çantamı karıştırıp içinden telefonu aldım. Arayan Almira ydı.

ÖZLEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin