Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Dora, o gece dolunay olduğunu biliyordu. Uyuyamıyordu bir türlü. Remus'ların çadırından gelen hışırtıları duyunca üzerine kalın hırkasını geçirip çadırdan çıktı. Sirius ve James, Remus'un koluna girmiş, ormana doğru ilerliyorlardı. Dora içindeki dürtüye engel olamayarak gizlice onları takip etmeye başladı.
Uzun bir süre yürüdükten sonra durdular. Dora'nın saçları stresten renkten renge giriyordu. Kamp alanından çok uzaklaşmışlardı şimdi.
Dora ağacın arkasında gizlenip bir süre onları izledi, ardından ise beklenen sahne gerçekleşmeye başladı.
Dolunay ışığı Remus'un üzerine düşmeye başladığı an James ve Sirius Animagus formlarına geçtiler, Remus bağırarak dönüşüm geçirirken Dora neredeyse ağlayacaktı. Dönüşüm tamamlandığında Remus, Animagus formlarına geçmiş olan James ve Sirius'a baktı.
Sirius'u alıp James'in üzerine fırlatınca Dora istemsizce çığlığı bastı. Aldığı darbeyle yana düşen James'in üzerine bir de Sirius düşünce ikisi acıyla inlediler.
Remus hızlıca başını çığlığın geldiği yere çevirdi. Ve sonra onu gördü, Dora'yı.
Dora'nın eli ayağı birbirine dolanmıştı. Kalp atışlarını yavaşlatmak için derin nefesler aldı, ardından nereden geldiği bilinmeyen bir cesaret ile Remus'a doğru yaklaşmaya başladı.
Göz temasını kesmeden, dikkatli birkaç adım atarak ona doğru ilerledi. Remus da aynı şekilde ona bakıyordu. Dora bir adım daha atarken ayağının altındaki dal çıtırdayarak kırıldı, Remus kızgın bir hırıltı çıkardı.
"Tatlı küçük kurtçuk," diye fısıldadı Dora titreyen sesiyle. Remus gözlerini kısarak ona bakıyordu.
"Remus, lütfen," dedi Dora gözlerinin içine bakarak.
Remus pençesini hızla savururken karanlığın içinden fırlayan bir gölge Dora'ya kendini siper edip onunla birlikte yere düştü.
"AH!"
"Regulus?" diye haykırdı Dora korkuyla. "İyi misin? Cevap ver, iyi misin!?"
Remus bir pençe daha savuracekken Sirius, Remus'un üzerine atladı ve deli gibi havlamaya başladı. James'de hızla koşarak gelip boynuzları ile Remus'u ormanın diğer ucuna doğru itmeye başladı.
Dora hızla ayağa kalkıp Regulus'un kolunu omuzuna attı. Yarı koşarak kamp alanına geri döndüler, ardından Dora Regulus'u kızların çadırına sokarak koltuğa yatırdı.
"MARLENE! LILY! UYANIN!"
"Ne oluyor?" dedi Marlene uykulu uykulu. Koltukta acıyla inleyen Regulus'u görür görmez yatağından atlayıp Regulus'un yanına gitti.
"Reg, iyi misin?" dedi gözleri dolarak.
"Regulus cevap ver!" dedi yineleyerek.
"Reg, lütfen!"
Regulus kendini zorlayarak gözlerini açtı ve Marlene'in yüzündeki korku ve endişeyle harmanlanmış ifadeyi gördü.
"Ağlama," diyebildi zorlukla. Ardından gözlerini tekrar kapattı.
Lily elindeki Geyikotu şişesinin tıpasını açmaya çalışıyordu, Dora da tırnaklarını kemirip duruyordu. Onların sesine Mary ve Dorcas da uyanmıştı.
"Reg, benimle kal. Gözlerini kapatma, ne olur." diye fısıldadı Marlene. Onu uyanık tutmaya çalışıyordu, gitmesine izin veremezdi.
"Regulus, benimle kal, lütfen." dedi tekrardan. Lily tıpayı açmayı başarabilmişti nihayet, yaranın üzerine Geyikotu şişesinin yarısını boşalttı. Ardından yara yavaş yavaş kapanmaya başladı. Regulus acıyla inleyerek gözlerini açtı.
"İyi misin?" dedi Marlene. Sesi çatallaşmıştı. Regulus ellerini Marlene'in sarı saçlarında gezdirdi ve fısıldadı. "Sen varken bana bir şey olmaz Sarışınım."
Dora çadırın önünde tüm gece oturdu. Marlene ve Regulus koltukta uyuyakalmışlardı. Nihayet, güneş doğduğuna ormanın içinden oldukça bitkin gözüken James, Sirius ve Remus çıktı. Dora hızla koşarak onların yanına gitti. Onu gören Sirius, taşıma görevini Dora'ya devretti. Dora hızla Remus'un kolunu omuzuna atıp elini beline yerleştirdi.
Çadıra girdiklerinde Regulus'a yaptıkları gibi Geyikotu özü ile yaraları iyileştirdiler ve Remus koltukta uyuyakaldı.
"Sana gelmemeni söylemiştik Dora." dedi James. Ne kadar yorgun olduğu sesinden belli oluyordu.
"Biliyorum," dedi Dora sadece.
"Regulus nasıl?" dedi Sirius. Endişeli gözüküyordu.
"Lily yarasına Geyikotu özü döktü, uyuyor." dedi Dora. Sirius rahatlamış bir şekilde başını salladı. Ardından James ve Sirius yataklarına doğru ilerlerken, Dora Remus'un yanında oturmaya devam etti.
Çok geçmeden kollarını Remus'un beline dolayıp uykuya dalmıştı bile.
