Bir insanın tüm ömrü boyunca unutamayacağı biri olmak muazzam bir durumken bir o kadar da berbattır. Attığı her adım, söylediği her sözcük seni hatırlatabilir. Hatalarında sen varsındır, doğrularını da yanında götürüp gittiğin zaman o hatalar boğar insanı. Dokunduğun onca hatıra, dinlettiğin onca şarkıdan sorumlusundur. Döktürdüğün onca gözyaşı her adımında karşısına çıkar ve yaşanabilir olan her şey lügatının alamayacağı bir boşluğa düşer. Anlamlandıramadığın binlerce duygu, anlayamadığın onca kelime hep senin içindir. Yaşayabileceğiniz her şey kursağında bir yumru olarak kalmıştır adeta. Sizin renkleriniz, sizin gökkuşağınız, sizin yağmurlarınız hep seni hatırlatır ona. Ertesindeki renkler ise soluktur onun için. Gökkuşağının renkleri anlamını yitirmiştir. Ve ikinizin ıslanamadığı her yağmur doğa olayından öteye geçemez onun için.
Sevmek böyledir işte azizim, severken yaptığın her şeyin bir çetrefili vardır sonrasında. İnsan sevmemeli bana göre. Sevecekse de ucu ucağı olmadan değil, gayet tabii ve gayet alışılagelmiş sevmeli. Onu hatalarıyla kabullenmeli lakin o hataların sonrasında doğuracağı sonuçları da göz önünde bulundurarak sevmelidir. Aksi durumlar bir delilikten başka bir şey değildir.
Hoş bu dünyada hangimiz aklı başında insanlarız ki..