Tek bölümlük bir Klaroline hikayesi, devamı gelmeyecek. Hikayede Caroline Klaus' a bağlı değildir. Umarım keyifle okursunuz :)
Klaus'un kurutulmuş bedenini almama ramak kalmıştı. Klaus Salvatore kardeşler tarafından kurutulmuştu ve bu saçma plan yine Elena içindi. Elena'yı kurtarma odaklı ilerleyen hayatlarında onu kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye atmışlar, anlık ve aptalca bir planla kötü kurdu kurutmuşlardı. Fakat Elena için güven sağlandığında sakince düşününce kendilerini bekleyen büyük Mikaelson tehlikesinin ciddiyetinin farkına varmışlar ve bu düşüncesiz, tehlikeli fikirden geri dönme kararı almışlardı. Ve Elijah ile aramda geçen uzun konuşma sonucu Elijah bedeni benim almam konusunda ikna olmuştu.
"Üzgünüm Caroline ama yapmak zorundaydık. Elena'yı öldürecekti ve başka çaremiz yoktu. " demişti Stefan bana onu kurutmaları için geçerli olduğunu düşündüğü sebepleri sıralarken. Bunu yapmaları gerektiğine inanmış ve yapmışlardı. Gözlerindeki acımayı görmüştüm, Klaus'u kuruttukları için bana acıyordu, benim için üzülmüstü bu açıktı. Ama bu kadar açık olan bir şey daha varsa o da Stefan'ın merhamet dolu kalbinde Klaus için en ufak bir insanlık belirtisi olmadığıydı. Klaus için acıma, pişmanlık, insani hiçbir duyguya yer yoktu. Yine de her ne kadar benim için üzülse de benim çekeceğim acı her şey olup bittikten sonra akıllarına gelmişti. Ve samimi ama kısacık bir özür konusmasından sonra benden köken aileyi Klaus'un bedenini benim almam konusunda ikna etmemi istemişlerdi. Muhtemelen kökenlerin hemen orada kalplerini sökmelerinden korkmuşlardı.
Her iki taraf da onlara asla ihanet etmeyeceğimi bildikleri için Klaus' u teslim almak için en ideal kişi bendim. Onlara ne kadar kızgın olursam olayım, köken aileyi durduracağıma dair söz vermiştim. Evet Klaus'a yaptıkları affedileme bir şeydi, bana yaptıkları affedilemezdi, ama ben affediyordum işte. Tüm yaptıklarına rağmen hala onları korumaya çalışıyordum. Klaus'un da dediği gibi ben buydum işte. "Sen busun Caroline, insanlara kızgın kalamazsın. Sana tüm yaptıklarına rağmen hala onlar için çabalıyorsun, beni bazen gerçekten çok şaşırtıyorsun. Onlara ihtiyacın olduğunda yanında oldukları için yaptıklarıı her şeyi unutmanı, affedilmeyi hak etmiyorlar. Hiç kimse bu kadar merhamet dolu olmamalı."
"Damon." dedim açtığım kapıdan içeri sabırsız ama yavaş adımlarla girerken. Fakat Damon cevap vermedi.
"Damon! " diye yineledim. Ama bu sefer sabırsızlığımı ve öfkemi sesime yansıtarak. Klaus'u kuruttukları yetmiyordu bir de alay mı ediyordu yani benimle?
"Damon, komik değil. Gerçekten. Beni biraz daha böyle oyalarsan Rebekah ve Elijah bir sorun olduğunu düşünecek ve buraya gelecekler. " dedim bu kez. Gerçekten sıkılmıştım. Bir an önce Klaus'u alıp gitmek istiyordum, kurutulmuş olarak kaldığı iki gün onu özlememe yetmisti. Ve bu sessizlik gerçekten sinir bozucuydu.
Evet Damon aptal ve umursamazdı, ama böylesine ciddi bir konuda şaka yapıp bu kadar uzatmak ona göre bile değildi. Bir terslik olduğunu seziyordum. Bu depoda bir şeyler dönüyordu ve olan her neyse hiç hoşuma gitmemişti.
Birden ağzımı kapatan ellerle korkuyla sıçradım. Ama Damon'ın burnuma dolan kokusu ve kulağıma dolan güven verici sesleriyle tepki vermedim ve ellerini ağzımdan çekmesini bekledim. Sessiz olmamı işaret ettiği için bir şey söylemedim ve ona "Ne oluyor?" bakışları atmakla yetindim. Okumam için sessizce oynattığı dudaklarının bana "Alaric" dediğini anladığımda içimi öyle bir korku kapladı ki bir an tüm vücudumun elektriğe kapıldığını sandım. Yine de Klaus'u kurtarmak için bir şeyler yapmam gerektiğinin bilincinde olduğumdan sessiz olması için sonsuz bir çaba gösterdiğim hızlı adımlarımla Damon'ın beni yönlendirdiği tarafa gittim.