İyi okumalar♥️
Elimdeki valizi yatağımın altına koyduğumda epey yorulduğumu fark ediyordum. Sabahtan beri tam üç saatlik bir yoldan geçmiştik, ve yol boyunca taktığım maske yüzünden nefes alamamıştım. Bu virüs her ne b*kuma çıktı bilmiyorum ama cidden maske takmaktan nefret ediyorum. Alnımda biriken teri elimin tersiyle silince derin bir nefes alıp odanın boş kokusunu içime çektim. Elimdeki maskeyi çöp kutusuna bırakınca yanımdaki Mina'ya göz attım. O da benden farksızdı.
"Ee evi nasıl buldun unnie?"
"İyi gibi Tzuyu. Yani otobüsten daha rahat bir yer olduğu kesin."
Dediği şeyle birlikte gülerken bana kaşlarını çatıp baktı.
"Sen hâlâ üstünü değiştirmedin mi?"
Şaşkınlıkla üstüme baktım.
"İyi de neden değiştireyim? Daha dört saat falan oldu bunu giyeli. Her saat başı kıyafet mi değiştireceğim?"
Kıyafetime elini sürüp tiksintiyle bakarken, "Kızım o kadar yoldan geldik. Ya virüs kıyafetine yapışmışsa?"
Sinirle gözlerimi devirdim. Yine titizliği tutmuştu kılıbık Mina'nın..
"Of Mina-ya. Ne gerek var kalsın."
"Olmaz öyle şey. Sonra virüsü kap, bana bulaştır. Allah'ım ya rabbim."
İnatlaşmanın bir anlamı yoktu. İlla ki bana istediğini yaptıracağını bildiğim için hızla yukarı kata çıkıp odaları gezdim. En soldaki odayı gözüme kestirince bavulumu yatağın altından alıp oraya koydum. Sonuçta odam artık burası olacaktı...
Aslında evi tutarken burayı pek gözüme kestirmemiştim. Özellikle de Mina. Kore'nin burası epey ıssız ve sessiz görünüyordu. Fakat ben kafamın sakin olması için buranın daha iyi olabileceğini düşündüm ve Mina'yı ikna etmeyi başardım(!) Ama Mina'ya bakınca hâlâ biraz endişeli olduğunu görebiliyorum. Gerçi Mina korkağın teki olduğu için virüsten bile korkan birisi. Bu yüzden normal. Umarım kısa sürede adapte olabiliriz. Taşınalı bir hafta oluyor, fakat ben ve hafızam olsun en sevdiğim çantamı getirmediğim için o kadar yolu tekrardan gidip geldik. Tabii Mina hanımın da başımın etini yemediği kalmadı o sürede.
Evi yavaş yavaş düzenledik. Geniş ve sanırım saymadım ama dört beş odası olan bir ev. Sadece kendi odasına Mina sağ olsun bir oda dolusu kıyafetini doldurdu. Ona bunun için kızdığımda ise 'zevk meselesi' deyip durmuyor mu? Çıldırıyorum. Kendisi benimle alakalı her şeye maydonoz olabiliyor çünkü.. Ha eğer bir de şu okul kaydını çabucak yapabilirsek her şey yoluna girecek.
Sabah kahvaltısını zaten gelmeden önce yaptığımız için erkenden vakit kaybetmeden evden çıktık. Bizim hemen yan evimizde kalan Momo ve Jeongyeon ise velimiz gibi oldular bir hafta içinde. Buraya geldiğimizde normal olarak yabancıydık. Fakat onlar bizi buraya daha ilk günde alıştırdılar.
Flashback (5 gün önce)
"Hey hadi Jeongyeon çıkalım artık!"Jeongyeon hızla ayakkabısının bağcıklarını bağlayıp dışarı uçunca Momo yine jokbalini bitirmeye çalışıyordu.
"Hah hah maşallah yüce Momo. Ağzına at onu bir parçada! Hadi oğlum göm onu!"
Jeongyeon her zamanki gibi Momo'yu gaza getirip jokbali tek lokmada yutmasını sağlarken, Momo ağzı jokbal dolu bir şekilde konuşmaya çalışıyordu.
"Yo bo no toloş? Dur bi yomoği yeyim."
"Sus. Ağzında yemek varken konuşma. Atla şu bisiklete gidelim artık şu tımarhaneye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twilight |taetzu|☑
FanfictionSiyaha boyanmış bir gökyüzü. Burası alacakaranlık sokağıdır, ve kimseye güvenme Chou Tzuyu. ONESHOT!! taetzu fanfic. ©️lalisam_m