[2] Bulunamayan

34 6 5
                                    

Beyninin içinde tekrarlanıp duruyordu kelimeler, tüm sözcükler oldukları yeri kaybetmiş, karışıyorlardı birbirlerine. Sanki harfler oyun oynuyordu, kelimeler birbirine giriyor, kafasının içinde sesi yankılanıyordu.

Neydi bu?

Ya da kimdi?

Yüzünü bile bilmediği kişiyi rüyalarında görüyor, sadece sesini duyuyordu. Ulaşmak istese bile simsiyah bir gökyüzünden konuşuyordu sanki. Elini uzatsa dokunacaktı belkide ama uzatamıyordu.

Annesi evin içinde büyük bir gürültüye sebep olan ses ile tekrarlanmasından korktuğu şeyleri düşünmemeye çalışarak elinde bulunan bıçağı hızla tezgaha attı, koşuşturarak merdivenlere gelmiş, oradan hızla sesin duyulduğu yere ilerlemişti.

"Taehyung!"

Oğlunu yerde tepkisizce uzanırken görmüştü.

Endişeyle eli ayağına dolanmıştı her zaman ki gibi. Altından kalkamadığı düşüncelerini bir kenara bıraktığında koşuşturdu ona doğru.

Yanına eğildi hızla, gümüş yüzüklerle kaplı olan elini oğlunun yüzüne götürdüğünde endişeyle uyanması için bir şeyler yapma çabasındaydı.

"Taehyung..burdayım bak bana."

Annesinin tiz ve endişeli çıkan sesiyle, seslerden biraz uzakta kalan babasının merdivenleri çıkış sesi duyulmuştu.

Babası geldiğinde derin nefes alarak ilerledi onların yanına.

Tarhyung güçlükle gözlerini aralamış, neler olduğunu hatırlamaya çalıştığında başarılı olmuştu.

Her zaman ki gibi adlandıramadığı nöbetlerinden geçirmiş, annesi başına endişeli bir şekilde beklerken babası hemen öbür yanındaydı.

"İyi misin?"

Doğruldu hafifçe annesinin tedirginlik dolu sesiyle.

"İyiyim anne, sorun yok."

Yerinde doğrulmaya çalışırken tutunduğu yerlere bedeninin ağırlığını vererek ayaklanmaya kalkıştı.

Annesi destek verirken afallasada kendine gelebilmişti.

"Taehyung, doktoruna bir danışalım. Neredeyse üç haftadır olmuyordu. Tam iyileştin derken yine yapıştı yakana."

Babasının tok sesi koridorun duvarlarına çarparken onun kulaklarıda işitmişti.

Başını sallamakla yetindiğinde yemek yemeyi es geçerek odasına girdi. Anne ve babasının hastalığı hakkındaki tartışmasını dinlemek istemediği için kapıyı kapatarak
bedenini yatağa bıraktı. İşaret parmağı ve baş parmağı ile anlını ovuşturuyordu.

Bu bayılma nöbetleri dört yıl önce, ortaokuldan mezun olduğu ilk gün başlamıştı. Hocası okul birincisi olan öğrencisini kürsiye davet ederken adını duyduğun sırada kalabalık olan salondaki tüm gözler onun üzerine dönmüştü.
Okul yıllarında onu kıskanan arkadaşlarının kin dolu bakışlarıyla öğretmenleri ve ailesinin gurur dolu bakışları onu süzerken herkesin merakla beklediği tek şey üstünlükle okul birincisi olan öğrencinin yapacağı konuşmaydı. Taehyung normalde böyle şeyleri umursamadığı gibi o günde umursamamışken herhangi bir konuşma hazırlamamıştı. Dakikalar geçtiğinde hocası bir kere daha donuk bakışlarıyla etrafı süzen çocuğun adını seslendi. Annesi oğluna sesleneceği sırada Taehyung'un bedeni yer ile buluşmuştu.

Böyle saçma sapan, hastalık olup olmadığı belirsiz bir şeyin elinde oyuncak gibiydi adeta. Başına bir anda ağrılar giriyor, afallamasına sebep olurken gözlerinin kararmasına yol açıyordu.

İlk zamanlarda yaşı itibariyle çocukluk ile alakalı "sık rastlanan vakalar" diye adlandırılıp geçiştirilsede, geçiştirilecek kadar basit bir şey olmadığı fark edilmiş,  doktor işini ciddiye alabilmişti.

Ara ara epilepsi krizlerine dönüşsede epilepsi değildi. Tam epilepsi belirtileri yoktu, bu krizlere epilepsi denilmesi saçma olurdu.

Tansiyonu da yoktu, herhangi bir kalp hastalığı da, küçüklükten gelen bir travması ya da hastalıkları yoktu. Hokeye başlamadan önce geçtiği sağlık testlerinden tam onay almış olmasına rağmen sürekli onu rahatsız eden atakları ve bunun yan etkileri can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.

Saçma sapan yerlerde baş gösteriyordu, onun fazla alakasız yerlerde düşüp kalmasına neden oluyordu. Hiç beklenmedik zamanlarda ortaya çıkıyordu, takım ile gittiği şehir dışında hoca oda eşleşmelerini yaparken, arkadaşları ile gittiği sinemada arkadaşlarının sesini duysa bile arka koltukda kollarının iki yan düşmesiyle, idmandan sonra gireceği duşun kapısında bile düşüp kalmıştı.

Herhangi bir "ben geliyorum" uyarısı ya da günler önceden genel yan etkilerde göstermiyordu. Çoğu doktor onu incelemiş kimisi saçma sapan hastalık isimlerini bularak geçiştirmeye çalışmıştı. Psikolojik bir durum olarak düşünüldüğünde şehirde adı yayılmış olan psikolog yardımı da bir işe yaramamıştı.

Doktorların teşhisini koyamadığı bu şeye Taehyung ve ailesi alışmıştı. Atak, kriz gibi isimlerle adlandırılıyordu Kim ailesinin evinde.

Babası yeni doktorlar bulmakta ısrarcı davranırken, Annesi arkadaşı olan doktorun Taehyung ile ilgilenmesi taraftarıydı.

Babasının yurtdışından bulduğu bir doktorun oğluna bakmasını ne kadar çok istiyorsa, anneside bir o kadar istemiyordu.

İkili Taehyung'un her nöbetinde aynı tartışmayı yapıyor, daha da uzatıp duruyordu.

"O adamı araştırdım gerç-"

"İstemiyorum! Taehyung oyuncak değil, bunu sana kaç defa daha anlatacağım?"

Annesi ve babası sürekli aynı konuyu tartışıp dururken, bilmedikleri, asla bilmeyecekleri bir şey vardı;

O da, Taehyung'un o nöbetler sırasında ne yaşadığıydı.

______________________________________________

Kısa oldu biraz, ama hoş mu oldu bilemem. :)

Telepathy | TaeKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin