#2 curly and giraffe

64 4 0
                                    

Açık olan pencereden giren rüzgâr tenimin üstünde dans eder gibi geziniyordu. Kalkıp pencereyi kapatabilirdim, ama buna izin verdim. Sanki rüzgâr Calum'un öptüğü her yeri temizleyecek gibi hissettim. Ve bu his hoşuma gitmişti. Sonuçta onu unutmaya bir yerden başlamalıydım. Yorganın içinden çıktığımda banyoya gittim ve uzun bir duş aldım. İşe gitmem gerekiyordu. Hem okuyup hem çalışan bir insan olarak sorumluluklarımın farkındaydım. Banyodan çıktığımda hazırlanıp yürüme mesafesinde olan iş yerime doğru ilerlemeye başladım. Bir sigara yaktım ve yol üstündeki starbuckstan kahve aldım. Görebileceğiniz en kirli restaurant'a vardığımda kendimi önlüğümü giymeye zorladım. Bu pis kokuya rağmen hala burada çalışabiliyor oluşumdan dolayı kendimi tebrik ettim ve hergün aynı saatte gelen ,ayrıca tek müşterimiz olan Gally'nin siparişini almaya gittim. Adamın yüzü kırışıklıklardan görünmüyordu ama hala kalkıp bu restaurant'a gelebiliyordu. O adamı buraya bağlayan şeyin ne olduğunu düşünmeden edemedim. Ancak Gally deki değişiklik dikkattimi çekmişti. Her daim somurtkan olan yüzü bugün gülüyordu. "Her zamankinden mi?" "Hayır, sanırım artık yeni şeyler denememin vakti geldi." "Oh, pekala o zaman sana menüyü getireyim." Gülümseyerek kafasını sallayan Gally'e anlamaz bakışlarımı yolladım.Menüyü ona doğru uzattım ve çabuk seçebilmesini umarak başında bekledim. Ancak yemek seçebilmesi yarım saat sürmüştü. Kapı açılıp içeriye on sekiz yaşlarında iki çocuk girince bunu düşünmeyi bıraktım ve siparişlerini almaya gittim. Kıvırcık siparişini vermişti , ama sarı saçlı zürafa benimle uğraşmakta kararlıydı. "Hey, sütyen bedenin kaç?" " Siparişini verecek misin?" "Soruma cevap vermedin." "Hey luke, kızı rahat bırak." Araya giren kıvırcık sağolsun, adını öğrenmiştim."Bak Luke, ya siparişini ver yada siktir git." "Oh, pekala ben... ekstra soslu karışık pizza istiyorum." Sonunda siparişini aldığımda hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Gally'nin siparişinin hazır olduğunu belirten zil sesini duyduğumda siparişi almaya gittim ve Gally 'e yemeğini verip yanına oturdum. Arada sırada Gally ile sohbet ederdik. Ama şuan ki amacım kesinlikle sohbet değildi. Amacım karşı masada oturan kıvırcığı dikizlemekti, bu yüzden söylediği birkaç cümleyi takmadım ve dinliyormuş gibi başımı salladım. Aynı zil sesi duyulduğunda bu sefer zilin kıvırcık ve zürafa için çaldığından emindim. Siparişlerini alıp masalarına doğru yürümeye başladım. Kıvırcığın siparişini verdiğimde bana dönüp sırıttı ve Tanrım, Calum'dan yeni ayrılmış olmasam onun üstüne atlayacağımdan emindim.Ona hafifçe tebessüm ettim. Zürafayı ise takmadım ve fırlatırcasına pizzasını önüne bıraktım.Dudaklarını büzdü ve "Bu kadar tatlı bir insana tebessüm edemeyecek kadar taş kalpli bir kızsın."dedi."Oh, evet taş kalpliyim." Arkamı dönüp homurdanmasını umursamadan Gally'nin yanına gittim ve dikizlemeyi yarım bıraktığım manzarama geri döndüm. Dün Teresa'nın mesaisini Teresanın işi çıkmasından dolayı ben yaptığım için bir saat sonra evime geri dönebiliyordum. Ben bunları düşünürken kıvırcık, dandik kasanın önüne doğru ilerledi. Sanırım zürafa kendi yemeğini de kıvırcığa ödetiyordu. Teresa'ya kasaya bakması için seslendim ama ses gelmeyince kasaya da ben bakmak üzere kıvırcığa ilerledim. "Burada çalışan tek kişinin sen olduğunu düşünmeye başladım." "Uhm, evet.Biraz öyle gibi." "Pekala." Hesabı ödedikten sonra fişi ona uzattığımda kasanın yanında duran kalemi alarak fişin arkasına telefon numarasını yazdı ve bana verdi. Oh, sanırım burada yazan sayılar benim sıradan hayatımı değiştirecekti.

***FLAWLESSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin