Giriş

54 4 0
                                    

İki genç elleri birbirlerine kenetli bir şekilde koşuyorlardı ormanda. Eskiden buraya arkadaşları ve kız kardeşiyle gelip piknik yapar ya da eğlenirlerdi. Kaçmak için artık çok geç kalmışlardı. Asaları yanlarında yoktu ve kurtulmaları imkânsızdı. Bir süre daha koştuktan sonra Alice yere düştü. John hemen onu kaldırmaya çalıştı çünkü kaybedecekleri tek bir saniyeleri bile kalmamıştı. Kaçmaları ve buradan gitmeleri gerekiyordu. Onların gerçekleşmesi gereken hayalleri vardı. Onları kimsenin tanımadığı yeni bir hayata başlayacaklardı.

"Kal orada!" Bu sesi tanıyordu. En yakın arkadaşıydı bu gelen. Zaten şuan nerede olduklarını tahmin edecek kadar kendisini tanıyan bir tek o vardı. 

Hogwarts yıllarını düşündü birkaç saniye boyunca. Her şeyi beraber yapmışlardı. Beraber öğrenmişler beraber eğlenmişler ve hatta karanlık işareti bile beraber almışlardı. Artık şartlar ve durum değişmişti. Yavaşça arkasını döndü ve Alice'i korumak için onun önüne geçti.

"Bunu yapmak zorunda değilsin Max. Bırak bizi gidelim. Söz veriyorum bir daha buraya geri dönmeyeceğiz." Onlara yalvardığı için kendinden tiksiniyordu ama başka çaresi yoktu. Alice'i bu duruma o sokmuştu ve onu kurtarmak için her şeyi yapmaya hazırdı.

"Üzgünüm dostum bu yolu kendin seçtin. Bu muggle düşkünü aptal kız için bizi, aileni ve Lordu hiçe saydın. Böyle olmasını sen seçtin. Seni defalarca uyardım. Onu unutmanı söyledim ama sen beni dinlemedin. " Diye haykırıyordu genç adam. Durum onun içinde çok zordu. Onlar kardeş gibilerdi. 

"Bırak o gitsin. Bana istediğinizi yapabilirsiniz ama onu bırakın. Lütfen yalvarıyorum." Artık son çırpınışlarımızı yaşıyorduk. 

Max terden sırılsıklam olmuştu. Eliyle yavaşça yüzünü sıvazladı. Elleri titriyordu. Bunu yapmak istemediğini biliyordum ama başka çaresi yoktu. Ailesi Lord'a sadakatle hizmet ettiği için bu görevi tamamlamalıydı. Eğer başarısız olursa ailesi için büyük bir utanç kaynağı olurdu. Ailemizi utandırmamak için bu yolu biz seçmemiş miydik zaten. Tüm bu saçmalık aile onurunu ve safkanlığın geleceğini korumak için değil miydi. 

"En azından Ariadna'ya bu mektubu verebilir misiniz?"

Cebimden hafif kırışmış olan mektubu çıkardım ve onlara uzattım. Arkamdan belki de üzülecek tek yakınım Ariadna'ydı. Benim küçük kız kardeşim ona yaşatacağım bu acıyla yaşamak zorunda kalacaktı. Genç adam kendini kız kardeşine karşı suçlu hissetti. Ona onu koruyacağına dair sözler vermişti ama şu an bu sözleri tutması artık imkânsızdı. Onu koruyamayacaktı. Son bir kez onu sevdiğini bile söyleyememişti.

Alice'e baktı, biricik sevgilisine. Bir Hufflepuff olduğu o kadar barizdi ki. Böyle bir anda bile zarif ve mağrur bir şekilde bekliyordu yanımda. Sessizce gözyaşları süzülüyordu yanaklarından. Kabullenmişti öleceğini bunu gözlerinden anlamak çok zor değildi ama bir başkaldırış vardı gözlerinin arkasında. Her şeye rağmen dimdik duruyordu. Kız arkadaşını ilk defa bu kadar cesur görüyordu belki de. Sıkıca sarıldı ona.

Max sessizce iç çekti. Tüm bunlar çok ağırdı onun için. Ne yapacağını nasıl baş edeceğini bilemiyordu. Hafifçe başını salladı ve mektuba uzandı. Söyleyebileceği tek bir kelime bile kalmamıştı. Hoş söylenilecek bir şeyler olsa bile ağızını açabileceğini sanmıyordu bu saatten sonra.

İki sevgili gözyaşları akmaya devam ederken el ele tutuşup birbirlerine sanki ilk defa söylüyormuşçasına içten bir şekilde "Seni seviyorum" dediler ve yavaşça gözlerini kapattılar

"Avada Kedavra!"

"Avada Kedavra!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ROSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin