|Chan|
"Şey..."
Kardeşim geldiğinden beri karşımda oturmuş, parmakları ile oynayarak konuşmaya çabalıyordu. Yanımda sürekli gürültü yapan çocuk şu an konuşmaya çalışıyordu.
Bu hareketleri de tahminlerimi doğru çıkarıyordu. Sanırım cidden ondan hoşlanmıştı.
Yani en azından ben öyle düşünüyordum. Ne olduğunu bilmiyordum çünkü. Jisung birinden hoşlansa kendisi halletmeye çalışır, bir sonuç aldığında veya çıkmaza girdiğinde gelir bana anlatırdı.
Küçükken de böyleydi. Bir yerini acıtır, oyuncağını kırar, kalemlerimi kaybederdi ve başta kendisi halletmeye çalışırdı. Başaramadığı zaman dolu gözler eşliğinde yanıma gelirdi.
"Ben..." demişti en sonunda konuşmaya başladığında. Başını yerden kaldırmış, gözlerime bakmıştı. "Onu seviyorum. O da bunu biliyor."
Dedikleri ile beraber şaşkınlığımdan dolayı gözlerimi sonuna kadar açmıştım. Hiçbir şekilde istemediğim bir şey olmuştu ve şu an karşımdaki çocuğun gözleri dolmaya başlamıştı.
Aldığı yanıt kötü olmalıydı ki yanağından birkaç damla süzülmüştü. Hemen onları elleri ile silmiş, konuşmaya devam etmişti.
"Kimseye söylemek istemedim hyung. Ona da söyledim hatta. İkimizden başkası aramızda olanları bilmiyordu. Söylediğimde ise bana kızdı ve karşılık vermeyeceğini söyledi."
"Çok sert mi tepki verdi?"
Sorduğum soru ile beraber yine dolu gözleri ile bana bakmış, başını iki yana sallayarak sorumu cevaplamıştı. Derin bir şekilde nefes alıp vermiş, ayağa kalkarak kardeşimin yanına oturmuştum.
Ben bile onu ağlatmaya kıyamıyorken, o şu an yanımda bir oğlan için ağlıyordu. En yakın arkadaşım için hem de.
Kollarımı onun bedenine dolamış, başını göğsüme yaslayarak saçlarını okşamaya başlamıştım. O da karşılık vermiş, hıçkırdıktan sonra daha da sokulmuştu.
Onun ağlaması ile kalbim sıkışıyordu. Sonuçta, küçük kardeşim benim her şeyimdi.
"Bak biriciğim." demiştim yumuşak bir ses tonu ile beraber. "Eğer kötü bir şekilde cevap verdiyse bunu benden saklama. Ve neden ona söylediğin zaman anlatmadın?"
"Eğer anlatsaydım şimdi olduğu gibi sakin kalmazdın."
Dedikleri ile beraber kıkırdamış, ardından saçlarına minik bir buse bırakmıştım. O ise nefes alıp vererek kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu.
"O zaman sana söyleseydim 'Sen kimsin de benim kardeşimi üzüyorsun it' diye dalardın ona." demişti. Onun gülmesiyle ben de gülmeye başlamıştım. "İkinizin kavga etmesini istemedim hyung. Şimdi ona bir şey deme tamam mı? Senin bildiğini bilmesin."
Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra gülümsemeye başlamıştı. Kendisini biraz daha toparlamış, ardından yanımdan kalkarak bana bakmıştı.
Odasına gittikten sonra arkama yaslanmış ve bir elimle yüzümü kapamıştım. Sorun ikisinin birbirini sevmesinde değildi aslında.
Benim kardeşimi nasıl ona emanet edeceğimdi. Onu öyle kolay bir şekilde veremezdim.
YOU ARE READING
What is this •Stray Kids
Fanfiction"Anasını satayım herifin kaşığı var" 『Jeongchan, Minsung, Hyunmin, Changlix』