Birkaç saatlik yolculuğun ardından geldikleri yer gayet güzel bir kamp alanıydı. Ormanın içindeydiler ve ormanın ortasından geçen nehire de epey yakındılar. Profesör Dumbledore ve diğer binaların başkanları -McGonagall başta olmak üzere- kuralları açıklamak için öğrencileri sıraya dizdiler.
"Üç günlük kaçamağımıza hoş geldiniz çocuklar!" dedi Dumbledore neşeyle. "Üzülerek belirtiyorum ki burada reşit olmayanların sihir kullanması katiyen yasak." Ardından eliyle sekiz tane çadırı işaret etti. "Bu çadırlar Genişletme Büyüsü ile genişletildi. Her bina için ikişer tane var, kızlar ve erkekler için. Ormanın etrafında Muggle kovucu büyüler mevcut, bu yüzden istediğiniz gibi ormanda dolaşabilirsiniz ancak orman dışına çıkmanız kesinlikle yasak."
"Buradaki davranışlarınız yüzünden puan kaybedebilirsiniz ama kazanabilirsiniz de," dedi Profesör McGonagall. O da diğer profesörler gibi büyücü cüppesi yerine muggle giysileri giymişti. "Umarım güzel vakit geçirirsiniz. Binalar arası kavga kesinlikle yasak, şimdi gidip çadırlarınıza yerleşebilirsiniz."
"Profesör?"
"Buyrun Miss Tonks?"
"Acaba ben arkadaşlarımla birlikte Gryffindor çadırında kalabilir miyim?"
McGonagall Dumbledore'a döndü. "Sorun olur mu Albus?"
Dumbledore gülümseyerek Dora'ya cevap verdi. "Elbette kalabilirsiniz Miss Tonks."
Dora gülümseyip teşekkür etti, ardından Gryffindor çadırına doğru giden arkadaşlarını takip etmeye koyuldu.
Lily, Marlene, Dora, Dorcas ve Mary çadıra girdiklerinde hepsinin ağzı bir karış açıldı. Çadırdan çok büyük bir evin içindeydiler. Küçük bir mutfağı, küçük bir salonu, ve ranzalar vardı.
"Ben koltukta yatarım, zaten baya büyük." dedi Dora salondaki koltuğu işaret ederek.
Diğer kızlardan onaylayan mırıltılar çıktı, ardından yerleşmeye başladılar.
"Bana ne Aylak, ben alt katta yatmam. Üst katta yatacağım."
"Ne fark ediyor Pati?" dedi Remus sinirle. "Alt tarafı uyuyacaksın."
"Saçım bozulur." dedi Sirius saçlarını savurarak.
"Sen gerçekten salaksın." dedi Remus eliyle alnına vurarak.
"Hayır bebeğim, ben delilik ile dahilik arasındaki ince çizgide yürüyen bir mükemmellik abidesiyim."
"Sirius," dedi Remus derin bir nefes alarak. "Seni boğmadan kaybol."
Sirius koşarak çadırdan çıktı.
"Aylak, belki de biraz sakin olmalısın?" dedi James yavaşça. "Biliyorum, en sevmediğimiz gün geliyor ama pozitif düşünmeliyiz."
"Burası çok tehlikeli." dedi Remus James'in gözlerinin içine bakarak. "Etrafta muggle kovucu büyüler var biliyorum ama ya -ya bir şey olursa?"
"Olmayacak, Aylak. Söz veriyorum. Hem biz yanında olacağız." dedi James, Remus'un sırtını sıvazlayarak.
Sirius ise arkasına bakarak koşarken yanlışlıkla Ravenclaw çadırına dalmıştı.
Kızların çadırına.
"Sen kimsin be?" dedi sinirle bir kız. Sirius ayağa kalkmaya çalışırken tekrar yere düştü, çünkü kız çok güzeldi.
"Asıl sen kimsin?" dedi Sirius kızı süzerken.
"Önce ben sordum," dedi kız sinirle. "Burası kızların çadırı. Üstelik Ravenclaw'ların. Şimdi ben seni lanetlemeden buradan çık, yoksa gerisine karışmam."
"Çıkacağım, ama önce bir şey sormalıyım."
"Ne istiyorsun?" dedi kız kaşlarını kaldırarak.
"Adın.. adını söyler misin?"
"Ester.." dedi kız Sirius'un gözlerine bakarak. "Ester Jones."
"Ben Sirius," diye yanıtladı Sirius sırıtarak.
"Tanıştığıma sevindim, şimdi çadırdan defol." dedi Ester çıkışı göstererek.
Sirius Ester'e son bir kez baktıktan sonra çadırdan çıktı. Gryffindor'ların erkeklerinin çadırına doğru yürüdü ve içeri girdi.
"İyi misin Sirius?" dedi James. Sirius boş boş bakıyordu.
"Ne oldu, birine falan mı çarptın?" dedi Remus gülerek.
"Yok, o bana çarptı."
"Kim?" dedi James ve Remus aynı anda.
Sirius kollarını Remus'a doladı. "Sana teşekkür ederim Remus."
Remus Sirius'un kollarını bedeninden çekti. "Sen cidden iyi değilsin. Ne için teşekkür ediyorsun?"
"Hayatımın aşkını bulmama yardımcı olduğun için."
"Hasiktir." dediler aynı anda.
"Kim?" dediler yine aynı anda.
"Ester," diye fısıldadı Sirius. "Ester Jones."
dırırırırırım
işte karşınızda Ester Jones!
şimdiden shiplemeye başlayan kaç kişiyiz ^^