Sorry

164 20 22
                                    

Sabah hiç istemeden kalkmıştım. Bu akşam gidiyorduk. Uzun bir süre arkadaşlarımdan ayrı kalacaktım. Ve, ondan da ayrı kalacaktım. Finn'den.

Valizime sadece üç beş parça bişey atmıştım. Tamamını bugün hazırlayacaktım. Ama önce arkadaşlarıma veda etmek istiyordum.

Üzerime bir kot bir tişört geçirip dışarı çıktım. Annemden zaten izin almıştım. Dün akşam çoğu kişi Sude'de kalmıştı. O yüzden onların evine gidiyordum.

Vardığımda kapıyı Sude açtı.

"Oh Millie, hoşgeldin!" diyip sarıldı bana. Ben de ona sıkıca sarıldım.

"B-benim size bişey söylemem lazım" dedim.

"Kötü bir şey mi oldu?"

Cevap vermeyip içeriye yürüdüm. Finn hariç herkes buradaydı. Hepsi beni görünce gülümsedi.

"Ben, bir şey söylemek için geldim"

Ciddi çıkan sesimle herkesin gülümsemesi solmuştu.

"Ne oldu Millie?" dedi Sadie

"Ben, ben yaklaşık 2 aylığına teyzemin yanına yani Kanada'ya gidiyorum"

"N-ne zaman?" dedi Noah

"Bu akşam uçağımız var"

"Ne?" dedi Jack

Ardından hepsi teker teker bana sarılmaya başladı. Ağlıyordum, onların da benden farkı yoktu. Normalde her gün yan yana gelirdik, ama ben 2 aylık yok oluyordum. 2 aylığına da olsa onları çok özleyecektim.

Biz sarılırken kapı çaldı. Sude ağlamasına rağmen kapıya ilerledi. Ardından içeriye Finn girdi. Ona döndüm.

"Ne oluyor?" dedi

"M-millie, 2 aylığına Kanada'ya gidiyormuş" dedi Wyatt.

Finn dolan gözleriyle bana bakmaya başladı. Yanına gitmeye çekiniyordum. Benim yapamadığımı o yaptı. Yanıma gelip bana sıkıca sarıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. İşte şimdi her şeyden çok ağlıyordum. Onu bırakmak istemiyordum, hem de hiç.

"Lütfen bana şaka olduğunu söyle, lütfen seni bırakmıyorum de. Lütfen Millie"

Cevap veremedim. Onu kolundan çekip mutfağa sürükledim. Ardından dudaklarına yapıştım. Kısa bir süre için de olsa veda öpücüğümüzdü bu. Ayrıldığımızda elimi tuttu ve bana bakmaya başladı.

"Millie, ben dün olanlar için çok özür dilerim. Keşke olmasaydı, v-ve sana doya doya veda edebilseydim. Özür dilerim. Çok çok özür dilerim. Her şeyi berbat ettim" diyip tekrar sarıldı bana.

"Sorun değil Finn"

"Çok kötü bir şeydi Millie, özür d-"

"Dileme, anlıyorum seni tamam mı?"

Yüzüme bakıp başını salladı.

"Üzgünüm, sana veda etmek zorunda kaldığım için"

"Bu senin suçun değil güzelim. Ben hâla seni her şeyden çok seviyorum. Kendimden bile çok seviyorum seni"

"Ben de Finn, o kadar çok seviyorum ki anlatamam"

Tekrardan dudaklarımdan öptü beni. Ardından telefonum titredi. Mesaj annemdendi.

'Hadi eve gelip valizini hazırla. Havalimanına gitmeden önce uğramamız gereken yerler var'

Mesajı Finn'e gösterdim. Başını sallayıp tekrar sıkıca sardı beni.

"Beni her gün ara tamam mı? Lütfen. Her gün ara. Aksatmadan"

"Tamam"

"Seni çok özleyeceğim birtanem. Sakın seni sevdiğimi unutma"

"Ben de seni çok özleyeceğim, seni çok seviyorum" dediğimde kollarından ayrıldım ve elini tuttum. Ardından içeri girdik. Herkes bize döndü.

"Benim gitmem gerekiyor. Hepinizi çok seviyorum"

"Biz de seni" dedi hepsi bir ağızdan.

Ardından hep birlikte kapıya yöneldik. Ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Hepsi kapıda bana bakıyordu, Finn en arkadaydı.

"Hoşçakalın" diyip el salladım. Tam arkamı dönecekken Finn'in herkesi iterek bana koşmasıyla duraksadım. Tekrardan sımsıkı sarıldı bana. Dudaklarımdan öptü, defalarca.

"Finn, yapma böyle. 2 ay sonra geleceğim. Hem, belki 2 ay bile sürmeyecek. Böyle yaparsan ikimiz için de zorlaştırırsın her şeyi"

"Seni bırakmak istemiyorum, gitme Millie. Bir bahane bul, bir şey yap ama kal burada. Lütfen"

"Yapamam, özür dilerim Finn. Seni çok seviyorum" diyip dudağına son kez bir buse kondurdum. Ardından arkamı dönüp yürümeye başladım. Bahçe kapısından çıktığımda tekrar onlara baktım. Finn yere oturmuş hıçkırarak ağlıyordu. Daha fazla bakarsam dayanamayacaktım. Hızla yürümeye başladım.


Bölümü Nehir'den gizli yazdım jdkwhdkwhd ~sude

sand watch | fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin