İnsanlara kolaylıkla değer verip inanan bi insandım her zaman ama kendime değer vermeyi, kendimi sevmeyi hiç beceremedim.
Annemi en son ilkokula geçtiğimde görmüştüm. Beni pek sevmediğini hatırlıyorum, ona sarılmak istemiştim, öpmek istemiştim ama o hiç istememişti beni. Diğer arkadaşlarımın anneleri ve babaları okuldan onları almaya gelir, koşarak birbirlerine sarılırlardı bense yürüyerek eve gidiyordum, tek başıma.
Japonya'ya taşınmıştı. Yanımdan ayrıldığından beri arayıp sormamıştı beni ama onu özlüyordum, ne yapıyor merak ediyordum.
Kiramı ödeyebilmek ve aç kalmamak için bir kafede çalışıyorum. Maaşım bana yetiyor. Tek odalı evimde 2 yıl önce sokaktan bulduğum kedimle yaşıyoruz. Sıradan, sıkıcı denebilecek bir hayatım var. Herkesten sakladığım bir sürü sırrım var bunlardan biride erkeklere ilgi duyuyor olmam. Bunu sadece çalıştığım kafenin sahibi Chloe ve iş arkadaşım Chen biliyordu. Çevremdekiler öğrense benden nefret ederlerdi, bana kötü davranırlardı ve eninde sonunda gene yalnız kalırdım. Hayatım boyunca yalnızdım ve ben.. ben yalnız olmak istemiyorum, ben, korkuyorum!
İlkokulda annem beni bırakıp gittiğinde Seungla tanışmıştık. Hala aynı okula gidiyoruz. O hep yanımda olmuştu ama ona bile söylemediğim, söyleyemediğim şeyler var...
------
Pazartesi sabah kafeyi açmam gerektiği için erkenden kalkıp duş almıştım, ıslak saçlarımla hemen üstümü giyinip evden çıkacaktım ki bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı. Şemsiyemi alıp taksiye bindim. Fazlasıyla uykulu hissediyordum. Yağmurlu havaları severdim, küçüklüğümden beri annem ve babam kavga ettiğinde, canım yandığında, üzüldüğümde veya sinirlendiğimde yağmur sesi beni hep sakinleştirirdi.
Şoförün seslenişiyle gözlerimi açtım ve çoktan vardığımızı fark ettim. Yağmur daha da şiddetlenmişti. Kafenin önünde derin bir nefes aldım, tam kapıyı açacaktım ki kilitli olmadığını fark ettim. İçimde bir huzursuzluk oluştu ve içeri girdim. Chloe ve Chen üzgün suratlarıyla eşyalarını toplamış bekliyorlardı;
Jung Woo: Neler oluyor? Sorun ne?
Chloe: Jung ben çok özür dilerim başaramadım yani lütfen...
Jung Woo: Bayan Chloe ben anlayamadım noldu? neyi başaramadınız?
Chloe ağlamaya başladı bense neler olduğuna hala anlam veremiyordum.
Chen: Jung, Chloe eski kocası yüzünden bir sürü borca batmış durumda bu yüzden.. kafeyi satmak zorunda kalmış.
Jung Woo: ...
Chloe: Ben gerçekten size kendimi nasıl affetireceğimi bilmiyorum hık..hık.. yıllarca birlikte çalıştık ve ben sizi kendi çocuklarım gibi görüyorum ama hık..hık..ühhüü...
Her ne kadar sarsılmış ve üzülmüş olsamda Chloeyi sakinleştirmek için üzüntümü saklayarak;
Tamam Bayan Chloe üzülmeyin lütfen size Chenle birlikte elimizden geldiğince yardım edeceğiz hem kafe kapandı diye ilişkimizi kesecek halimiz yok ya!
Chen bana baktı ve kafa sallayarak konuşmaya başladı:
Aynen öyle Bayan Chloe artık ağlamayın. Hem daha Jung'a seksi bir erkek bulma işini başarıya ulaştıramadık (gülümsedi)
Chloe: AHAHAHA!! Çocuklar sizi işe almakla iyi yapmışım. İyiki varsınız. Ama asıl kendim için değil, sizin için üzülüyorum. Nasıl para kazanmayı planlıyorsunuz? Ben bunu size danışmada nasıl yapabildim!..
Chen: Merak etmeyin Bayan Chloe, tanıdığım biri bana ve Jung için bir iş bulup bulamayacağını sordum bakacağını söyledi. Siz kendinize odaklanın lütfen.
Chloe: OROSPU ÇOCUĞU LİAM AMA BEN SANA GÖSTERECEĞİM BEKLE SEN!!!
Chenle birbirimize bakıp gülmeye başladık artık ağlamıyor, eski kocasına küfredip, gülüyordu. Biraz olsun rahatlamıştık...
DEVAM EDECEK...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZLER
RomanceTaş kalpli canavar diyebileceğiniz bir adamdı Dong Lee. Kimse sormamıştı geçmişte neler olduğunu, acısını dindirmeye çalışmamıştı hiçbiri, omzunda ağlayabileceğini, saatlerce her şeyden bahsedebileceğini, yanında gülümseyebileceğini söylememişti kim...