ᴀᴋᴛ - ɪɪɪ

390 47 121
                                    


AKTD R E I

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

AKT
D R E I

𝘸𝘪𝘳 𝘴𝘪𝘯𝘥 𝘯𝘪𝘤𝘩𝘵 𝘴𝘰 𝘷𝘦𝘳𝘴𝘤𝘩𝘪𝘦𝘥𝘦𝘯, 𝘥𝘶 𝘶𝘯𝘥 𝘪𝘤𝘩







der Mensch kann zwar tun, was er will, aber er kann nicht wollen, was er will. . .❞ (Arthur Schopenhauer)
[ istediğimizi yapabiliriz, ama isteklerimizi seçmekte özgür değiliz. . . ]













𝕺rtalığa sinen sessizlik, zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştı ikisinin dilini.

Chris, yaslanmakta olduğu yatak başlığına sırtını iyice yapıştırırken zamanın başlangıcından bu yana hayalini kurduğu bu anın büyüsünü, sanki küvetin üzerinde süzülen küçük bir baloncuğu patlatır gibi anlık dikkatsizliğiyle patlatmış olduğuna inanamaz hâlde yalnızca yutkunmakla yetindi.

Felix ise taş kesilmiş durumdaydı. Nefes bile almıyordu. Zayıf göğsü birkaç saniyeliğine dahi olsa inip kalkmayı kesmişti.

Korkuyordu Chris. Konuşmaktan, yamacında bir Yunan heykeli gibi kaskatı kesilmiş güzel adamın bir anda canlanıp ona cevaplamaktan kaçınacağı soruları soracağından emindi, çekiniyordu. Çünkü biliyordu, ağzından dökülecek en anlamsız kelime bile karşısındaki genç adama yıllarca uğruna süründüğü, evrenden evrene fırlatıldığı gerçeği sorması için cesaret verecekti.

Korkuyordu Felix. Konuşmaktan, yamacında gözlerinin yuvalarına birer uzay boşluğu sığdırmış karşıyı izleyen güzel adamın bir anda canlanıp onun kendi benliğine dair unutmaya mahkûm edildiği en karanlık parçayı aydınlatacağından emindi, çekiniyordu. Çünkü biliyordu, ağzından dökülecek en anlamsız kelime bile Felix'in zihnindeki gerçeklik sisteminin anında çökmesine sebebiyet verecekti.

Aslında kim olduğunu bilmek için deliler gibi kıvranan bir yanı vardı. Bunu öğrenebilecek olduğu olasılığını işittiği anda tir tir titremeye başlayan bir başka yanı da.

Tuhaftı, gerçekten de tuhaftı. Tanrı ve onun şu kendine has yöntemleri tuhaftı. Tüm ahiret, Felix Lee'nin işlediği günah ile sallanmışken onun bunu bilmiyor olması, gerçek olamayacak kadar tuhaftı. Tanrı'nın bu tuhaflığın üzerine örttüğü perde ise yırtılmıştı.

"Lanetlenmek için ne yaptın?"

Her ne kadar bu soru cümlesi, Felix'in ağzından adeta yanlışlıkla yuttuğu zehri tükürür gibi çıkmış olsa da lanetlenmenin bir uğurda yapılmış olması gerektiğine ilişkin bir anlam yüklüydü sanki soruşunda.

Chris bunu istemiş gibi sormuştu. Chris lanetlenmeyi istemiş gibi.

Sorusuna bir cevap alamadı.

𝓮𝓵𝓯 | chanlix [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin