Y

55 2 0
                                    




Yaşamı boyunca böylesi acemiliklerle, toyluklarla kendini saçmalamaya sürüklemezdi. Sevmezdi çünkü.

Flörtöz bir bakışa, tahrike zorlanan iki dokunuşa hiçbir zaman tav da olmazdı. Bu kadar basit olan ilişki ona göre değildi çünkü, baştan çıkmazdı.

Şimdi ise kendisine karşı gösterilen hiçbir işve, ilgi, alâka olmadığı hâlde, hatta aksi gibi tam bir huysuz serkeş olan birini delicesine merak ediyor, tanımak istiyordu. Bedeni karıncalanıyordu onu hatırladıkça.

Çarşıdan sonra gezdiği tüm yerlerde kendisinde bıraktığı negatifliği düşünüp durdu. O ufak ağzından daha ne gibi çirkef sözler çıkacaktı da kendisini sinir etmeyi başaracaktı acaba diye geçirdi içinden.

Son andaki yakalanmanın getirdiği şokla dehşete düşmüş bakışları gözünün önüne geldikçe gülmeden edememişti. Sonrada utançla allanan yanaklarını görmüştü, arkasını dönüp gitmeden hemen önce Doğuhan.

Bir rehavetle onu görünüş olarak beğendiğini, güzel bulduğunu dillendirmiş, ancak anlaşıldığını görünce de o cesurluğunu yitirmişti hemen. Gerçi erkek güzeli olmak da bir tuhaftı ama onun tabiri de hilkati de böyleydi demek ki... Çok da düşünmemeliydi.

Ertesi gününü ise, bir hafta öncesinden arayıp nişanına davet eden arkadaşına ayırmıştı. Hatta birkaç gün kendi riadlarında ağırlamak için söz koparmayı da başarmıştı ısrarları sonucunda.

Kendisi, Omar ve Ali ile İstanbul'da aynı üniversitedeydiler zamanında. Ali'yle çok daha eskiye dayanıyordu arkadaşlıkları ama Omar da onlara çok rahat uyum sağlamayı başarmıştı. Mezun olduktan sonra Omar ülkesine geri dönmüş, diğer ikisi de Antakya'ya geri dönmüştü.

Böylece hâlihazırda bekleyen işlerine atılarak, büyümeyi başarıp, hayatın getireceği serüvenlere ayak uydurmaya çalışmışlardı. Üstelik biri tam da bu akşam nişanlanmıştı bile...

"Abi demin biz ne yaşadık ya?"

Arkadaşının sorusu karşısında sessizliğini bozarak, "Sesini kes ve ağzını açma Ali..." diye uyardı onu.

Zaten kendi de bunu sorup duruyordu. Çakmak gibi tutuşan öfkeli bakışlarını bir anda gözlerinden çekerek terk etmişti orayı. Üstelik dün üzerine güldüğü bu dil bilmece oyunu şimdi kendi başına gelmiş, aynı mahcup ve şaşkınlığı bu sefer bizzat kendisi yaşamıştı. Nasıl böyle bir hatayı yapabildi aklı almıyordu!

Onun türkçeyi bilip, anlayıp böyle de rahatça konuşması müthiş şaşırtmıştı Doğuhan'ı. Buranın ana dili arapçaydı ve bir diğeri ise her ne kadar az da olsa fransızcaydı.

Peşinden aşağıya indiğinde, Zeyra'nın nişanın başından beri olan enerjisinin ve keyifli hâlinin yok olduğunu görmüştü. Dakikalardır onu izliyor, gözleri kesiştiğinde ise hemen kaçırmasıyla sonuçlanıyordu. Sanki zaten olmayan bir duvarı aralarına örmüş de tuğlalarını bir bir dikerek mesafeyi yükseltiyordu.

Ali' ye yukarı gelip de tüm her şeyi iyice çıkmaza sürdüğü için ilkel bir sinir besliyordu şuanda.

Sırıtarak, "Ben ne yaptım oğlum şimdi?" diye sorduğundaysa onu gırtlaklamamak için hiçbir sebebi kalmamıştı. Ancak o yine de sakin kalmayı tercih etti.

"Ne diye gelip türkçe konuşuyorsun kızın yanında ki? Bi de dedikodusunu yapar gibi!"

"Bunu beraber yaptık hatırlarsan, hem fena mı kız seni dolaylı yoldan anladı işte. Sana kalsaydı bir ay daha duygularından şüphe ederdin!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Fas'lıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin