[ 45 ]

3.3K 380 464
                                    


1 YIL SONRA.

Hayat bu kadar güzel miydi? Gökyüzü ve bulutlar hep böyle yakın mıydı? Güneş bu kadar parlak mıydı? Hep böyle mi ısıtırdı? Rüzgar hep böyle mi uçururdu saçlarımı? Ve rüzgar her yüzüme çarptığında ben böyle gülümser miydim?

Yavaşça gözlerimi yumdum. Ilık rüzgarın saçlarımı havalandırmasına, yüzümün kenarından sıyrılıp ensemi doldurmasına izin verdim. Ritim tutmuş ayaklarımdaki ayakkabılarımın arkası yavaşça arabaya vurup, ince sesler çıkarıyordu. 

"Yine gittin." Duyduğum sesle gözlerimi araladığımda ona dönüp yüzümdeki gülümsemeyi daha da genişlettim. Derin bir nefes olup omuzlarımı kaldırdığımda daha yavaş bir şekilde geri indirmiştim. Elimdeki sıcak kahvenin olduğu karton bardaktan bir yudum aldım.

"Hayatın ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum."  Yavaşça başını salladı Jungkook. Kendi içinde ve etrafına bakınarak beni onaylamıştı. O da kahvesinden bir yudum aldığında neredeyse omuzlarına gelecek kadar uzun saçları gözünün önüne düşmüştü.

"Neyse ki her şey yolunda." Yavaşça mırıldandı. Başımla ve çıkardığım onaylayıcı seslerle onu destekledim. 

Güzel bir yere gelmiştik. İki yakın arkadaş vakit geçirmek isteyerek evden uzaklaşmış, caddedeki en iyi kahveciden kahvelerimizi almış, manzarası güzel olan bir yere gelmiştik. Arabanın önüne oturup, kahvelerimizi yudumladığımız da keyfimiz yerindeydi. Sahip olduğumuz huzurun tadını çıkarıyorduk.

"Bu aralar fazlasıyla bir olduğumuzu hissediyorum." dedi sakin bir ses tonuyla.

"Artık herkes, herkesi her şeyiyle kabullendi. Hedeflere ulaşıldı ve daha fazlası için zorlanıyor. Bu zamanda sevginin ne kadar büyük bir şey olduğunu anlıyor insan." 

"İlk tanıştığımız zamanları hatırlıyordum da... Tanrım, Seon... Çok sevimliydin." Elini kaldırdı ve saçlarıma götürerek okşadı. Sözlerine yavaşça kıkırdadım ve beni sevmesine izin verdikten sonra tekrar manzaraya döndüm. Uzaklara bakarak, eski günleri hatırlamaya çalışıyordum.

"Benimle çok ilgileniyordun. O zaman çocuklarla aram iyi değildi ve her şeye sen koşuyordun." 

"Öyleydi. Hatta öyle ki bir ara senden hoşlandığımı bile düşündüm. Gerçi bunu tüm çocuklar düşündü." İkimizde fazla çıkan gülüşlerimizle ağzımızı kapattık ve sıcak kahveyle bir daha boğazımızı ısıttık.

"Bana da laf arasında Jimin ima etmişti." Ona dönüp dişlerimi göstererek güldüm.

"Çok garipti. Neyse ki çabuk anladım. İçimde seni koruma, sana yardım etme, kıskanma hissi çok baskındı. Alışkanlık olduğunu anlamam çok sürmedi." Dirseğiyle beni dürttüğünde mızmızlanarak ona döndüm.

"Sanırım bana hayrandın." Şımarık bir ses tonuyla söyledim ve yapmacık bir şekilde kıkırdayarak ona döndüm.

"Evet, galiba. Bu daha doğru oldu." Dalga geçerek söylediğim şeyi onun onaylaması beni daha da güldürmüştü.

"Jungkook.. Seni seviyorum, biliyorsun değil mi?" Duygusal moda girdiğimde hafif bir tebessümle başımı omzuna bırakmıştım. O benim gerçekten gerçek dostumdu. Aklıma gelen her hatıramda yanımda ve destekçimdi.

"Biliyorum tabii. Ben de seni seviyorum. Başlarda Yoongi Hyung ve senin ilişkinin olması beni ne kadar ürkütse de şimdi görüyorum ki siz birbirinizden başka kimseyle olamazdınız." Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı kaldırıp ona döndüm.

KRALİÇE  |   MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin